Meşruiyet krizi...

Deveye "senin boynun eğri" demişler, O da "nerem doğru ki?" demiş
Tıpkı şu içinde yaşadığımız adını da KKTC koyduğumuz kurulu düzen gibi.
Bir devletin yaşayabilmesi için 'adalet' üzerine inşa edilmesi gerekir.
Oysa ki KKTC tam da mülkiyet rejimi itibariyle gaspın, hürriyet rejimi ile de tecrit edilmişliğin coğrafyasının adı.
Ersin Tatar'a 'Cumhurbaşkanı' sıfatı verdirilen bir düzen burası. 
Cumhurbaşkanlığı seçim döneminde YSK'nın uyarılarına rağmen TC yetkilileri ile açılışlara katılan, Sn.Akıncı'ya karşı yapılan türlü karalama ve linç politikasının meyvesini bir güzel yiyen, hiç yoktan ve adeta sürpriz bir şekilde 'toplum liderliği' kisvesi altında Kıbrıslı Türklere karşı yapılan irade darbesinin eseri Tatar.
Tatar, karşısındaki adayın yanına yaklaşacak dış politika birikimi olmayan, ama sonunda ikinci turda köy köy gezilip bifiil bürokratların müdahalesi ile kazandırılan biri.
O geldikten sonra dillendirilen 'iki devletlilik', 'mavi vatan' gibi söylemler son 4 yılımıza mal oldu. Kıbrıslı Türkler bu süre zarfında adeta bir uzay boşluğuna fırlatıldı, demokrasiye inancını kaybetti, seçimle kendi iradesinin nasıl kolayca elinden alındığına şahit oldu ve keskin bir yalnızlığa düştü.
Tatar, söz verdiği hiçbir şeyi yapamadı. Zaten yapması da beklenemezdi.
Çünkü Kıbrıslı Türklerin iradesi gaspedilerek, dış müdahale ile seçtirilen Tatar'ın bidayette öyle bir amacı da yoktu.
Tüm bu yaşadıklarımız sonucunda karşılaştımız fotoğraf karesi budur işte:
I M G 1957Bize yaşatılan müdahaleler sonucunda ister askeri tesislerde hizaya çekilen 'iktidar' odakları, ister postallara boyun eğen çok milliyetçiler, isterse de devlet kurduk diyen yalancılar.
Kıbrıslı Türklerin kendi ülkelerinde siyasetten ve demokrasiden atılmaları için oynanan tüm oyunlar başarılı olmuş görünüyor.
Çünkü artık Kıbrıslı Rum liderliği resimdeki cappuccino'yu Erdoğan ile içiyor.
Ersin Tatar ve öznesi kaybedilmiş BİZ'ler ise seyrediyoruz.
Tebrikler diplomasi bilen ve hiçbir işe yaramayan Dışişleri Bakanlığı ve tebrikler Ankara siyaseti !
Evet, bunu siz başardınız efendiler...
Muhatap olarak bile kendi ülkemizde kabul edilmiyor olmanın derin huzuru içinde gündelik meşgalelerimizle uğraşabiliriz.
Sahi, siz cappucinonuzu nasıl seversiniz?