Minallayalar yalançı değildir...

Evvel zamandan beridir Gıbrız köylülerinin şaşmayan en esgi hava tahminidir "minallaya". 1 Ağustos'unan 14 Ağustos arasındaki sıcaklığı, gökyüzüne bakarak hesaplar köylü ve senenin öbür aylarındaki hava durumunu tahmin eder. Üç aşağı, beş yukarı da tahmini doğru çıkar vallahi. 

İngiliz da zamanında alışdıydı bu hesap işini. Sanki da gendileri bulduydu.  Bir çalımınan tahmin tarihlerini değişdirdilerdi 16 Ağustos'unan 30 Ağustos'a. Ama isder Alaturka, isder Alafranga, minallayaların zamanı illa da Ağustos galdı. Çok değerli bir çevreci arkadaş paylaştı dün, bu seneki minallayaların hesabını. "Aralık ve Ocak'ta," dedi, Lefgoşa'da çok yağmur yağacak". İnsan denen yaratık doğanın dengesini değiştirip, küresel ısınma belasını dünyanın başına sarmadan evvel hesaplar tam dutardı. Şimdi artık bahdımıza ne çıkarsa. Ama gene da minallayalar yalançı değildir.

Siyasi minallayalarıñ dersañ, hesabı hiç dudmaz bu adada. Tam deñ "ha biceez ay sonra başlaycaklar müzakerelere", biri gelir sokar lingiriyi otomobilin rimzine..

Güneydeki sanki Trodos suyunda yıkanmışdır, bulur fırsatını bombalar. "Biz zaten hep isderik barış yapalım amma bu kuzeydekiler yanaşmaz. Gabahat biz de değil ya..!!" der. 

Kuzeydeki zaten gendi donunu çekemez ama gezip tozmadan vakıt galırsa molohiya ayıklar. 

Yani, boşa goysañ dolmaz, doluya goysañ almaz.

Masgaralar diyarında, siyasetin minallayası bir bodiri gonyağı bile ödeyemez.

"Yeeffff" bile çekemez olduk artık. 

***************

Bir zamanların Baş Ebisdadının tarif ettiği gibi "Galabalık" olan Gıbrız'ın kuzeyi, her geçen gün bilinçli olarak daha da galabalıklaştırılıyor. 

Bir tarafta insan kaçakçıları binlerce Euro karşılığında "anañızın" (benim anam değildir şükür) topraklarından Ada’nın işgal edilmiş kuzeyine çocuklarıyla birlikte  kandırılarak getirilen masum mülteciler, "Güney’e götürüldükleri" söylenerek savrulup atılırken, öbür taraftan Kuzeyin Sultanı tarafından atanmış hökümet yetkilileri gollifa gibi "istisnai vatandaşlık" dağıtmaya devam ediyor. Yeyip içip uyuyan kuzey halkına  sorsañ "Ruslar'ınan İsrail'liler yedi, bitirdi hepimizi bunun içinde. Yabancı istemeyik" deller ama anacıklarının toprağından gelenleri yabancı saymazlar senelerdir. 

Gençlerin da bırağıp gaçmasıynan bir çıngıcık galdıklarını görmeyen kôr Gıbrızlılar. Bakıñ bura.

Üşenmedim tek tek isimlerini okudum, öteği gün "istisnai vatandaşlık verilen 117 gişinin.

115 gişisi "gelen Türk..." kategorisindenidi. Baş Ebisdadın, "her rakam açıklanmaz. Alt yönetim olduğumuzu isdemeyik sağır sultan da duysun" dediği ama dünya alemin bildiği "Galabalık" nüfus, gayriresmi rakamlara göre 600 biñin üzerinde. Has Gıbrızlılar eni topu 55 biñ ya var, ya yok. 

Doğru adresteydi vatanseverler birkaç gün önce, uyuyan ganimetcilere, daha gelmeden "Özgür" basına ayar vermeye galkan yeññi yetme vali bozuntusuna, biat edenlere, iktidardaki holloları geçdik, gendilerini fasulyadan nimet zanneden ve muhalefetcilik oynayan gorkak (hepsi üsdüne alınsın diye yazarım) sözde demokratlara, hepsine inat, "biz bir avuç da galsak varık be duyarsızlar. Anacığıñızın parlementosunda bizim adımıza garaj veremezsiñiz" deme yürekliliğini gösterdiler. 

Gıbrız'ı sömürgecilere peşkeş çekene garşı sesini çıkarmayanın yüreği gurusun.

***************

-    Yazıklar olsun sağa be Siddiga. O gadar okuñ o Feyzbuk'ları her gün, düşmez o telüfon eliñden da, bir Jujuli gadar olamadıñ vallahi....

