SOSYAL OLMAYAN SİGORTALAR DAİRESİ VE BİTMEYEN İLAÇ KRİZİ

Sosyal Sigortalar’ın tanımına baktığımız zaman karşımıza çıkan tam metin şu şekilde; Sosyal Sigortalar Kurumu yani SSK'nın amacı, sosyal sigortacılık ilkelerine bağlı olarak, sigorta risklerine ve istatistiklerine dayalı, adil, etkin ve mali açıdan sürdürülebilir olan modern standartlarda sosyal güvenlik sistemini yürütmektir. 

Peki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki Sosyal Sigortalar Dairesi bu tanıma uyuyor mu? 2012 yılına kadar sadece özel sektör çalışanları, 2012 yılından itibaren de hem özel sektör hem kamu çalışlanları her ay bu kuruma düzenli olarak prim yatırmak zorunda. Bu prim işvereninizin beyan ettiği maaşınıza oranla belirleniyor ve bunun da bir denetimi olmadığı için pek çok çalışanın primleri asgari ücret üzerinden yatırılıyor. Bu da sigorta emeklilerinin asgari düzeyde bir emeklilik maaşı almasına zemin hazırlıyor. Oysa bu denetimler yapılsa ve maaş-prim yatırımı dengesi sağlansa hem emekliler aldıkları maaşla daha insani koşullarda yaşayabilir hem de Sigortalar Dairesi aldığı primlerden dolayı halka daha iyi imkanlar sunabilir. Yapılabilir mi? Yapan ülkeler varsa bence neden olmasın? Niyet var mı derseniz, sorgulamak lazım.

Sigorta yatırımlarının düzenli yapılmasını tercih etsek de bazen elde olmayan ekonomik nedenlerden dolayı prim ödemelerinde belirli aksamalar yaşanabiliyor ve bu aksamalar neticesinde günlük gecikmelerde dahi primlerinizi cezalı olarak ödüyorsunuz.  Ancak siz ödemelerinizi Sigortalardan aylarca gecikmeli de alabilirsiniz ve bunun için size herhangi bir faiz ve ceza da ödenmez. 

Sosyal sigorta soruşturmasından sonra, yani 2023 yılının Eylül ayından beridir sigortalı hastaların neredeyse hiçbiri ilaç alımında sigorta haklarından yararlanamıyor. Yani devlet aylardır vatandaşı için ilaç harcaması yapmıyor. Ama devlet düzenli prim yatırımlarını talep ediyor. Özellikle maliyeti yüksek ilaçlar için kurula girip bu hakkından yararlanmak isteyen hastalar, kurul reçetelerinin geri ödemelerini 2024 yılı Ocak ayından beri alamıyor. Aylardır bir kuruş geri ödeme almadan ilaçlarını ceplerinden ödeyerek almak durumunda kalıyorlar, kimse hastanın geçimini nasıl sağladığı ile ilgilenmiyor. Ama devlet yine de düzenli prim yatırımlarını talep ediyor. Soruşturma ilk ortaya çıktığı zaman dönemin daire müdürü “haksız ödemelerin durması neticesinde bu toplanan paralarla okul yaptıracaklarını” beyan etmişti. Dokuz (9) aydır Sigortalar Dairesi ilaca para ödemiyor ama bırakın yeni okulu, mevcut okulların tadilatının dahi düzgün yapıldığını göremiyoruz. Ama devlet yine de düzenli prim yatırımlarını talep ediyor

Peki ben bir vatandaş olarak düzenli prim yatırımı yapmama rağmen devletten hiçbir şekilde bu yatırımların karşılığını alamıyorsam neden devlete düzenli prim yatırımı yapmaya devam edeyim? Özel bir sigortaya yatırım yapma şansım neden olamıyor? Devlet sosyal sigortanın gerektirdiği yükümlülüklerin altından kalkamıyorsa, primleri düzenleyip prim yatırımlarını neden denetleyemiyor? Neden düzenli aralıklarla yatırılmayan bu yatırımlar için aflar çıkarıyor ve yıllarca yatırımını yapmayanları ödeüllendirirken yatırımını düzenli yapan kişileri cezalandırıyor?  

