Harabeye Çevirdiğiniz Maraş…
Yarım asrı geçti.
Bir zamanlar adanın en parlak kenti Maraş harabe durumunda…
Yarım asır önce Mağusa kentinin büyük bir kısmını kapsayan Maraş sahilleri, turistik tesisleri, apartmanları, evleri, bahçeleriyle şu anda bir utanç tablosu durumuna dönüşmüş.
Dolaşıma açılan belli yol ve sokaklarında her gün yüzlerce kişinin ziyaret ettiği bu insansız ve yok edilmiş kentin düşürüldüğü durum kanıksanmış durumda.
Maraş’ı yarım asır önce terk etmek zorunda kalanlar ümitsizlik içinde birer birer dünyadan göçüp gidiyorlar.
Kuzeyde ise bu duruma isyan edenler ve ses çıkaranlar gün geçtik sonra azalıyor. Binlerce insanı barındıran bu kentin yok edilmesi sessizlik içinde tanıklık yapıp, görmemezlikten geliyorlar.
Birçok ülkeden gelen medya grupları ve basın halen daha Maraş konusunu canlı tutmak için son yarım asra tanıklık edenlerle konuşuyorlar bu harabeye döndürdüğümüz kentten. Son bir yılda sadece benim bildiğim Japonya’dan (JIJI Press) Fransa’ya (ARTE TV) kadar uzanan bir coğrafyadan gelen basın mensupları Maraş’ı sorguluyorlar, tanıklık edenler röportajlar ve belgeseller yapıyorlar. Bu hale düşürülmüş kenti sorguluyorlar.
Adanın bölündüğü günden itibaren Maraş askeri bölge ilan edilmiş durumda. Dikenli tellerle çevrilmiş alan içinde birçok anıyı barındıran, tarihe mal olmuş yapılar yıkılmakla karşı karşıya bırakılmış. Yıkılma tehdidi de gerekçe gösterilerek kentin kimliğini oluşturan bu yapılar dozerle de yıkılıp atılmaya çoktan başlanmış durumda.
Geçen yıl Palm Beach bölgesinde Belediye Plajı olan sahilin hemen bitimindeki telli alan içinde geçmişte sembol olan ve kafeterya olarak kullanılan bina yıkılırken yerine konulan konteyner yapılarla “temizlik yapıldığı” söylenmişti.
Şimdi hemen yanında Maraş’ın ilk oteli olan King’s George Hotel’in bir parçası da olan Mağusa’lı ressam George Pol George’un duvarında resimleri de olan evinin yıkılacağı söyleniyor.
Zaman acımasız bir şekilde Maraş’ın yıkılıp yok edilmesi için çalışanların lehine işliyor.
Vakıflar İdaresi uluslararası hukukta hiçbir geçerliliği olmayan kağıtların kopyaları ile Maraş’ın yollarını donatmış durumda, adeta “Türk’ten Türk’e Kampanyası” yapıyor. Defalarca uluslararası hukuktan hatta 2018’te KKTC Yüksek Mahkemesinden de reddedilmiş bu sözde belgelerle kimi kandırmaya çalıştığı belli olmayan bir propagandanın peşindeler.
Kuzeyde evrensel hukuk ve insan hakları mücadelesi verdiğini söyleyenler de mevcut statükoyu kabullenmiş ve kanıksamış durumdalar.
Yaklaşık 20 yıl önce çıkarılan Taşınmaz Mal Yasası ile beraber kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) da Maraş’ta çalıştırılmıyor. Gerekçe yasanın askeri bölgeleri kapsam dışı bırakmış olmasıdır.
Bundan 5 yıl önce yani 2020 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi belli kamusal alanların ve yolların seçimlere müdahale amaçlı olarak “Maraş Açıldı” kampanyası yapılarak açıldığına tanıklık etmiştik. Sözde Maraş’ın tümünün yerleşime açılacağı yalanıyla ve TC-KKTC iş birliğiyle seçimlere müdahale edilmiş ve istenilen sonuç alınmıştı.
Yine cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşıyor. Maraş yine muhtemelen yeni seçimlere müdahalenin bir parçası olacak.
Yıkılıp yok edilme sürecinden payın olup, utanç duyması gerekenler, geçen her günü kazanç hanelerine yazmaya devam ederken, bu sessizliği bozacak ümitler de günden güne azalıyor.