Berlin'in Sessiz Tanıkları: Sokaklardaki Beş Anlatı

Kentin tarih içinde yaşadıklarını anlatmak, geleceğin kurgulanmasında onlardan ders çıkararak kenti sadece fiziki anlamda değil, sosyal anlamda da ileriye taşımaktır. Bu anlatımı barışı ana merkezine oturtarak yapabilirsiniz veya ötekileştirerek, yalnızlık ve düşmanlık duygusunu geliştirerek… Bu aslında gelecekte nasıl bir toplum yaratmak istediğiniz ile alakalıdır. Toplumu geçmiş hatalardan ders alarak, tarihin güzelliklerini kucaklayan barışçıl bir yapıya büründürmek istiyorsak, tarihi tüm yalınlığı ve somut örneklerle kentin bütününde yaşamak ve yaşatmak ana yaklaşım olmalıdır. Bu anlatım bazen parkın kendisi, bazen park içindeki bir anıt ya da sokaklarda tekrar eden bir detay olabilir. Parkta kitap okurken her gün yanından geçtiğiniz anıt aslında size bir hikaye anlatmaktadır. Veya sokaklar, parklar…

Berlin’in sokaklarında dolaşırken, özellikle Nazi dönemi sırasında Yahudilere karşı yapılan zulüm ve soykırımı hatırlatan ve unutmamamızı sağlayan birçok anlatıma rastlamak mümkündür. İşte bu anlamda Berlin’de beni etkileyen beş önemli anıt ve sunum… Her biri, küçük birer detay olarak görünse de tarih hakkında derinlemesine bir farkındalık kazandıran ve insanlık onurunun korunmasının önemini vurgulayan eserlerdir.

Rosenstrasse Direnişi: Sevginin ve Cesaretin Anıtı

1943 yılında Yahudi Cemaatinin ofislerinde tutsak edilmiş, Hristiyan Alman kadınlarla evli yaklaşık 1800 Yahudi erkek, eşlerinin günlerce süren protestoları sonucu serbest bırakılmıştır. Nazi döneminde benzerine pek rastlanmamış bu yürekli başkaldırının anısına, Rosenstrasse'nin hemen girişinde birkaç çağdaş yontudan oluşan bir anıt yer alır. Bu anıt, cesur bir direnişin ve sevginin gücünün sembolüdür.

Terkedilmiş Oda: Berlinli Yahudilere Anıt

Demokratik Alman Cumhuriyeti, Yahudi Soykırımı için çeşitli önemli anıtlar yaptırmıştır. Doğu Berlin Belediyesi, 1988 yılında "Berlinli Yahudilerin katkılarının, katledilmelerinin ve başkaldırılarının anısına", bir heykel yarışması düzenlemiştir. Karl Biedermann ve Eva Butzmann’ın "Terkedilmiş Oda" başlıklı kompozisyonu birinci olmuş ve park içine yerleştirilmiştir. Bu anıt, bir masa ve iki sandalyeden oluşur; biri devrilmiş olarak gösterilen sandalyeler, aceleyle terkedilmiş bir odayı simgeler. Odanın olmayan dört duvarının dibinde, Nobel ödüllü Yahudi ozan Nelly Sachs’ın “Bacalar” şiirinden birkaç dize yer alır. 

“…Burada, ekmek kokusu var, Ben gaz içinde Nefes alamazdım. Çocuk teni boruda vızıldar, Lambalar çiçek açar — Seni tekrar görebilir miyim, Yıldızların ötesinde?...” (1)

Stolpersteine: Anıların Taşlara Kazındığı Yürek Burkan Yolculuk

Sanatçı Günter Demnig, Avrupa genelinde neredeyse 100.000'den fazla "Stolpersteine" (Tökezleme Taşı) kaldırım taşı yerleştirdi. Bu taşların ilk 50'si 1990'lı yıllarda yasadışı olarak Berlin'de yerleştirilmişti; ancak proje günümüzde dünyanın en büyük merkezsiz anıtı olarak kabul edilmektedir.

