Mağusa Yeniden Turizm Merkezi Olabilir mi?

Mağusa, hem Suriçi hem de yakınındaki antik kentler Salamis ve Engomi ile bölgenin en önemli turistik destinasyonlarından biri olma potansiyeline sahiptir. Üstelik bu potansiyelini yarım asır önce kanıtlamış bir kenttir.

Savaş öncesi, özellikle 1960-74 yılları arasında adaya gelen turistlerin yarısından fazlası Mağusa ve Maraş’ta konaklıyordu. Girne, Limasol, Larnaka ve Baf’ın toplamından daha fazla turist de Mağusa çevresinde kalıyordu.

Salamis bölgesindeki Salamis Bay Hotel ile Evagoras Court Hotel (savaş sonrası isimleri White Arches ve Park Hotel olarak değiştirilmiş, şu anda ise yıkılmış durumdadır) o dönemin en gözde otelleriydi. Maraş’taki yaklaşık on dört bin yatak kapasitesiyle birlikte Mağusa, Kıbrıs’ın turizm merkezi konumundaydı. Tabii, küçük de olsa Suriçi’ndeki Altun Tabya Hotel’i de unutmamak gerekir.

Bugün ise Ay Napa, Larnaka, Limasol ve Baf şehirleri yılda yaklaşık 4 milyondan fazla turiste ev sahipliği yapıyor. Bu, kuzeye gelen turist sayısının yaklaşık üç katıdır. Bu rakamlar, Mağusa’nın 1974 öncesi potansiyelini anlamamız açısından önemlidir.

Ancak konumuz geçmiş değil, bugün ve bugüne nasıl geldiğimizdir. Eğer 50 yıl öncesine kıyasla çok gerideysek ve o günleri özlüyorsak, bu yarım asırlık geri kalmışlığımızı analiz etmemiz gerekir.

Bölge, tarihi, kumsalları ve limanıyla bir bütün olarak turizme hizmet ediyordu. Bu üçlünün birleşimi, Mağusa’yı Mağusa yapan temel unsurlardı. Ancak süreç bize gösterdi ki, yalnızca tarihi ve kültürel birikim yeterli değildir. Eğer kumsallara erişim zorsa ve liman sivilleşememişse, turizm açısından bölge sınıfta kalmış demektir. Yapılacak tüm yatırımlar ve projeler de bu koşullarda etkisiz kalacaktır.

Peki bugün kumsallara erişim ne kadar kolay? Kente çok yakın, yaklaşık 8 kilometrelik sahil şeridine sahip Maraş hâlâ askeri bölge statüsünde tutulmaktadır. 2020 yılında bazı sahil kesimlerinin sivillere açılmasına rağmen, bölge terk edilmiş bir ölü kent görünümündedir. Maraş’ın tamamen sivilleşmediği ve uluslararası toplum tarafından kabul edilecek bir çözümle yasal sahiplerine iade edilmediği sürece, turizme kalıcı ve ciddi bir katkısı olmayacaktır. Bugün Maraş’ta yalnızca sivil bölgedeki Palm Beach Hotel faaliyet göstermekte, ancak bu otel de ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır.

Kuzeye yöneldiğimizde, geçmişte yoğun kullanılan Karakol Plajı da askeri bölge içine alınmış ve sivillere kapatılmıştır. Kuzeyde denize erişim ancak 6 km öteden başlamaktadır.

Liman ise turizmle ilişkisini neredeyse tamamen yitirmiştir. Günümüzde cruise gemileriyle yapılan turizm ve yat limanları şehir ekonomilerine önemli katkılar sağlarken, Mağusa bu gelişmelerin tamamen dışında kalmıştır. Limanın hâlen askeri kapsamda olması ve 1974 sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından “yasaklı liman” ilan edilmesi, Mağusa’ya cruise gemilerinin uğramasını imkânsız hale getirmiştir. Ayrıca limanın sivilleşememesi, çağdaş standartlara ulaşamaması (hizmet kalitesi, derinlik, güvenlik, teknoloji vb.) nedeniyle, mevcut haliyle turizme katkı sağlaması mümkün değildir. Yeni Erenköy’deki Karpaz Gate Marina örneği gibi bir proje Mağusa için de düşünülebilir, ancak askeri bölgeler tarafından kuzeyden ve doğudan sıkıştırılmış bir sahil kentinde bunun yakın gelecekte gerçekleşmesi gerçekçi görünmemektedir.

Tarihi ve kültürel zenginliklerimiz hâlâ yerinde durmaktadır. Ancak bu alanların bakımı, onarımı ve turist erişimine uygun şekilde geliştirilmesi konusunda ne yazık ki yeterince olumlu gelişmelerden söz edemiyoruz. Salamis ve Engomi antik kentlerinde yeni kazılar yapılmamakta, gün yüzüne çıkarılmış alanlar ise bakımsız durumdadır. Yalnızca son on yılda Mağusa Suriçi’nde daha olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Avrupa Birliği, UNDP ve Kültürel Miras Komitesi iş birliğiyle gerçekleştirilen güçlendirme ve yenileme projeleri, belediyenin bu yöndeki çabaları ve sur kentine yönelik koruma çalışmaları takdire şayandır.

Tüm bu değerlendirmeler ışığında; yalnızca tarihi ve kültürel değerlerimizin Mağusa’yı bir turizm merkezi haline getirmeye yetmeyeceği açıktır. Liman ve Maraş’ta mevcut statüko sürdüğü sürece, olumlu düşünmemiz için somut bir neden görünmemektedir.

Aaaaaaaaaa