Herkese merhabalar,
Bir birey olarak toplumun içerisinde iyi bir gözlemci olduğumu düşünürüm. Davranışlarımızı, hatalarımızı, bencilliklerimizi, acımasızca eleştirilerimizi, suçlamalarımızı, çocukları, gençleri, çiftleri ve aileleri gözlemlerim. Tüm bu gözlemler sonucunda kimi zaman kendimi sorgularken bulurum, kimi zaman ise “Keşke bu şekilde yapsalar veya yapılsa” diye düşünürüm. Çünkü tempolu ve yoğun geçen bir hayatın içerisinde bazı şeyleri zorlaştırmanın hiçbir anlamı olmadığına, kendimizi yiyip bitirdiğimiz problemlerimizin aslında bir çözümü olabileceğine ve bunun için alışılmışın dışında bir şeylerin yapılması gerektiğine inanırım.
Peki ne yapılmalı?
Bazılarımız yorgun olmaktan, bazılarımız mutsuz olmaktan, bazılarımız stresli olmaktan, bazılarımız işimizden, evimizden, çocuğumuzdan ve eşimizden yakınırız. Tüm bu şikayetlerimizin içerisinde hiç kendimize “Benim üzerime düşen nedir?” diye sorduk mu merak ediyorum.
Sanırım bu soruya genel olarak “Hayır” diyoruzdur. Çünkü hayatın telaşı o kadar fazladır ki kendi içimize dönmeye vaktimiz yoktur ve çünkü kendimizi değiştirmektense karşı tarafı değiştirmenin daha kolay olduğunu düşünürüz ve tüm gücümüzü bu noktaya veririz. Oysa yönümüzü bir çevirebilsek, kendi içimize bir dönebilsek belki de çok farklı şeyler keşfedeceğizdir. İşte bizim hatamız burada. Bu noktayı tam olarak başarabildiğimiz zaman yukarıda bahsettiğim tüm şikayetlerin azaldığını ve hatta yavaş yavaş yok olduğunu görebileceğiz. Bizler mükemmel olmaya ve yanlış yapmamaya o kadar odaklanmış durumdayız ki bir yerde hata yapabileceğimizi görme ihtimali bile bizi korkutur. İşte bu yüzden yönümüzü çevirmekte çok zorlanırız. Bu çok cesaret gerektiren bir durumdur. Bunu başardığımız zaman yaşadığımız problemler karşısında kendi payımıza düşen sorumluluğu keşfedebiliriz. Kendinin farkında olan insan her türlü problemi sağlıklı bir şekilde atlatabilir ve en önemlisi kendini iyi hissetme halini daha iyi sağlayabilir. Bu yüzden adım atmaktan ve bazen de yönümüzü kendimize çevirmekten korkmamalıyız. Kendi üzerimize düşen sorumluluğu alıp yolumuza devam edebildiğimizde problemlerin daha sağlıklı atlatılabildiğini göreceğiz. O yüzden diyorum ki “SUÇLAMAKTAN SORUMLULUK ALMAYA GEÇİŞ YAPMALIYIZ”.
Ve unutmayalım ki bir insanın değişmesi toplumun yavaş yavaş kökten değişmesine bir katkı koymak demektir. Belki de “Banane” demekten artık vazgeçmeliyiz.
Umarım başarabiliriz.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Hoş çakalın, sağlıcakla kalın…
Psk. Sevdenur Yıldırım