"Dianellos'da saksı olmam" dedi efendi.. Barmağı gıymatlıymış Sultan tebaasının...
50 gişilik Dianellos'un hökümet kadrosunda gendine yer bulamayınca ortaklardan bir danesinin barmak galdıranı, "ben saksı değilim ya. Arañ bişey söyleyesiñ, yeller seni iki taykada... Her hafda geyiniñ gideñ o beytambal fabrikanın içine, yüzüñe bile bakmazlar. Galdır barmağı, endir barmağı.. Haçanabir oğlum. Ben da dedim gennere bundan kelli barmağımı bağımsız olarak galdıracağım.." dedi, istifa eddi particiğinden...
Duyanda zannedecek o barmağıñınan bulgur köfdesi açardıñ böğüne gadar... Gene galdıracañ barmacığıñı anacığıñ ne vakıt emredersa, gene gaşıyacañ sırtını. İcazet edeceñ ki bıraksın seni, gulağıñı da gaşıyasıñ. Yalınız o gulacığıñın arkası galdı zaten becerilmedik...
Bağımsız olacaymış barmağı bundan kelli..
Ne söylemediñ daha evvel guzzum da çekdiñ gayle?
Hepsimiz birer bağımsız barmak verirdik sağa...
***************
Her sene Ağustos sonu yapılır harnıp hasadı.. Üç kuruş kazanabilmek için taşı yakan güneşin altında ağaçtan harnıp döker üretici. Kâh pekmez olur şifa saçar, kâh yem olur hayvanlara, güç verir "kara altın", yüzyıllardır Kıbrıs’ta...
Bir büyük şirket vardır, satın alır harnıbı üreticiden. Sırtını sahte devlete dayamış bir koca fabrika..
2 yıl öncesi 28 TL verdi bu şirket üreticiye, kilo başı.. Normaldi, kabul etti üretici.
Geçen yıl "kilosu 8 - 10 lira" diye ilan etti, sahte devletciğin ilgili birimleri 2 ay gecikmeyle.
Kazan kaldırdı üretici. Her şeye zam gelirken harnıp üreticisine "aç kal" deniliyordu. Sonra lütfedip "10 lira da bizden" diye göz boyadı gosgoca hökümeti KAKA TC'nin... Elde kalan malını çürütmek yerine ucuza verdi üretici, 18 liraya. Yani tam 10 lira daha ucuza, evvelki yıldan...
Bu sene yine toplandı harnıp Ağustos ayı sonunda, güneş derilerini yakıp delerken adalıların.
3 aydır ses seda yok.. Ne şirket fiyat verdi, ne de hökümet.....
Çürüyor, torbalarda kara altın...
Birden bire aha bu geçdiğimiz Salı günü Sebze, Meyve ve her türlü zerzevatın Ebisdadı bütceciğini geçirtdikden sonra Dianellos'dan, hönkürdü.
"Harnıbın hasadını yapdırddık, teşviklendirddik ve desdekleyceyik" deyi başladı yalana, sonra da o meşhur şirketin adını, sanını da vererek, "aha bu hafda harnıbı alacaklar. Hatta size gün da vereyim. Yarın Çarşamba, hem Perşembe günü harnıp alınacak" deyi mühürledi yalanı.
Aradık şirketi bre utanmaz..
Hiç kimsenin hiç bir şeyden haberi yok..
Ne gelen var harnıp için, ne kapı çalan, ne da alan...
Ama ne yazık ki kimsenin sorguladığı da yok.
Tepki da vermez kimse be gâvvole...!!
Böyle yalançılara haddini bildirmekden gorkarsıñız ama..?
Gosgoca Ebisdada laf söylenmez değil..?
Toplumun da içi çürüdü galiba harnıplar gibin..
***************
- N'oldu be Isseyin..? Nedir ölân o yüzüñün rengi..? Asıl oldu öyle kireç gibin.. Sanki da gördüñ biceez leş da yüreğiñ garışdı...
- Memleket oldu, leş abbana gardaş.. Görmeñ? Her gün bir hırsızlık, bir vurma, bir gırma... Böylemiydik ölân biz..?
