Herkese merhabalar,


Bugün sizlere hepimizi ilgilendiren bir konudan bahsetmek istiyorum. Bir Psikolog olarak zaman zaman benimde zorlandığım bu konuyu özellikle ele almak istedim.


Günlük hayatımızı devam ettirirken birçok olay görüyor, duyuyor ve yaşıyoruz. Bu olaylardan bazıları bizim sorumluluğumuzda iken, bazıları diğer kişilerin sorumluluğundadır. Bizim veya başkasının sorumluluğuna göre olaylara bakış açımız ve yaklaşımımız ciddi oranda değişim göstermektedir. Bu durumu belki fark etmişizdir, belki etmemişizdir.


Örneğin çok yakın bir arkadaşımızdan kaynaklı olarak bir olayın meydana geldiğini düşünelim. Yaşanılan bu olay karşısında arkadaşımızın kendisini ciddi anlamda suçlu hissettiğini ve kendisine çok acımasızca eleştirilerde bulunduğunu varsayalım. Böyle bir durum karşısında bizler “Sakin ol. Bir çözümünü bulacağız kendini bu kadar yıpratmamalısın” gibi cümleleri çok rahat bir şekilde kullanabiliriz. Yani arkadaşımıza yumuşak ve sakin yaklaşabiliyoruz. Aslında bir avukat rolüne büründüğümüzü söyleyebiliriz. Müvekkiline sahip çıkan ve her ne olursa olsun destek olan bir avukat.


Peki herhangi bir olay karşısında başkalarına bu şekilde yaklaşabilen bireyler olarak kendimize nasıl yaklaşırız? Bunu hiç düşündük mü?


Yukarıdaki örnekte bahsettiğimiz gibi bir avukat rolüne bürünmeyi başarabilen bireyler olarak kendimize karşıda sakin, sevecen ve yumuşak yaklaştığımızı düşünebilirsiniz. Ne yazık ki böyle değildir. Başkalarına kolay bir şekilde avukat olabilirken kendimize olamıyoruz.


Yaşanan herhangi bir olay karşısında suçluluk hissettiğimiz zaman “Beceriksizsin”, “Hayatın boyunca hep böyle olacak”, “Hiçbir şeye layık değilsin” gibi cümleleri sıralarız. Bu cümleler çoğaltılabilir. Gördüğünüz üzere avukatlık rolü savcılık rolüne bürünmüş oldu. Yani bizler kendimize tam bir savcı olarak yaklaşıyoruz. Eleştiriyor, yargılıyor ve cezamızı kesiyoruz.


İnsanın kendisine bu denli acımasızca yaklaşmasının sebepleri neler olabilir?


Geçmiş travmalarımız, yetiştirildiğimiz aile ortamları, kendimize karşı var olan bakış açımız, değersizlik duygularımız, korkularımız, şemalarımız vb. faktörler kendimize karşı savcı olmamızda etkilidir.  


Bu noktada öncelikle iç dünyamızı keşfetmeli ve orada eksikliğini hissettiğimiz noktalar için adım atmalıyız. Örneğin ihmal edildiğimiz bir aile içerisinde büyümüş isek önce burayı iyileştirmeliyiz. İyileşmeler meydana geldikçe kendimizi daha iyiye layık göreceğiz ve böylece bakış açımız olumlu etkilenecektir. Bakış açımız olumlu yönde değiştikçe kendimize karşı da avukat olmayı başarabileceğizdir. Destekleyici, savunucu ve her ne olursa olsun yanında olan bir avukat.


Başkalarına karşı yapabiliyorsak, kendimize karşıda yapabiliriz.
Başarabilmek ümidiyle…
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hoş çakalın, sağlıcakla kalın…
(Avukat ve savcı örnekleri konuyu betimlemek için kullanılmıştır ).