Mağusa ve Kamusal Alanların İşgali
Kentlerimizi ve Mağusa gibi tarihi özellikleriyle ve kültürel mirasıyla öne çıkan kentleri korumak, geliştirmek ve geleceğe taşımak en büyük görevimizdir.
Kentlerde özel mülklerin dışında kalan ve farklı kamu kuruluşlarına ait mülkler vardır. Buraların halkın bütününe hizmet vermesi çok önemlidir. Fakat bu kurumların birçoğu yönetenlerin siyasi ve ekonomik rantları uğruna bir yerlere peşkeş çekilmekte veya oradaki işgallere göz yumulmaktadır.
Vakıflar İdaresi, Belediyeler, Eski Eserler Dairesi (Turizm Bakanlığı), İçişleri Bakanlığı bu kamusal mülklerin birçoğunun sahibidirler. Veya oraların kontrolunu ellerinde bulundurmaktadırlar.
Bu makamlarda yönetici olanlar siyasi pozisyonlarına veya siyasi kişiliklerine ya da yönetim anlayışlarına göre bu noktalarda kullandıkları tercihler çoğu zaman bireysel ve partisel çıkarlar doğrultusundadır.
Tarihi eserlerin ve kamusal alanların işgali en çok karşılaştığımız sorunlardır. Mağusa suriçinde en çok karşılaştığımız sorunlardan biri de budur. En önemli tarihi eserin içinde, yanında veya bahçesinde on yıllardır devam eden bir işgale suriçinde sık sık rastlayabilirsiniz. Ve bu başlayan işgal kuşaktan kuşağa devredilerek devam eder, durur. Oradaki işgalci, bir dönem kendisine yakın siyasilerin tanıdığı imtiyazlarla su ve elektrik de bağlayarak işgali “meşrulaştırır”. Bu tür işgallerden sur duvarlarına 80 yıla yakındır yapışık gelişen Canbulat Kapısı’ndaki (Arsenal Burcu) yapılar, nihayet son dönemde belediye başkanın ve meclis üyelerinin de inisiyatif kullanması sonucunda oradan kaldırıldılar.
Kamusal alanların içinde en sık gördüğümüz barakadan yapılmış derme çatma garajlar göze batan çok önemli çevre kirliğinden bir başka gurupturlar ki suriçinde bir tur atarsanız onlarcasına rastlayabilirsiniz. Kamusal alana yakın olan evinin bahçesinden taşarak yandaki boş alanı işgal amaçlı gelişigüzel ağaçlandırmalar bir başka olgudur. Ki bu ağaçlandırma ve barakaların çoğu yer altı kiliselerinin veya bir kültürel mirasın olduğu yerde veya kazı alanlarının üstündedir.
Son dönemde, belki de yarım asırdan fazladır askeri ve sivil savunma amaçlı kullanılan mazgalların Sivil Savunma’dan Turizm Bakanlığına devri söz konudur. Ve bu tarihi mekanlar yine siyasi gerekçelerle yandaşlara verilerek “sözde turizme kazandırılmaları” gündeme gelmiştir. Bunu bilen her dönemin fırsatçıları üzerine atlayarak yedi asırlık geçmişe sahip mazgallarda yıkıma başlamışlardır. Burada yine duyarlı Mağusalıların ve Eski Eserler Dairesi’nin tavır koyması ile girişimlerden ilki şimdilik mühürlenmiş ve yıkım durdurulmuştur. Buralarının halka ve turizme kazandırılması, sivilleştirilmesi elbette önemlidir. Fakat bu tarihi savunma sisteminin en önemli ayaklarından biri olan burçların altındaki mazgallar projesiz, plansız ve programsız siyasi rant uğruna kişilere peşkeş çekilmesi elbette kabul edilebilir değildir.
Bir başka işgaller yollarda ve kaldırımlarda devam etmektedir. Buzluklar, dolaplar, masalar, saksılar ve sandalyelerin kaldırımları ve sokakları Mağusa gibi tarihle iç içe yaşayan bir kentte işgal etmesi ve görsel kirliliğe yol açması kabul edilebilir değildir.
Son dönemde tarihe dokuya, çevreye ve kültürel mirasa duyarlı olan insanlarımızın da baskıları ve buna kayıtsız kalamayan kenti yönetenlerin olumlu yaklaşımları çok uzun yıllar içinde gelişen bu kamusal alan işgallerinin kalkması konusunda ümit ışığı olmuştur. Baskı yapmaya ve takip etmeye devam edeceğiz. Halka ait olan kamusal alanların tüm insanlara hizmet verecek şekilde düzenlenmesi, ve işgallerden arındırılması Mağusa’da kültürel mirasın tekrardan tüm detaylarıyla görünür hale gelmesini sağlayacaktır.