İLAÇ KRİZİNDE YENİ DÖNEM: BAVUL TİCARETİ

Yıllardır bitmek bilmeyen ilaç krizinin nedenlerini defalarca yazdık, anlattık, konuştuk, çözüm önerilerini sunduk ama çok daha önemli işleri olan devlet ve hükümet yetkililerinin bu konuya önem veya öncelik vermediklerini artık biliyoruz. Kurultay, gövde gösterisine dönüşen özel gün kutlamaları, bağışlanan faturalar ve vergiler, külliye gibi konulara mesai ayıranlar halkın gerçek talep ve ihtiyaçlarına sırtlarını dönmüş durumdalar. Ameliyat ve tetkikler için sıra bekleyenlere sıraları geldiği zaman verilen ve dışarıdan temin edilmesi istenen ilaçlar ve tıbbi malzemeler varken, devlet sigorta sistemini soruşturma adı altında tepetaklak ederek devlet hastanelerinden halka ilaç dağıtımına başladı. Aldığımız duyumlara ve şahit olduklarımıza bakılırsa bu ilaç dağıtımlarında da ülkenin vergi veya sağlık sistemine herhangi bir katkıda bulunması gibi bir kriter de yok. Yurt dışından adaya gelen, çalışma ve oturma izni olmayan kişiler dağıtılan ilaçlardan ücretsiz şekilde yararlanabiliyorken sigortalı olan hastalar sigorta haklarından mahrum edilmeye devam ediyor. Soruşturmanın başlatılmasının üzerinden yaklaşık bir yıl gibi bir süre geçti, soruşturma sürecinin bittiğine dair henüz devlet tarafından yapılan resmi bir açıklama yok, sigorta reçetelerinde ve sigorta sisteminde bir yıldır oturtulamayan düzen ve devam eden aksaklıklar ise hastaları bezdirerek bu ilaçları cebinden karşılamasına neden oluyor. 

Sigorta reçetesi hakkını yıllardır kullanan hastaların bir kısmının sistemdeki numaraları silinmiş, soruşturma süreci öncesinde eczacılar hastaların telefon numaralarının sisteme kaydedebiliyorlardı, yenilenen sistemde hastaların bizzat Sigortalar Dairesi’ni arayarak telefon numaralarını kaydettirmeleri gerekiyor. Geçtiğimiz ay telefon numarası silinmiş olduğu için yeniden kaydettiren vatandaşların bir kısmı, bu ay telefon numaralarının yine sistemde kayıtlı olmadığını ve yeniden kaydettirmeleri gerektiğini fark ettiler. Bir başka hasta ise sistemde kayıtlı telefon olan telefon numarasının kendi numarası olmadığını fark etti ve sorunu çözebilmek için üç gün boyunca daireye gidip gelmek durumunda kaldı. Bu vatandaşlardan bir tanesi köyde ikamet ettiği için yaşadığı mağduriyetin ne kadar can sıkıcı olduğunu tahmin edebilirsiniz. Tüm bu karmaşa içinde reçetelerde en ufak bir hatadan dolayı tüm reçetenin ödemesi iptal ediliyor ve eczacılar ödemelerini aylar sonra alabiliyorlar. Ayrıca yeni yapılan değişiklikle, yazılan ilacın etiket fiyatı değil en ucuz muadilinin fiyatı baz alınarak geri ödeme yapıldığı için her reçetede ödeme farkları çıkıyor ve bazı ilaçlarda bu fark tek kalemde 300-400TL civarında olabiliyor. Yani artık sigortalı hastaların ödediği miktar reçete toplamının %20si değil çok daha fazlası, hatta çoğu zaman reçete farkı sigortalar tarafından karşılanandan da fazlası oluyor. 

Sigortaların neden olduğu tüm bu karmaşa bir yana, hastalar hala alacak ilaç bulamıyor ve Zakkum’un Anason şarkısında bahsettiği “masadan birer birer eksilen dostlara” her gün raftan birer birer eksilen ilaçlar da eşlik ediyor. Özellikle yeşil reçeteli ilaçlarda aylardır devam eden sıkıntı hastaların çok ciddi zorluklar yaşamasına neden oluyor. Yeşil reçeteye tabii ilaçları kullanan hastalar genellikle ağır hastalıklara sahip oldukları için hem fiziksel olarak zorlanıyorlar hem de tedaviye erişememenin verdiği ruhsal çöküntüyle baş ediyorlar. Uyuşturucu ile mücadelenin yolunun hastaların ilaca erişimini zorlaştırmaktan değil ilaç takip sistemini hayata geçirmekten geçtiğini defalarca tekrarladık. Ülkeye girişlerde özellikle liman gümrüklerindeki denetimsizlikler nedeniyle depolar tarafından getirilmeyen bizde kaydı dahi olmayan ilaçların paketleriyle eczanelere gelip bu tür ilaçları talep edenler oluyor. 

Tek sorun yeşil reçeteli ilaçlar değil tabi ki. Pek çok ilaçta stok sorunu yaşıyoruz. Aylardır kronik olarak kullandığı ilacına erişemeyen hastalar var. Üstelik bu ilaçların bir kısmının Türkiye piyasasında olduğunu biliyoruz. Nereden mi biliyoruz? Ülkede ilacına erişemeyen hastalar ilaçlarını kendileri veya yakınları Türkiye’ye gittiği zaman tedarik ederek adaya geliyorlar. Türkiye’de de bulunamayan veya Güney’den temin etmesi daha kolay olanlar ise ilaçlarını Güney’den temin ediyorlar. Hiçbir olanağı olmayan hastalara yakınları veya eczacılar olarak bizler bu teminler konusunda yardımcı olmaya çalışıyoruz. Yani sorun ilacın olmaması değil adaya gelmemesi. Bunun nedeni konusunda hiçbir resmi makamdan yapılan bir açıklama yok, sorunun araştırılıp araştırılmadığını dahi bilmiyoruz. İnsan hayatını ve sağlığını bu denli göz ardı eden bir yönetim anlayışıyla herkes kendi başının çaresine bakıyor bir şekilde. Başlıkta kullandığım bavul ticareti ibaresi de bu konuda acil ve ciddi önlemler alınmaz, yeni ilaç ithal kaynaklarına hızla yol açılmazsa başımıza geleceklerin bir uyarısı niteliğinde olsun diyedir. Sistemin çözmediği her sorun yasal veya yasal olmayan şekillerde mağdur olan halk tarafından çözülecektir. Devlet ve hükümet yetkililerinin çok hızlı bir şekilde kimseye bir yararı dokunmayan işlerden -vazgeçip ülkedeki en hayati konu olan sağlığa zaman ayırması ve paydaşları bir araya toplayarak bir çözüme ulaştırması gerekmektedir. Her şey daha da çığırından çıkmadan önce…