- Ma n'olduñ be amma...?
- Öteği gün giddik Elmaziye'ynan beraber Girne'ye.. Doldu daşdı ortalık gardaş. Göresiñ onun içini.. Yeññi yeññi binalar, tomofiller... Bizimki duddurdu içeceymiş o İtalyan gavesinden.. Kapuçinko mu, ne hasbadır.. Eyi ölân dedik. Havacık da güzel o gün, oturduk öyle yol kenarındaki masacıya, söyledik gaveleri.. Bakarım o böyük saksılardan goydular öyle süs. Biz ekerdik evin öñündeki saksıların içine feslikân, golyandro, lazmarin, güzel tütsün deyi. Bakarım öyle gaba bir şey gözüğür üsdünden. Eğildim bakayım be Rifat, ne çıkdı beğeniñ saksıdan..? Goca bir dabanca hem jarjür sürülü üsdünde.. Hade oğlum. Ta gelsin polis, verelim ifade da göyversinner bizi gidelim, oldu aha bu sahat.. Ne memleket galdı gardaş, ne huzur, ne da hiç artık.. Tükeniyoruk be gumbaro...!!
***************
KAKA'lı TC sömürgesinde kaçak olarak inşaatı saatte 100 km hızla devam eden itibar abidesi Külliye bitti bitiyor.
Ne de kolay kabullendik.
Sultanımız çok yaşa..!!
Sayenizde yavru tebaalarınızın da bir külliyesi olacak.
Baş Maşanıza bir rezidans, Baş Ebisdadınız ve Ebisdadlar kurulunuza ayrı ayrı lüks odalar 50 kişilik mütevelli heyetinize meclisimsi, Ceylan derisi koltuklarla bezenmiş bir yuva, tam karşısında ağaçları kesip Allah rızası için yaptırdığınız süngüleri Güney’e bakan pırıl pırıl camisiyle vatan - millet bahçemiz ile etrafına döşettiğiniz duble yollarla, sizin bile tanımadığınız ama elaleme tanıyormuş edasıyla yutturduğunuz ve tepe tepe kullandığınız sahte devletçiğin (ay pardon, vilayetçiğinizin) itibarından tasarruf edilmemiş olacak.
Biraz KAKA'lı bir sömürge ama eminim zat-ı âliniz çok sürmez, adını da değiştiriverir.
Ama lütfen sizin şu teyyare meydanını verdiğiniz Emruş'un kulağını bir çekin.
338 milyon vergi borcunu hâlâ ödememiş.
Tamam. Sizin hatırınıza elektriği şantiye olarak kullanmasına ve hatta ödenmemiş elektrik faturalarına göz yumduk ama Sultanım, bu kadar da fazla değil mi sizce...?
Hayır, bir tarafta itibarımızı muhafaza için yaptığınız onca masraf, öbür tarafta Emruş..
Takdir zaten hep sizin Sultan Hazretleri...
Olur mu efendim?
Kuzeydeki kooocaman Sultanlığınızda size karşı yükselen muhalif seslere ne olduğunu gördükten sonra, bu küçücük sömürgede seslerini yükselten fikir cambazlarını mı alt edemeyeceğiz..?
Aşk olsun Sultan Hazretleri..
Allah en başta size ve Devlet-i Aliyye-i Erdoğaniyye'ye zeval vermesin.
Emredin Sultanımız..
Şimdi ne yana dönelim..?
Efendim..?
Hani, bizi siz kurtardınız ya, onun için yani...
Yusuf Nidai
30 Kasım 2024
Tayka: Dakika
Beytambal: Beddua sözü
Haçanabir: Ne kadar?, Daha mı?
Harnıp: Harup, keçi boynuzu
Gâvvole: Hayret bildiren bir sözcük
Yüreği garışmak: Midesi bulanmak
Leş abbana: Çok kirli
Hasba: Eylem türeten ek sözcük, zehirli çıban
Feslikân: Fesleğen
Golyandro: Kişniş
Lazmarin: Biberiye
Göyvermek: Serbest bırakmak, koyvermek
Gumbaro: Sağdıç, dost, arkadaş