Stolperstein projesi, Avrupa'nın birçok şehrinde ve ülkesinde Nazi zulmünden etkilenen insanların anısına yerleştirilen küçük metal plaketlerden oluşur. Bu plaketler sadece Yahudi kurbanları değil, aynı zamanda Romanlar, Sintiler, eşcinseller, muhalifler ve Naziler tarafından "asosyal" olarak etiketlenen diğer gruplar için de anı oluşturmaktadır.

Stolperstein'ler, sadece Holokost sırasında öldürülenleri değil, aynı zamanda savaştan kaçmaya çalışanları ve diğer ülkelere sığınanları da anmaktadır ve her bir taşta bu kişiler hakkında kısa açıklamalar bulunmaktadır. Proje, anıların bireysel hikayelerle somutlaşması ve bu kişilerin yaşadığı yerlerde kalıcı bir hatıra oluşturması açısından büyük önem taşır.

Günter Demnig'in girişimi şu anda Avrupa'da geniş bir gönüllü ağı tarafından desteklenen ve sürdürülen bir sosyal heykel niteliği taşır. Her bir Stolperstein, geçmişteki olayları ve bireyleri hatırlatan ve anlatan bir sembol haline gelmiştir, bu da projeyi merkezsizleşmiş büyük bir anıt olarak tanımlanabilir kılmaktadır.

Brandenburg'un Yanındaki Sessiz Tanık: Holokost Anıtı

Berlin’in önemli simgelerinden biri olan Brandenburg Kapısı'nın yanında yer alan dev Holokost Anıtı, Alman gazeteci Lea Rosch'un önerisi ve Federal Parlamento'nun desteğiyle 1995 yılında açılan bir yarışma sonucunda inşa edilmiştir. Anıt, bir zamanlar Hitler yönetiminin ve Nazilerin zafer planları yaptığı binaların bulunduğu alanda konumlanmıştır.

Mimar Peter Eisenman tarafından tasarlanan anıt, 19.000 metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olup, 2.711 adet beton bloktan oluşur. Her bir blok, 2.38 metre boyunda, 0.95 metre genişliğinde ve 200 cm ile 4.8 metre arasında değişen yüksekliklere sahiptir. Bu yapı, Avrupalı Yahudilerin katledilmesine ithaf edilen bir anıt olarak bilinir.

Eisenman'ın yorumuna göre, anıtın herhangi bir simgesel amaç taşımadığı belirtilmektedir ve yapı, soyut algılama duyarlılığına hitap etmektedir.

Schöneberg'in Sessiz Uyarıları: Yahudi Yasaklarını Hatırlatan Tabelalar

Berlin’in Schöneberg bölgesindeki sokak lambalarına asılan tabelalar, Nazilerin Yahudilere koyduğu yasakları gösterir. Bu tabelalar, geçmişte Yahudilere uygulanan ayrımcılığı ve zulmü hatırlatmak için yerleştirilmiştir. Bu basit ama etkileyici sunum, günlük hayatın içinde karşılaşılan ve unutmamak için bir uyarı niteliği taşır.

Örnek: Yahudi yazarların Almanya’da herhangi bir yazı veya edebi faaliyette bulunması yasaktır. – Mart 1935

Son söz

Berlin’in sokaklarında rastlanan bu anıtlar ve sunumlar, yapılan zulmü hatırlatmak ve unutmamak adına önemli birer semboldür. Her biri, tarihin karanlık dönemlerine ışık tutar ve gelecek nesillere barış ve hoşgörü mesajı iletir.

Kaynaklar

https://hakikatadalethafiza.org/anma-mekanlari-kim-ve-ne-icin

https://www.salom.com.tr/arsiv/haber/72903/berlinde-yahudi-izleri

https://www.avlaremoz.com/2018/09/17/tokezleme-taslari-ile-20-yil/

https://dergi.salom.com.tr/haber-527-dunyadaki_holokost_anitlari.html

Not 1: Türkçe tercüme internet yardımı ile yapılmıştır.