ALGILAR YANILTIR
Herkese merhabalar,
Bugün sizleri yine kendi iç dünyamıza doğru bir yolculuğa çıkarmak istiyorum. Tahmin ediyorum ki hepimiz için geçerli bir durumu yazıya dökmüş olacağım.
Ömrümüzü doğum ve ölüm arasında birçok olaya maruz kalarak geçiriyoruz.
Doğuyoruz, büyüyoruz, gelişiyoruz, olgunlaşıyoruz, mutlu ve mutsuz olduğumuz birçok olaya şahit oluyoruz. Tüm bu yaşananlar bizim hayata karşı bir bakış açısı edinmemize sebep oluyor ve biz uzunca yıllar bu bakış açıları ile yaşayıp gidiyoruz. Aslında bunları bilerek ve isteyerek yapmış olmuyoruz. En azından çoğu için özel çaba sarf etmediğimizi söyleyebiliriz. Örneğin 30 yaşında olduğumuzu varsayarsak ve bu yaşımıza kadar ailemiz tarafından ihmal edilen bir birey olmuş isek “Sevilmeye layık değilim” algısına sahip olabiliriz. Hiçbir birey bu algısını bilerek oluşturmaz. Bu algının temel sebebi bireyin ebeveynleri tarafından ihmal edilmesidir.
Yaşadığımız tüm olayları, hayatımızdaki tüm insanları ve kendimizi bu algılar çevresinde değerlendiriyoruz. Ailesi tarafından ihmal edilen, sevgi ve şefkat görmeyen bir birey olarak yetiştiğimizde başka insanların da bizi seveceğine inanmayız veya buna inanmak bizim için oldukça zordur. İşte tam olarak bu noktada yanılabilir olduğumuzun farkına varmalıyız. Bu söylendiği kadar kolay bir şey değildir fakat imkansızda değildir.
Bizler algılarımıza sıkı sıkıya bağlanmış, körü körüne inanmışızdır. Kendi algılarımız dışında var olan şeylere inanmakta ciddi anlamda sıkıntı çekeriz. Birileri çıkıp aksini iddia ettiğinde inanmış gibi yapsak da bilinçaltımız inanmamamız gerektiği mesajını sürekli olarak verir. Belki de çoğu zaman o yüzden üzülüyoruz. Çünkü kendi algılarımızın doğruluğuna çok inanıyoruz. O yüzden başka algıların varlığını kabul etmeyi bırakın, olabileceğini bile düşünmüyoruz. Kendi algılarımızın doğrulunda ısrar ettikçe ve yanılamayacağımızı düşündükçe ne yazık ki yerimizde saymaktan başka bir şey yapamıyoruz. Eğer hayatımızın içerisinde bazı şeylerin değişmesini istiyorsak algılarımıza bir yönelmeliyiz. Yıllardır neye inandığımıza bir bakmalıyız. Bu noktada kendimizi suçlu çıkarmaktan bahsetmiyoruz. Sadece yanlış düşünebileceğimizin, 30 yıllık hayatımızın içerisinde yaşadıklarımızın bu algılara sebep olduğunun farkına varılabilmesinden bahsediyoruz. Bu algılar bizi ve çevremizdeki insanları yoruyorsa üzerinde düşünmeliyiz demektir. Daha sağlıklı algılara yönelmemiz gerekmektedir. Bunu nasıl yapacağınızı bilmiyor olabilirsiniz. İlk olarak her ne kadar inanmıyor olsanız dahi beyninize yapabileceğiniz mesajını vermelisiniz. İnanmasanız bile beyniniz bunu algılayacaktır ve her zamankinden farklı bir mesaj aldığını fark edecektir. Öğrenmeye çok açık olan insan beynine verdiğiniz mesajlar ile algılarınıza yön vermeye başlayabilirsiniz. Örneğin “Sevilmeye layık değilim” mesajı yerine “Sevilebilirim” mesajını verebilirsiniz. Beyin bunu algılayıp gerçeklik haline dönüştürecektir. Zihninize verdiğiniz mesajları sıkça tekrar etmek öğrenmeyi sağlayacaktır.
Algılarımızı daha sağlıklı hale getirebilmek ümidiyle…
Okuduğunuz için çok teşekkür ederim.
Hoş çakalın, sağlıcakla kalın…
Psk. Sevdenur Yıldırım