Yas Tutmak

Herkese merhabalar, 

Bugün sizlere hayatımızın bir parçası olan yas tutma konusundan bahsetmek istiyorum. Her ne kadar gün içerisinde hiç aklımıza gelmeyen bir durum olsa da aslında yas tutmak hayatımızın bir parçasıdır. Bizler bunun bilincinde olursak herhangi bir kayıp yaşadığımızda aslında yas tutmanın bir zorunluluk olduğunu daha iyi anlayabiliriz. Yas tutmak deyince aklımıza sadece ölüm kavramının gelmesi bizi yanıltan bir durumdur. Ölümlerin ardından yas tutarız ama yas tutmak sadece bir ölümün ardından gerçekleşmez. Bir eşyanın, hayvanın, arkadaşın, eşin vb. gibi şeylerin hayatımızdan çıkması da aslında yas tutmamıza sebep olur. Kimi zaman şu sözleri duyarız “Çok abarttın”, “Bir kalem içinde bu kadar üzülme” vs. ancak burada esas nokta o nesne, kişi ile kurulan bağdır. Kişi nesneye, kişiye, hayvana bir değer verir ve bağ kurar. Böylesine bağ kurduğu bir şeyin bir anda hayatından yok olması elbette üzülme gerektiren bir durumdur. İşte yas tutma böylesi durumlar içinde vardır. Sağlıklı yas tutmanın gerçekleşebilmesi için kaybın ardından üzüntünün belli edilmesi gerekmektedir. Üzüntünün belli edilmesi noktasında da doğru bildiğimiz yanlışlar vardır. Toplumumuzda gerçekten üzülen bir insanın ağlaması, haykırması gerektiğine dair yargılar vardır. Ağlamıyorsa “Hiç üzülmedi, ağlamadı” diye yargılıyoruz. Ancak yas tutma şekli kişiden kişiye değişmektedir. Kimi insan kaybın yaşandığı an ağlayamaz ancak bu o kişinin yas tutmadığı anlamına gelmemektedir. 

Tüm bunların dışında yas tutmak deyince aklımıza ilk gelen kavrama bakalım. Ölüm dünyada katlanılması en zor acıdır. Yaşam ve ölümü birbirine zıt kavramlar olarak düşünsek de aslında iç içe geçmiş kavramlardır. Bu iki kavramı birbirinden ayrı düşünmek imkansızdır. Hepimiz hayatımızda bir ölüm yaşamış veya yaşayacağızdır. Hayatımızda çok değer verdiğimiz, bağ kurduğumuz birisinin ölmesinin ardından yas tutmak zorundayız. Yas tutmak bizim bu ölüm sürecini sağlıklı atlatmamıza sebep olacaktır. Eğer sağlıklı yas süreci atlatılırsa kişi ilerleyen yaşantısında karşılaştığı zorluklarla daha kolay baş edebilir. Sağlıklı yas süreci için aslında bizim toplumumuzda birçok gelenek vardır. Örneğin taziye evine ziyaretler, ölünün arkasından dualar okunması vb. durumlar. Bu gibi durumlar her defasında kayıp yakınına “Öldü” kelimesini hatırlatmaktadır. Böyle gerçekleşen hatırlatmalar ölümün kabul edilmesini kolaylaştırır. Bunun aksine kayıp yakınlarına “Üzülme, ağlama” gibi yaklaşımlarda bulunmak yararlı değildir. Yararlı olmaktan ziyade zarar vericidir. Kişinin yas tutmasının engellenmesine sebep olur. 

Yas tutmak bir zorunluluktur. Sağlıklı geçirilen  yas süreci gelecek hayatımızı olumlu yönde etkileyecektir. 

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Hoş çakalın, sağlıcakla kalın…

Uzman Klinik Psikolog Sevdenur Yıldırım