Avrupa Birliği hakkında bazı düşüncelerim var. Bu yazıyı yazma amacım da Kuzey Kıbrıs'a yapılan finansal desteğin verimliliği konusundaki bazı kaygılarımdır.  

İki toplumlu, çok toplumlu, ve yurtdışındaki örgütlerle barış aktivizmi adı altında yapılan girişimler gerçekten bu amaca mı hizmet ediyorlar?

Kaçınılmaz bir şekilde düşünmekten alamıyorum kendimi: Barış aktivizmi ve koşullarımızı iyileştirme adı altında yapılan çalışmalar bulunduğumuz koşulları gerçekten güzelleştiriyor ve barışa katkı sağlıyor mu? Bence sağlamıyor. Sürekli olarak aynı kişi ve grupların bu fonlardan gelir sağladıkları kanaatindeyim.

İşin içinde olan görevliler gerçek bir değişim ve gelişim için bu fonları Kıbrıs’ın kuzeyindeki koşulları olumlu yönde düzeltmek için değil de alınan finansal desteği sadece kendi bireysel maddi refah ve huzurunu sağlamak için kullanıyorlar gibi geliyor. 

 

Adadaki olası bir birleşme durumuna yönelik Avrupa Birliği Kıbrıs’ın kuzeyini güneyi ile bütünleşecek bir duruma getirmeyi hedeflediklerini belirtirken ve bu doğrultuda çalışmalar yapılması için istihdam alanı yaratırken, bu maddi destekten faydalanan proje müdürleri, proje asistanları, muhasebeciler, öğretmenler, sivil toplum örgütleri, vesaire vesaire, yeteri kadar kapsayıcı ve sürdürülebilir bir temel oluşturabiliyorlar mı?  

Bence hayır. 

  

***

Bir başka durum da Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunan Avrupa Birliği finansal destekli projeler için açılan iş ve çalışma imkanları. Gözlemlerim ve tecrübelerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki işe alım sürecini beraberinde getiren bir ön görüşmeye çağrılma eksikliği de var sanki.

Yapılan uygulama hali hazırda bir AB destekli projede sözleşmesi biten çalışanın bir başka projeye transfer olması durumudur aslında. Açılan münhaller de tam olarak formalite gereği yapılan göstermelik bir uygulama mı sadece?

Kamu sektöründe bir işe girerken bağlantılarınızın olması, torpil ve tanıdık durumu, partizanlık ve benzeri durumlar Avrupa Birliği destekli projeler için açılan münhaller için de mi geçerli? Bunları sizlere gözlemsel ve faal olarak yazı yazan, sanatın ve yaratıcılığın içinde olan ve birçok sivil toplum örgütünde gönüllü olarak çalışmış biri olarak söylüyorum.  

Proje asistanlığı, iletişim, finans, etkinlik sorumlusu, sanatsal ve benzeri alanlarda münhal açılıyor, ama hiçbir şekilde bırakın işe alınmayı, ön görüşmeye bile çağrılmayan, dışlanan, yetenekli bireyler var bu ülkede…  

Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’ın kuzeyine yaptığı maddi yardımlardan kimlerin faydalandığını, maddi desteğin hangi değişime ve gelişime katkı sağladığını, ve bu desteklerin tam olarak nerelerde kullanıldığını resmi olarak açık bir şekilde öğrenmek isteriz. İşe alınan kişilerin neye ve kime göre görüşmeye çağrıldığını da bilmek isteriz. 

Yoksa bu işin içinde başka bir iş mi var? İşe alınan kişilerin sürekli olarak aynı grup ve çevrelerden olması sorunsalını çözebilecek miyiz acaba? Yoksa bu işin içinde bir çeteleşme mi var ?  

Avrupa Birliği’nin esnek ve kapsayıcı, adil bir şekilde çalışan bir birlik olduğunu düşünürsek bütün bu projelerin gerçekten yapılması gerektiği gibi, adil ve kapsayıcı ve de usulüne uygun yapılması gerekir.  

Bu durum sağlanmadığı müddetçe sağlanan maddi destek amacına hizmet etmemeye devam edecektir.