-    N'apayım be Elmaziye. Biliñ, evveli gadın gollarındaydım ben da, turuncu güneşin. Ama bizimki oldu biceez ay geçdi başakların tarafına. Ben da ağır ağır isderim yanaşayım başakların gadın gollarına ama birden yapamaycayım galiba. Alışdık bu gadar sene biz ganimete, balocuklarda gezmeye, yemeye içmeye. Bu başakcıların gadın golları atılır kapılır anam. Onda nümayiş, bunda nümayiş. Bilmem vallahi...

-    Seniñ Jujuli gene adayımış deller, gadın golları başganlığına. Kim duracak öñünde guzzum. Arkasında dağ gibi durur Jet Ebisdad. Hele bir da alırsa gene parti  başganlığını, kim dutar Jujuli'yi. Acaba gideyim ben da alayım biceez uruba gendinden? Ne deñ be Siddiga..?

***************

Geçtiğimiz sene gazeteci arkadaşlarımızın çabasıyla ev içi şiddete maruz kalan bir kadın sonunda sesini duyurabilmiş ve  çaresizliğini dile getirmişti. 

4 çocuk annesi 18 senedir şiddet gören kadının çığlığına hiç kimse kulak asmamıştı. Üstelik şiddeti uygulayan iğrenç yaratık, kendisini demokratik sayan bir partinin bölge örgütüne üyeydi. Partinin ileri gelen "Demokrat ağabeyler"i, şiddet gören kadını koruyup kollayacak yerde bu adi mahlukatın kulağını çekip, ağzına biber sürerek (!) uyarmakla yetindiler.

Şiddet devam etti. Şiddetten çocuklar da nasibini aldı. Artık dayanamayan kadın çareyi, çocuklarıyla birlikte kaçmakta buldu. 

Ağzından zehirli salyalar akıtan, kontrolsüz gücünü kadın ve çocuklar üzerinde denemekten zevk alan pislik, kaçtıkları yerde onları bulup, tehdit, taciz ve şiddete devam etti. 

Defalarca polisten yardım isteyen kadının yüzüne kapandı tüm kapılar. 

Demokratik partilerin her 8 Mart'ta Dereboyu'nda mor giyerek şov yapan feminist kadınlarına çok uzak geldi, şiddet gören kadının yaşadığı bölge. Her yere yetişemezlerdi ya... Şiddet yalnız şeherlerde yaşanırsa müdahale edilirdi.. Taaa oralara kim gidip gelecekti...

Çocuklardan birisi hep anasını ve kardeşlerini korumaya çalışırdı. 

Yaşadığı bölgede sevilen, güleryüzlü, sporda başarılı bir gençti.

Yaşı 16'tıya henüz eriyordu. 

Anasını, biyolojik babası sayılan bu yaratıktan korumak için kendisi de dayak yiyordu. 

Keşke biraz daha güçlü olsa, yaşı şöyle iki yaşcık daha büyük olsa diye düşünürdü hep. O zaman anasını ve kardeşlerini alır, başka bir yere göçerdi. Mutlaka iş bulur çalışır, onları kimseye muhtaç etmez ve o şerefsizden korurdu.

Ama daha 16 bile olmamıştı. Ona gücü de yetmiyor, üstelik anasını ve kardeşlerini koruyamadığı gibi kendisi de dayak yiyip onuru zedeleniyordu.

Onur önemliydi çocuk için. 

Bir, üç, beş......

Dayanamadı sonunda...

Onuruna yenik düştü...

Hayatına kıydı, intihar etti...

Rantla, yalanla, rüşvetle, kara parayla yiyip içenlerin umurunda hiç olmadı, intihar eden çocuk...

Demokratik geçinen parti ve örgütlerin bazıları yalandan ah vah ederken, bazıları üç maymunu oynayıp yüksek tirajlı gazetelerinde haber dahi yapmıyor, halâ.

Oysa üç koca gün geçti üstünden, 16 yaşına ermeye az kalmış onurlu çocuk hayatına kıyalı...

Mor giyinen parfümlü kadın kolları, cenazesine bile gitmedi. 

Şiddet gören anasının bu iğrenç yaratıktan kurtulup kurtulamayacağının garantisi yok.

Daha kaç kadın var şiddet gören acaba, kaç çocuk var?

Kimin umurunda...???

---

Yusuf Nidai

10 Ağustos 2024

[email protected]

---

Minallaya: Ağustos’un ilk haftasında mevsim değişimi. Kıbrıs’ta bilinene en eski meteoroloji sistemi.

Lingiri: Değnek, sopa

Rimz: Araba cantı 

Bodiri: Boyu kısa bardak. "Shot" bardağı.

Gollifa: Önemli günlerde kaynatılmış buğday, badem içi, kuru üzüm vb. gibi karıştırılarak yapılan yiyecek

Hollo: Ahmak