Sahilde dolaşan yalın ayakların sessizliğine taban olmuş kum
Zerre zerre döker içindeki derdini tene
Ten duymaz, ten bilmez, ten görmez
Oysa ten hissedebilendi insanı her yerde.

Yazın, bir başka kışı yaşar insan. Ne kadar yansa da teni, içindeki kış daha çok açığa çıkar. Artık kış aylarının sıcaklığına saklamak zorunda değildir içindeki yangını, üşüdüğünü anlatmak için. Paltolar giymesine de gerek yoktur uzunlu kısalı.  

Kat kat olmuş kışlarını bırakabilir güneşin önüne. Güneşin bile ısısı yetmez içindeki yaşları bitirmeye. Yaz, ancak daha da körükler bu yangını. Yaz tüm yangınların başlangıcı. Yanarak ölmelerin, yanarak kurumaların, yanarak yok olmaların. Yanarak...

Keşke pervanenin ateşe aşkı olsaydı bahsettiğim.
Lâkin değil.

Kıyısız kalan insanlar, bir bir kıyı arar kendine
Kimi sakin kimi kalabalık
Kimi kum dolu kimi su
Kıyısına uzanacağı gözleri arar durur kendine yürürken hayat boyu
O gözleri aldılar gözlerimizden
Kıyısız kaldık yaşam boyu

Her gün değilse de günaşırı geçtiğim bir yolda durur bir durak. O durakta adaleti bekleyen çocuklar, çocukların gözleri. Yatarken kalkarken uyumazken çünkü o günden beri, ta ilk ateşten beri, ilk acıdan beri, haram uyumak; adil değilse yaşatılan. Adaleti bekleyen çocuklar, adaletin pek de uğramadığı bir dünya, bir ada, bir şehir, bir yol, bir durak…
Bekleyen çocuklar, çocuk deyince susup kalmak. Üzerine sadece susmak ve aynı zamanda çığlık çığlık haykırmak.

Yangınlar ve yangınlarda yakılan canlar. Her bir canlı. Nefes alabilen her canlı. Nefeslerini ateşle kestiler. Utanmadan, sıkılmadan. Yakması yeterdi yangının, içimizi dışımızı ateş kullanmadan da yaktılar. Geriye sadece türküler kaldı.

Ne kadar zor, her gün yeni bir güne uyandığını düşünüp aynı kısırdöngü içinde aynı güne uyanmak. Bir daha bir sonraki güne geçememek ne kadar zor. Her bir yanan yüreği hissetmek göz göze geldiğimiz tende. Her insanda bu kadar ağır bir ateşin yüklü olması ve bunu hissetmek. İnsanın doğum sancısının çok üstünde bir acı bu. İnsan acıya nasıl dayanıyor kendinden bilir.

O ilk acıdan beri, ilk ateş düştüğünden beri tene, gün bir sonrakine geçemedi bizde. Yarım kalmış çeyrek adanın her bir zerresine avuç avuç acı gömdük biz de. Ne acılarımız dindi ne de bitti. Bitecek gibi de değil de adalet gelirse; bir nebze olsun engel olur belki gelecek kötü günlere. Adalet ne sihirli kelime.
Saymaya 500’den başlamamalı insan adaletsiz geçen günleri bu yerde.
Çünkü kıydılar hepimize.

Tüge Dağaşan