Hoşgörü ve Medeniyetlerin Kesiştiği Adres: Mağusa

Mağusa belki de bir liman kenti olması nedeniyle birçok kültürün ve medeniyetin gelip geçtiği hatta buralarda izlerini bıraktığı bir kent olmuştur. Akdeniz’in en doğusundaki bu küçük adanın da doğusunda bulunan Mağusa özellikle Akka’nın Müslümanların eline geçtiği 13. yüzyıldan itibaren bir liman kenti olarak gelişmeye başlar.

Doğu ile batının ticaretinin Mağusa limanından gelişmesi burayı Kıbrıs’ın en zengin kenti yapar. Hatta 14. yüzyılda bu kent gezginlere göre dünyanın en zengin kenti olur. Bu zenginliği yaratan Mağusa’ya gelen ve burada ticaret yapan birçok dinden ve medeniyetten insanlar olur.

Papa2

Yüzyıllar boyunca Latinler, Nasturiler, Maronitler, Süryaniler, Lüzinyanlar, Venedikliler, Cenevizliler, Yunanlılar, Bizanslılar, Osmanlılar, İngilizler ve daha niceleri gelip geçer Mağusa’dan...  Ayrıca, XVI. Yüzyılda çok farklı dinlerin yanında on bir farklı dilin de konuşulduğu bir kent olur Mağusa... Latince, Ermenice, İtalyanca, Süryanice, Yunanca, İngilizce, Hintçe, Makedonca (ya da Arnavutça), Antik Mısırca (Kıpti), Fildişi Sahili dili, Yakubi ve Maroni dillerini konuşan medeniyetler ve toplumlar kentin çok kültürlü mozaiğine renk katar buralarda…

Günümüze geldiğimizde adamızda yaşanan etnik çatışmalar adanın geçmişten gelen bu renkli çok kültürlü yapısını alır götürür. Kentimizi tekrardan adada yaşayan farklı kültürlerin, dinlerin, medeniyetlerin buluştuğu bir nokta haline getirebilir miyiz? Bugün kendimize sormamız gereken önemli sorulardan biri de budur.

Hala daha adamızda Kıbrıslı Türkleri ve Kıbrıslı Rumların yanında Ermenilerin, Maronilerin, Latinlerin toplumsal varlıklarını koruyarak yaşadığını biliyoruz. Bunun dışında birçok ulustan ve dinden insanlar da son çeyrekte yaşamaya başlamışlar buralarda. Afrika’nın birçok ülkesinden Rusya’ya, İran’a kadar çeşitli farklı din ve medeniyetlerden gelip yerleşenleri bu kentin zenginliği olarak görebiliriz. 

Mağusa suriçi geçmişte ev sahipliği yaptığı medeniyetlere ait ibadet yerlerini halen barındırmaya devam ediyor. Müslümanların camileri yanında, Ermenilerin, Ortodoksların, Maronilerin, Katoliklerin ve birçok toplumun ibadet yerleri ayaktadır. Özellikle son 15 yılda AB-UNDP işbirliğinde Kültürel Miras Teknik Komitesinin de çabalarıyla bu ibadet yerleri tekrardan restore ve renove edilmiştir. Sağlamlaştırılmıştır.

İçinde bulunduğumuz Mart ayı bu yıl hem Müslümanların hem de Hristiyanların oruç dönemine denk gelmiştir. Bu ayın sonu ve Nisan içinde iki dinin de kutsadıkları dini bayramları olacak. Mağusa bölgesinde geçmişte Mağusa İnisiyatifi öncülüğünde suriçinde Ay. Xerino Klisesinde birçok kez Kutsal Cuma etkinliği olmuştu. Özellikle 58 yıllık büyük ayrılıktan sonra ilk kez suriçinde binlerce kişinin katıldığı etkinlik büyük yankı uyandırmış, akabinde de benzer bir kalabalık Hala Sultan Tekkesini ziyaret edip ibadet etmişti.

Araya giren pandemi dönemi ve politik yaklaşımlar bölgemiz ve kentimizde bu tür yakınlaşma ve buluşmaları engellemiştir. Mağusa’da şimdi yerel otoritelere düşen görev tekrardan farklı dinlerin bayram buluşmalarına olanak sağlayacak ve bunu süregen hale getirecek adımları atmaktır.

Önümüzdeki Ramazan Bayramı ve Kutsal Cuma (Good Friday) etkinliğini beraber ve büyük katılımlarla kutlamaya olanak yaratıp ev sahipliği yapmak kent ve bölge barışına hizmet edecektir.