Mandragora (adam otu) Kıbrıs’ta çok yaygın rastlanan ve ismini insana benzeyen köklerinden alan bir bitki türüdür. Topraktan sökülüp atılması çok zor olup, sökülmeye çalışırken geride ufacık bir kök parçası kalması durumunda yeniden büyür. Eskiden köy insanları ipin bir ucunu yapraklarının etrafına, diğer ucunu ise eşeğin kuyruğuna bağladıktan sonra eşeği koşturtup bitkiyi sökmeye çabalarmış.
Adamız ve insanımızın arasındaki ilişki, bir mandragora bitkisinin toprakla olan ilişkisine benzer. Sökmeye çalışırsınız, yeniden büyürüz.
Bunun herkes tarafından iyice kavranmasının önemine vurgu yaparak başlamak istedim yazılarıma.
Ekim 2006’da eğitim için ayrıldığım yurduma Ekim 2021’de geri geldim ve daimi olarak yeniden yerleştim. Geri gelebildim. Şanslıyım.
Şanslıyım dedim çünkü kendi ülkesinde yaşamak isteyen fakat bilindik sebeplerden ötürü adadan ayrılan birçok Kıbrıslı yine bilindik sebeplerden dolayı geri gelemiyor.
Yurtdışındayken sürekli olarak ülkeme ve bu durumu değiştirmeye nasıl katkı koyabilirim arayışı içerisinde oldum. Özellikle adanın yeniden birleşmesine katkı koyan girişimlere aktif katılımlarım oldu. Yunancamı kullanarak iki toplum arasına yıllardır yerleştirilen iletişim bariyerlerini yıkmak adına köprü kurucu olma misyonunu edindim. Geçtiğimiz ay siyasete katılıp adanın ilk iki toplumlu siyasi partisi Volt Kıbrıs’ın kurucu üyesi oldum ve genel sekreter pozisyonuna getirildim.
Kıbrıs’ı birleştirmek ve hak ettiğimiz hayat koşullarını yaratabilmek için politik seviyede mücadeleyi iki toplumun birlikte vermesi gerektiğine inandığım için bu yola çıktım. Çünkü Kıbrıs’ta günlük hayatımızda karşılaştığımız sorunlar, büyük resmin genelini görmemizi zorlaştıran, esas sorunumuz olan Kıbrıs sorununun birer semptomları olduğuna inananlardanım.
Kıbrıs sorununun çözümsüz kalması, geleceğe yönelik umutsuzluk kaynaklarımızın başında gelir ve bu sorunun çözümü yönünde çaba gösterilmemesi özellikle gençlerin ada üzerinde bir gelecek hayal edememelerine sebeptir.
Bir yandan ne kadar eğitimli, tecrübeli, alanında başarılı genç Kıbrıslı nüfusun ada dışında olduğunu, bir yandan da bu nüfusun aslında ada içinde karşılaştığımız sorunların çözümünde ne kadar büyük rol oynayabileceğini düşünüyorum. Fakat kurulu sistem ve izlenen politikalar sanki de bu nüfusun adaya gelmemelerini, uzak kalmalarını, burada olanlarımızın ise zaman içerisinde pasifize edilmemizi, anomalileri normal kabul etmemizi, bizlere layık hayat standartlarının bundan ibaret olduğuna inanmamızı ve en önemlisi Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik umutlarını kaybetmemizi sağlamak için evirildi.
Öyle bir sistem ki insanına sırtını dönmüş, yabancılaşmış, inkar içinde.
Öyle bir sistem ki kendi kendimizi yok etmek için kurgulanmış adeta.
İradesi gasp edilmiş, geleceğe yönelik kaygıları gün geçtikçe artan, alışılmış çaresizlik içerisinde liderlik yoksunu bir topluluk halini aldık. Biz ne yapıyoruz? Bu soru burada dursun.
Tüm bunlar ışığında, her hafta yazılarımda iki toplumda da yeterince konuşulmayan konuları farkındalık yaratmak amacıyla, nihayet adaya geri gelebilmiş ve ülkesinin daha iyiye doğru ilerlemesine katkı koymaya çalışan bir birey gözünden ele almaya çalışacağım.
Özgürce.
HK
--
Görüş, yorum ve sorularınızla yazılarıma katkı koyabilirsiniz.