Turizmin Sefaleti ve Kış Aylarında Kentler
Kentlerimiz da canlı organizmalar gibidir. Çeşitli organlarıyla sürekli bir devinim içinde olup yaşam kavgası vermektedirler. Bazı dönemlerde daha hareketli olabilirler ama hiçbir zaman tamamen durgunluğu kabul etmezler.
Durgunluk kentlerin streste olduğunu gösterir. Ekonomik yaşamın durgunluğuna da işaret eder.
Mağusa gerek eşsiz bir Ortaçağ kentine sahip olması gerekse de uzayıp giden kumsallarıyla yerli ve yabancı turistler için bir çekim merkezi olabilir.
Şu anda aldığı turistin yaz aylarında kat kat üstüne çıkma potansiyeline sahiptir.
Geçtiğimiz hafta Turizm Bakanımızın “Türkiye’de yaşayan vatandaşlar Ada turizmi için yeterli” demeci tam bir hayal kırıklığıydı. Dünyada hızla artan seyahat eden insan sayısı yılda 1 milyar rakamını çoktan geçmiş durumda. Yani bir milyar turistten sadece Türkiye’de yaşayan 85 milyon insan hedefleniyorsa bu, yenilgiyi oyunun başında kabul etmeye benzer. Dev bir turizm pastasının sadece çok ince bir dilimi bize yeter demek yaşadığımız çağda gülünç kalıyor.
Kaldı ki Türkiye’den adanın kuzeyine gelen turistin büyük bir çoğunluğu ya “casinolara” hizmet etmekte ya da “işçi” olarak çalışmaktadırlar. Ayakta durmaya çalışan turizmimize katkı yapan sadece küçük bir azınlık oluyor Türkiye’den gelenler. Adanın sahilinden, denizinden, tarihi dokusundan faydalanmak isteyen, casinoların yanından bile geçmeyen, tarihi ve doğal zenginliğe sahip beldelerimizde konaklayan turiste olan ihtiyacımızı az da olsa karşılayan bu azınlık yeterli mi? Elbette hayır.
Bize gelen turist sayısı hiçbir zaman inandırıcı olmadı. Turist gibi gelip işçi olarak adada yaşayanların rakamına hiçbir zaman ulaşamadık. Fakat güney bu yıl turizmde kendi rekorunu kırmak üzere. Güneye gelen turist sayısında yıl sonu için tahmin edilen rakam 4 milyonu aşacağı yönünde.
Güneyden ve güney üzerinden gelen turist aslında kuzey turizmi için lokomotif görevi yapıyor. Güneye gelen 4 milyondan fazla turistin ya günü birlik ya da kısa süreli konaklamalar da dahil önemli bir kısmının kuzeye geçtiğini biliyoruz. Bu sayının artırılması için geçiş noktalarında daha kolaylaşmış işlemlerin bir an önce devreye girmesi lazımdır. Eğer böyle bir hedefiniz varsa eğer! Buradan gelen turisti yok sayarak turizm öngörülerinde bulunmak herhalde sadece bize özgü olsa gerek…
Yaz aylarında güneş, deniz, kumsal ve tarihi kentleri ziyarete gelen turistler kış aylarında yokturlar. Göreceli olan temiz denizi, havası ve derin bir tarihi olan beldelerimiz kışın başlamasıyla bir çekim merkezi olmaktan çıkmaktadır. Bu noktada yeni argümanlara ihtiyaç duyulmaktadır. Son yıllarda Batı ülkelerinde dikkatimiz çeken en büyük olgu “Yılbaşı ya da Christmas Marketleri”dir.
Gittikçe gelenekselleşen ve her kentin kendine özgü yaşamından kesitler sunan yılbaşı marketleri ciddi bir turizm potansiyeli dönüşmeye başlamıştır. Bütün bir yılın yorgunluğunu üzerinden atmaya çalışan insanların yeni yılı coşkuyla karşılamasına aracılık eden bu marketler kentin havasını yılın son bir ayında değiştirmekte ve ciddi bir kış hareketliliğine neden olmaktadır. Kış aylarını kurtaracak bu olguyu gündemine taşıyan kentler kazanmaya, ışıl ışıl parlamaya devam edecektir. Esnafıyla, çalışanıyla, turistiyle yeni yılı karşılamaya çalışan kentleri gördükçe bunu yaşadığımız kentte görememek bizler için sene sonu itibarıyla hayal kırıklığı olarak kalmaya devam edem edecektir.