Dýo pséftes... İki dane yalançı...

İlk çıkdı sahneye güneydeki Paşamu. "Gonuşdum Birleşmiş Milletlerinan, Gıbrız içün üçlü görüşme yapacayık" dedi..

Arkasına kısgandı bizim Baş Maşa, "Aradılar beni Birleşmiş Milletlerden, çağırdılar üçlü görüşmeye. Ama ben Sultanımızdan icazet almadan işemeye bile gitmem" dedi..

Dün BM Genel Sekreter sözcüsü Stephane Dujarric, Genel Sekreter Antonio Guterres'in üçlü görüşme olasılığını halâ daha değerlendirdiğini ancak Gıbrız'dakilerin hiçbirine henüz davet bile göndermediğini söyledi...

Annaycağıñız be arkadaşlar, biri da, öbürü da yalançı.. Dýo pséftes..

Yani ikisi da ahristo derdi dedem..

Bunnarımış, çözeceymiş Gıbrız sorununu..

Ölülerinin goca kôrünü yapacaklar..

***************

Bazen gızar bağa arkadaşlar, çok sövermişim yazılarımda deyi. Bunnara sövmeyim da n'apayım yahu..

Kimsenin umurunda bile değil vallahi. Ya sağırdıllar duymazlar, ya kôrdullar görmezler, ya da mammacık yedikleri içün ucu gennere dokunacak deyi sus pus, köşe bucak saklanıllar.. 

İsgele'de kanalizasyon ve alt yapı olmadan virra apartman dikeller. Bilmem kaç gatlı apartmanda oturmak, parası olup da ne yapacağını bilemeyen guellolar için zenginlik gösdergesi..

Bas bas bağırırdı gazettalar geçen hafda..

Guyulardan vidanjörlerinan çekilen 800 ton bok, İsgele'nin boş tarlalarına dökülür. Fotuğraflarıynan yayınladılar. 

Gitmediysañız, pek hayrın bişey değiller amma, gidiñ da bir geziñ o beton yığınnarının içinde. Her taraf zaten bok kokar..

Oraşda oturannar mutlu mesut. Alışıkdıllar zaten böyle kokulara. Peki ya bölgedeki halk?

Gan bağır..

"Sağlığımız tehlikede" diye canhıraş bağırır insannar. Denize zaten lağımdan girilmez. Long Beach bölgesindeki koli basili oranı yüzde 95..

Kuzeydeki atanmış Ebisdadlar Kuruluynan aynı mühürü daşıyan Belediye Başganı, "kanalizasyon yapacayık" vaadiynan halktan ev başına topladığı paraları  inşaatcılarınan beraber gabarelerde yer içer. 

Özürleri da gabahatlarından böyük. "Çekecekmişik bundan bokları da götürelim o gadar yol cehennemin dibine,  Haspolat'a. Mazot'a para, ora para, bura para. Ne bu..? Aha atarık yiroyu yolun üst başından da, dökerik ovaya. Göbredir size ölân. Bir da şikayet edersiñiz..?" buyurdu efendiler..

Bokuñuzda boğulasıñız inşallah....!!!

***************

Bir "Külliye"dir gider şeherde..

Gören da zannedecek Kıbrıs Sorunu halloldu. 

Dünyaynan barışdık da, BM Genel Merkezini New York'dan Lefgoşa'ya daşıyıyor.. 

Devasa, çirkin, soğuk ve iğrenç goca goca bir sürü bina. 

Kuzeydeki Sultanlık aynı gendilerine benzetti gaçak yapılarınıda..

Asdıgları asdık, kesdikleri kesdik efendilerin. Yetişmez hani gasbeddiler toprakları, olan ağaçları da keseller. Öyle gece yarısı, gizlin gizlin da değil ha.. Gözümüzün içine soka soka, gündüz vakdı.. Birileri çekdi videoya bu katliamı da, addı sosyal medyaya öteği gün.. 

Kimsenin gılı bile gıbırdanmadı yerinden. En güzel yapdığımız şeyi yapdık gene.. Oturduk klavyelerin başına, bol bol "kınadık" yapanları. "Hade be arkadaşlar. Toparlanıñ, gidelim da engelleylim bu doğa düşmannarını" deseñ, bir gişi yok ortada. Giddiğiñinan, polis tarafından darp edildiğiñinan, polisi polise şikayet eddiğiñinangalacañ. Ama iş "kınama"ya gelinca, herkes kahraman kesilir.

Kullumakka külliyeñizinan...

Biraz daha gene söveceydim be gâvvole..!!

***************

-    Sıra bize geliyor be Isseyin ha, söyleyim sağa..

-    Neyin sırası ölân..?

-    Biliñ o şu benim garı her şeyi okur Feyzbuk'da. Geçen günü dedi yazarmış ki bir Urum, bunda Girne'deki mallarıynan alâkalı davayı gazanmış İnsan Hakları Mahgemesinde.. Neçün da deñ, bundaki mal tanzim komisyonu da gabul etmiş gararı. Urum'a bugüne gadarki en yüksek parayı  ödeyceklermiş. Bu da manevi tazminatımış ha, yok ki alacaklar malı Urum'un elinden. Yarın öbürgün isdersa, bakañ malı da alır Urum deller. 

-    Şimdi başladım ağnayım be Rifat vallahi. Bu gadar sene gandırdı bu gamaşalar hepimizi, ganimetler bizimdir deyi.. Alıllarsa bizim evleri da elimizden n'apacayık oğlum..? Senelerdir vururuk mühürü düşünmeden turuncu güneşe.. Günahımı bile vermem gennere artık, bundan gayri....

 

***************

69 yıl öncesiydi..

6-7 Eylül'de korkunç bir leke sürüldü insanlığın geçmişine, İstanbul’da...

Binlerce yıldır o topraklarda yaşamış gayrimüslimlerin hayatları karartıldı özel harp dairesi, yani kontrgerillanın dürtüsüyle..

Türk istihbarat örgütüne bağlı Oktay Engin’in Atatürk’ün evine bomba koyarak milliyetçileri galeyana getirmesi sonucu bilanço: 

Istanbul’da 4 bin 214 ev, bin işyeri, 73 kilise ve 26 okul tahrip edildi, 15 ölü. 

Saldırıya uğrayan ve yağmalanan işyerlerinin yüzde 59’u Rumlara, yüzde 17’si Ermenilere, yüzde 12’si ise Yahudilere aitti.

Sonuçta yüzlerce yıldır Istanbul’da yaşayan binlerce Rum ve diğer gayrimüslimler ülkeyi terk etmek zorunda kaldı... ve mallarına el kondu.

O gün İstanbul’da atılan sloganlar halâ faşistlerin dillerinde…

"Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacaktır."

Şöven sloganlarınıza inat…

Kıbrıs’ta barış engellenemez…

✌️🕊✌️🕊

Η ειρήνη στην Κύπρο δεν μπορεί να εμποδιστεί

Yusuf Nidai

7 Eylül 2024

[email protected]

Ahristo: yaramaz, iş görmez, gereksiz

Virra: devamlı, sürekli

Guello: budala, ahmak, aptal

Gan, bağır: çok öfkeli anlamında bir deyim

Canhıraş: çığlık, yürek parçalayan, acı acı

Yiro: dönme, gezinti

Kullumakka: hep birlikte, beraber

Gamaşa: aptal, beceriksiz, ahmak

Gâvvole: hayret bildiren bir sözcük.