Reçete soruşturması kapsamında eczanelerin 2023 yılı Ağustos ayında daireye beyan ettikleri reçetelerin geri ödemesi daire tarafından hala yapılmış değil. Soruşturması yapılan, reçetelerinde bir “sorun” tespit edilmeyen eczanelerin, soruşturma süreci tamamlandıktan sonra alacakları bu ödemelere yasal faiz uygulaması yapılacak mı? Yoksa enflasyon nedeniyle günler içinde bile değerini kaybeden Türk Lirası’na rağmen ödemeler Ağustos ayında beyan edilen rakamlar üzerinden mi eczacılara geri ödenecek? Veya kurul ilacının faturasını devlete 5 ay önce beyan eden hastalara ödemeler aylar önce yapılan beyanlar üzerinden mi yapılacak? Bedeli hep vatandaşın ödediği bir “sosyal devlet” sisteminde hayatımızı idame ettirmeye çalışırken parası olanın dahi ilaca erişemediği zamanları da yaşıyoruz. Bu süreç o kadar uzun sürdü ve artık ilaç sorununun çözümünden herkes o denli umudunu kesti ki sıklıkla hastalardan “alıştık zaten artık”, “ne varsa onu alalım” cümlelerini duymaya başladık. Yıllardır devam eden çözümsüzlük nedeniyle hastalar sağlığından feragat ediyor.

Kimsenin de pek gündeminde değil artık ilaç eksikliği. Çünkü ne yazık ki toplum olarak buna da alıştık. Diğer tüm yanlışlara ve haksızlıklara alıştığımız gibi. Çaresizlikle hala Türkiye’nin kapılarını çalarak oradan medet ummaya devam ediyoruz ama göz ardı ettiğimiz bir şey var, ilaç konusunda sıkıntılarımızın kaynağı zaten Türkiye. Yıllardır oradaki yanlış sağlık politikalarının buraya da sirayet etmesi, biraz da ambargo altında olan bir ülke olmamız nedeniyle gittikçe büyüyen bir ilaç kriziyle de mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Ve ne yazık ki ilaç konusundan bahsettiğimiz zaman, çare Türkiye Cumhuriyeti değil. İlaç krizinin Türkiye Cumhuriyeti’nde de çok büyün sorunlara neden olduğunu, ilaç üretici firmaların önemli bir kısmının üretimi durdurduğunu, birçok fabrikanın kapatıldığını biliyoruz. KKTC’de 2023 yılı başında kurulan ve ne yazık ki 2 toplantıdan ötesine geçilemeyen ilaç kriz masasının derhal yeniden bir araya gelmesi ve bu ülkedeki ilaç krizine ivedi şekilde bir çözüm bulunması gerekiyor. Türkiye haricinde farklı ilaç ithal kanalları, gümrük, stopaj ve KDV indirimiyle halkın ilaca erişiminin rahatlatılması, sağlık bütçesinin derhal düzenlenerek sigorta kapsamının genişletilmesi, ilaçların devlet eliyle değil serbest eczanelerden halka sigortalı şekilde satışı ve eczanelere düzenli ve zamanında ilaç geri ödemelerinin yapılması için gerekli çalışma ve yasal düzenlemerin yapılması ve ilaç takip sisteminin ivedilikle hayata geçirilmesi artık toplum sağlığı için hayati önem taşımaktadır. Bu kadar yoğun üniversite nüfusu ve üniversite mezunun olduğu bir ülkede, elindeki çeşitli ve zengin kaynakları etkin şekilde kullanamamak çok büyük bir yönetim zafiyeti göstergesidir. 

Tüm bu bahsettiğim moral bozucu konular sonrasında hepimize iyi gelmesi dileğiyle izninizle sizlere bir podcast kanalı olan Fularsız Entellik’i önermek istiyorum. Sorguladıklarının hepimize ışık olması ve iyi gelmesi dileğiyle.