Tekrar tekrar okudum Hakan Fidan’ın yaptığı açıklamayı. “Kıbrıs Adası’nın yeniden birleşmesi sayfasının kapandığının artık anlaşılmış olması lazım” dedi. Tabi böyle bir açıklamanın ardından insanın aklına sorular gelir.
“Kapandı” demekle “biz kapandığı tespitini yapıyoruz” mu, “biz kapattık” mı demek istedi?
Birinci seçenekse, lafım yok. Herkes tespit yapabilir. Lakin alışığız böyle tespitlere.
Ha ikinci seçenekse, böyle bir kararı alma gibi bir yetki kimde? Türkiye Cumhuriyeti’nde mi? Tabi ki hayır. Malumunuz, bu geleceğimizi tayin etme ile alakalı, diğer bir deyişle Kıbrıslıların self-determinasyonu. Bizim yıllardır iddia ettiğimiz mesele.
Kıbrıs’ın geleceğiyle alakalı her türlü karar Kıbrıslılar tarafından verilir. Başka kimse tarafından verilemez. Açık ve net.
Dolayısıyla kimse Kıbrıslıların iradesini görmezden gelmeye kalkmasın. Herkes yetki alanları çerçevesinde açıklamalar yapsın.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Kıbrıs sorununun çözümüne dair görüşü farklı olabilir. İsterse yarın farklı bir görüş de beyan edebilir. Orası Türkiye Cumhuriyeti’ni ilgilendirir. Fakat görüşü ne olursa olsun, bunu Kıbrıslılara empoze edemez. Bu kınanması gereken bir yaklaşımdır.
Kapanmışmış. Kim, ne hakla, nasıl kapattı Kıbrıs’ın yeniden birleşme ihtimalini?
Kıbrıs birleşmek zorundadır ve birleşecektir. Bu ihtimal basbayağı açıktır. Çünkü toplumların çoğunluğunun ortak iradesi bu yöndedir.
Kaldı ki, Kıbrıs’ın birleşmesi ve federal bir yapıya kavuşması tüm tarafların menfaatlerini koruyan tek çözümdür. Olması gerekendir. Türkiye de aslında bunu çok iyi biliyor.
Kırgızistan’daki gösteriler de “KKTC”yi tanıtırmış gibi yapmaktan başka bişey değildir. Dostlar alışverişde görsün misali.
Oyalanıyoruz! Ha tanınıyordu, ha tanınacaktı, ha gayret! Yok 5 yeni harf gelecekti. Ne haller.
Sen git Kırgızistan’da “KKTCyi” tanıtır gibi yap, ardından git Macaristan’da Hristodoulidis ile otur, görüşme yap. Yap tabi. Ne güzel. Diyalog iyidir. Biz diyaloğu savunuyoruz. Çünkü tek çözüm yolu diyalogtur. Fakat tüm bunlar olurken Tatar aracılığıyla da Kıbrıs sorunu müzakerelerinde kalem oynattırmamak ne demektir?
Yıllardan beridir yapılmaya çalışılanların bir hatırlatıcısıdır aslında. Nedir bunlar?
Kıbrıslı Türklerin iradelerinin berhava edilmesi, süreç içinde toplumun yapısının bozulması, ekonomi ve eğitim aracılığıyla toplumun yıkımı ve yok edilmesidir.
Esas ironi ise tüm bunların “Kıbrıslı Türklerin eşit egemenliğinin tanınması” ve “KKTC’nin tanıtılması” çabaları olarak adlandırılmasıdır.
Vay quzzum vay!
Hulusi Kilim
[email protected]