Tüm Şehirlerin En Güçlüsü - Omnium Urbium Fortissima
“Lüzinyanların Mağusa’sı Kıbrıs tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. 12. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar sürmüş ve bizlere medeniyetin parlak örneklerini bırakmıştır. Yanından geçip gidenler, onu sevenler veya nefret edenler, onu yüceltenler veya onu yok edenler, yine de bize sekiz yüz yıl sonra bile canlı bir şekilde yeniden inşa edilmesini sağlayacak değerli bir kanıt ve veri zenginliği bıraktılar.
Gücün ve kararlılığın, acının ve yıkımın aynı anda tanıklık ettiği bir şehir. 12. yüzyıla kadar bilinmeyen, sonradan şöhret, şan ve servete kavuşan, tüm Batı'nın kıskandığı bir liman! Salamis, Arsinoe ve Constantia'nın devamı niteliğinde, kumların arasında saklı, büyüyen, vahşileşen ve Akdeniz'i fetheden bir şehir!
12. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar, Lüzinyan Krallığı'nın ilk döneminde, liman ve nehrin diğer yakasından Akka'dan gelenlerin sayesinde şehir gelişip büyüyerek Doğu Akdeniz'in en dinamik ve çok kültürlü merkezi haline geldi. Tüm uluslardan tüccarlar, ama aynı zamanda saray memurları, kontlar, baronlar, ozanlar, saray hanımları, askeri tarikatlar, din adamları, çok gezmiş ziyaretçiler, katipler, noterler, sekreterler, denizciler ve kaptanlar, marangozlar ve kalafatçılar, köleler, hepsi kapılarını ardına kadar açan bu şehre gelirler. Kale inşa edilir, ardından kuleler, limandan elde edilen gelir tüm beklentileri aştığında saraylar, manastırlar, kiliseler ve Kudüs'e eşdeğer muhteşem bir katedral inşa edilir. Mağusa artık yeni Kudüs'tür!
…
Lüzinyanlar, kendi yarattıkları bir dünyada hüküm sürüyorlardı; Bizans'ın önemsiz bir eyaletinden sarayları, armaları, lordları ve aristokratları olan bir krallık yaratmışlardı. Lüzinyanlar döneminde Mağusa bilinçli olarak farklı bir yol izledi. Amacı ve gelişmesi ticaretti, imtiyazlardı, çarşının zenginlikleriydi ve gelişmeyi düzenleyen aristokrasi değil, çarşının dünyasıydı.
"Avrupa için Kıbrıs Krallığı, Haçlı Seferleri'nin geçmişiyle umudunun iç içe geçtiği Kudüs Krallığı'nın her zaman varisi ve temsilcisi olarak kalmıştır."
Mağusa, Doğu ile Batı'nın ticaretine hizmet eden bir liman kenti değil sadece. Bu, yalnızca komşu ve çok daha güçlü devletlerle barış içinde bir arada yaşamanın, kalkınma ve refahı getirebileceğinin en somut ve zamansız kanıtıdır. Mağusa tesadüf değildir, tarihi de, coğrafyası da, bugünkü durumu da tesadüf değildir. Ortaçağ yıllarındaki yükselişi ve düşüşü, 21. yüzyıl politikacılarına örnek olsun. O zamanlar da bugün de, çoğu zaman fırtınalı olan bir denizde ancak barışçıl bir ortak yaşam gelişebilir.”
Bu makale, bir Mağusa uzmanı Anna Marangou’nun kalemiyle beraber Petros Fiakkas’ın fotoğraflarından çıkan üç ciltlik Mağusa kitaplarından alınmıştır. Geçen yıl yayınlanan ve şimdilerde Türkçe ve İngilizce çevirileri için çalışma yapılan bu eser, Mağusa’yı çevreleyen, şekillendiren ve yaratan antik şehirler Arsinoe, Salamis, Constantia ve civar köyleri de içeren bir üçlemedir.