SANKİ DA YEMEĞE ÇIKINCA EROS OKUNU FIRLATACAK!
Her canlının işi zor, bazı konularda ise daha da zor. Ellerden çekilen zorluğu, çeken canlılar bilir ancak!
Çiçeği düşünün; koparıp vazoya koyuyor el -zorla- çiçeğe sor bakalım istiyor mu o vazoda olmak, ama yok insan işte kendi istiyor ya yeterli koparacak hatta kopardığı yetmeyip vazoya koyacak. Bazen vazo dar bazen aşırı geniş olacak, çiçek öylece solana kadar orada bekleyip gözü koparıldığı gövdede, köklerinden kanarken kimsenin haberi olmayacak. Onun familyası iyi bilir bu acıyı, az birazını biz de hissedebilsek sorun da kalmazdı, hissedemiyoruz. Hissizleşiyoruz diğer canlılar yanında, hislerimizin kapasitesi o kadar da güçlü değil.
Güzelliğin güzellikle değil de zorla olacağına inanan insan sayısı mı artıyor yoksa hep artışta mıydı bilmiyorum. Belki de daha çok örnek görüp duyduğumuz içindir ki daha çok biliyoruz artık. Şaşırıyoruz, fakat insan işte her şey beklenir ondan biliyoruz. Farklı bir familyayız, kimyamız bir değişik, düşünce yapımız, karakterlerimiz, saçımız başımız derken baktım ki bu konuda da aslında hızla bir “aynılık”a gidiş başlamış. Ne kadar iyi olabilir bu durum onu bilmiyorum. Fiziki aynılık yerine ruhi aynılık olsa, farkı kapatmak daha mümkün olabilirdi sanki.
Cinsiyeti fark etmeksizin aşırı ısrarcı, zorlayıcı, tehditkâr insanların artışı, bulunduğunuz ortamlardaki fazlalığı, zaman zaman canınızı aşırı sıkar. Bir şekilde baş etme yolları bulsanız dahi bazen baş edemiyorsunuzdur. Israrcı tipleri sevmeseniz naz olur, sevseniz başka bir seviye. Karşılıklı isteklerin/isteğin hızlıca azalmasının nedeni de aradaki seviyesizliktir belki de. Fakat kişi kendince düşündüğü sürece, hep kendi istekleri ve arzusu doğrultusunda gittiği sürece sizi anlamaz. Anlamaya da çalışmaz. Anlamak da istemez zaten. Anlamsızlığını dahi göremeyeceği bir seviyede, kendi istekleri doğrultusunda, sizi bir şekilde elde etme mücadelesine girerken sebepsizce, siz sadece anlamaya hatta anlatmaya çalışırsınız gereksizce. Sizin için anlamak da anlatmak da anlaşılmak da önemli olsa bile bazen hiç mücadele etmeden sırtınızı dönmekte fayda vardır. İnsan yanınız ne derse desin, bazı insanları asla düzeltemeyeceğinizi anlamanız gerekiyor ve bunu anlamak için de bazen bir süre yaş almanız gerekecek, o yüzden kendinize çok yüklenmeyin. Yaş aldıkça anlayacaksınız ve daha kolay olacak zorlandığınız her şey, herkes, her konu; başlığı ne olursa olsun.
Bir yerlerdesin, mevki mekân dışında, insan içinde; insanlık merteben yeterli ve bazen karşındakiler de bunun farkındadır da adlandıramaz. Bundan dolayı etkileşim içine girer, çoğunlukla da tek taraflı. Fiziğin, ruhun derken bir güzellik yansır senden ve bir bağ kurmak ister sizinle. Kahve dersiniz, sohbet dersiniz, artı bir insan kazanmak dersiniz bu rezil düzende, içinizde “kim için ne yapabilirim”ler, “bu rezil düzenle nasıl baş edeceğiz”ler. Gel gör ki bir de bazı insan modeller; kahveyle sohbetle yetinmeyenler, kahve içmenin bile çok geldiği kişiler size “yemeğe çıkalım” der. Özel bir durum sizin için yemek olayı belki de fakat onlara sıradan gelir işte. Daha samimi olduğunuz kişiler gereklidir sizin için böyle bir eylemde bulunmak. Zaman kavramından karakterine kadar her şey ama her şey bu basit durumu etkiler. Bazen sezersiniz amaç başkadır, değil sadece bir yemek. Bazense sadece bir yemektir işte uzun sürsün diye sohbet.
Fakat size ısrarlara “yemeğe çıkalım sen de benden etkileneceksin” diyorsa... Der yani, diyorlar, diyecekler. Sanki yemeğe çıkınca eros okunu fırlatacak!
Olmazsa olmuyordur zorlamaya lüzum yoktur da işte anlamıyorlar, anlatamazsınız, anlamayacaklar. Hepimizin aklı farklı bir çizgiden geçer ve hayat hepimiz için ayrı bir zaman çizelgesi çizer.
Tüge Dağaşan