“Kalıcı Kuraklık” Kapımızda ve Bizler Ne Yapıyoruz?
Mağusa belki de tüm adanın en büyük üniversitesine ev sahipliği yapıyor.
Bir dönem üniversitenin hızlı büyümesiyle beraber çevre sorunlarıyla da yüz yüze kalan kentti Mağusa. Şimdilerde hemen yanı başımızda Yeni İskele’deki inşaat sektörünün patlaması sonucunda çevre sorunları katmerleşip artarken buna tüm dünyayı saran “İklim Krizi” de buna eklenmiş durumunda.
İklim Krizi’nin bize en büyük yansıması sıcaklık artışı, kalıcı kuraklık ve çölleşmenin hızla kapımızı çalacağı yönündedir. Dünkü gazetelerde de Akdeniz’i içine alan büyük bir alanda kuraklık sorunun başımızı gelecek en büyük bir tehlike olarak önümüzde durduğuna işaret ediyor.
AB Bilim Merkezi’nin yayınladığı raporda içinde Kıbrıs’ın da bulunduğu Akdeniz adalarında durumun çok kötü olduğunu ve bölgenin aşırı ve kalıcı kuraklıkla boğuştuğunu yazdı.
Kurak alanlar, küresel kara alanının %40'ından fazlasını oluşturmaktadır ve halihazırda 2,2 milyardan fazla insana ev sahipliği yapmaktadır. Küresel ısınma ve kurak alanların daha fazla çölleşme gibi yapacağı çevresel değişiklikler, 100'den fazla ülkede 1,3 milyar insanı tehdit etmektedir. Nüfus artışı ve kaynak kıtlığı da hızla artmaya devam etmektedir. Peki bu konuda ne kadar bilgi sahibiyiz ve önlem almak için ne yapıyoruz? Bilimsel çalışma yapıyor muyuz? En büyük üniversitemiz DAÜ ne yapıyor? Diğer üniversitelerde durum nedir?
Bu soruların cevabından önce hemen karşı kıyıda İsrail üniversiteleri ne yapıyor diye bir kulak kabarttık. İsrail’de bu üniversitelerde on binlerce öğrenci ve yüzlerce bilim insanıyla çölleşmeye ve gelecekte artacak kalıcı kuraklığa çare bulmak için çalışıyor.
Negev Ben-Gurion Üniversitesi (BGU)… İsrail'in en hızlı büyüyen araştırma üniversitesidir. 20.000 öğrencisi, 4.000 personeli ve öğretim üyesi vardır.
Beş fakültesi ve dünyaca ünlü birkaç araştırma enstitüsüyle BGU, birçok alanda tanınmış ulusal ve küresel bir liderdir, hükümet ve endüstriyle disiplinler arası iş birliklerini aktif olarak teşvik ederken, girişimciliği ve yeniliği her türlü şekilde besliyor. Yaklaşık 70 bilim insanından, 100 teknik ve idari personel üyesinden ve 250'den fazla İsrailli ve uluslararası lisansüstü öğrenciden oluşan bir ekip burada, su, enerji, çevre fiziği, ekoloji, biyoteknoloji ve tarım alanlarında temel ve uygulamalı araştırmalar yapmaktadır.
Yine Blaustein Enstitüleri çölle ilgili araştırmalarda ve kurak alanların sürdürülebilir kalkınması için gereken teknolojilerde uluslararası liderlerdendir. Enstitüler, modern dünyanın en acil endişelerini ele alan stratejiler geliştirmektedir: giderek daha fazla kaynak kıtlığı çeken bölgelerde yiyecek, su ve enerji sağlamak.
Bir başka noktada Tuzdan Arındırma Bölümü ve Su Arıtma bölümleri vardır. Bu bölümdeki araştırmacılar Membran Teknolojilerini tüm yönlerini inceleyip, yaratılmasına yönelik tuzdan arındırma yöntemiyle “yeni su kaynakları” üzerine çalışıyor. Onların çabaları şunları içerir:
Yeni membranların geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, su ön arıtma prosedürlerinin tasarımı, tıkanmasını, kirlenmesini ve ölçeklenmesini önlemek için revers ozmozda kullanılan hassas membranları tuzdan arındırma tesisleri ve arıtma ve/veya salamuraların yeniden kullanılması. Bölüm aynı zamanda yarı endüstriyel bir pilot tesis işletiyor. Deneysel olarak hizmet vererek tuzdan arındırma ve yerel sanayinin eğitim merkezi olarak firmalar ve belediyelerle temas ediyorlar, sorunların çözümüne yardımcı oluyorlar.
Büyük ölçüde Blaustein Enstitüleri'nde yapılan araştırmalar sayesinde İsrail, çölün gerilediği birkaç ülkeden biridir. Burada edinilen bilgi, kurak alanların hızla genişlemesi, su kıtlığı, gıda güvenliği sorunları ve enerji krizlerinin 100'den fazla ülkede yaşayan milyarlarca insanın hayatını etkilediği için dünya çapında paylaşılmaktadır.
Wyler Kuru Tarım Bölümü'nde ise bilim insanları, bitkilerin strese karşı toleransını artırmak, sürdürülebilir ürün üretimi için yöntemler geliştirmek ve doğal olarak dayanıklı kurak alan bitkileri için yeni tarımsal kullanımlar bulmak amacıyla toprak-bitki atmosfer sürekliliğinin farklı bileşenleri üzerinde araştırmalar yürütüyor. Bir grup araştırmacı, kuraklığı azaltmak için yağmur suyunu toplamaya, yüksek değerli ürünler yetiştirmek ve ormanları korumak için yağmur suyunu yakalama, yönetme ve muhafaza etme konusunda yeni yöntemler keşfetmeye odaklanıyor.
Ayrıca araştırmacılar, yerel balık çiftçilerine danışmanlık ve teşhis hizmetleriyle destek veriyor, ticari olarak yetiştirilen balıklardaki hastalık nedenlerini araştırıyor ve onları iyileştirmek için ekolojik olarak zararsız bitki kaynaklı tedaviler geliştiriyor. Mikroalgleri inceleyen bilim insanları, yiyecek, yakıt, ilaç ve daha fazlası için çeşitli biyokimyasallar üretme potansiyellerini en üst düzeye çıkarmayı amaçlıyor.
Evet hemen karşı kıyılardaki üniversiteler yukarıda özetlediğim çalışmaları yaparken bizdeki durumu anlatmaya gerek var mıdır?
Kaynak: https://in.bgu.ac.il/en/bidr/Documents/BIDR-booklet.pdf