Çekilin Yoldan, Başbakan Başsavcı'nın Makamında !
Başbakan Başsavcı’nın makamında ne arıyor?
İlginç bir soru değil mi?
Ne arayabilir?
Sonuçta Başsavcı KKTC’nin Başsavcısı ve Anayasa’ya göre de devletin hukuk danışmanı.
Bundan ala ne olabilir?
Ancak tam da tutuklamaların artık devletin tepesine sıçradığı,
‘Teşkilat’ın içinden hele de bir kaza polis müdürünün tutuklandığı,
üstelik bu tutuklama nevinin bir ‘sahtekârlık’ iddiasına dayandığı bir günde,
evet, aynı gün Başbakan’ın kalkıp Başsavcıyı ziyaret etmesi dikkatlerden kaçamazdı.
Hem de hemen ardından operasyonun askere kadar ulaştığı bir günün öncesinde...
Peki gerçekten olan biten nedir, bunu nasıl öğreneceğiz?
Hepimiz eminiz ki elbette o makam odasında tahkikatın süreci, bundan sonra olabilecekler, kamu düzeni ve belki de hükümet açısından olası tehlikeler ve tutuklanan PGM’ye bağlı müdürün akıbeti konuşuldu.
Hepimiz biliyoruz ki, bu kadar ‘rastlantı’ olamaz!
Peki bu doğru bir davranış mı? Yani kalkıp yürütme organının ‘başının’ gidip Başsavcı ile tam da bu olayların etrafı sardığı bir anda makam araçlarıyla ziyarete gitmesi?
Telefonda habire görüşenler neden bu defa tutuklamanın uzatılacağı gün makam araçlarıyla Mahkeme’ye gelmeye ve Başsavcılığı ziyaret etmeye karar verdiler?
Başsavcı eminim ziyaret etmek isteyen Başbakan olunca kırmak istememiştir.
Ancak kendisi de deneyimli bir hukukçu olarak bunun farklı algılamaları beraberinde getireceğinden bilincindedir.
Nitekim basında hemen bu görüşme ‘yargıya müdahale mi ediliyor?’ algısı yarattı.
Şimdi önümüzde bir deste soru var.
Başsavcılık bunu bile bile neden bu görüşmeyi kabul etti?
Telefoniyen görüşülemeyecek kadar önemli ne vardır?
Gerçekten bir yürütme - yargı işbirliği için bir iç muhasebe yapılıyor mu?
Yoksa Başbakan ‘ben herşeye hakimim ve hükümet olarak işin peşini bırakmayacağız’ imajı mı vermeye çalışıyor?
Tüm bu sorulardan geriye ‘yargıya müdahale’ gibi bir algının kalıyor oluşu bile tehlikeli.
Ve bunu göstere göstere yapmak daha tehlikeli.
Ve üstelik Başsavcılık gibi bir kurumu bu yaratılmaya çalışılan imaja alet etmek daha tehlikeli.
Çünkü oradaki Başsavcılık sadece devletin hukuk danışmanı değil, aynı zamanda tutuklanan zanlılar için de ‘adaletin tecellesi’ne katkı koymak, kamu adına yargılamayı yürütecek Mahkeme’ye yardımcı olmakla mükellef.
Atanmış Başbakan’dan bu mükellefiyetleri bilmesi beklenemez belki ama hukukçular bilirler.
Çünkü yargının üç ayağı vardır: Yargıçlar, savcılar ve avukatlar.
Bu saç ayaklarından birinin zarar görmesi tüm yargının zarar görmesi demektir.
Çok açık ve net bence olan biten.
Bu operasyonun içinde adalet arayışı falan yok.
Olsaydı önce hükümet yetkilileri kendi kendilerini ihbar ederlerdi.
Skandallar hükümetinin hukuk dışılıklarını sıralayacaksak yazı bitmeyecek.
Acaba ‘adalet’ arayanlar bunları da sorgulayacak ve yargılayacak cesareti kendilerinde bulacaklar mı esas mesele budur.
Çünkü siyasete bulaşmış bir tahkikatın sonucunda adalet gelmez,
koltuk ve makam bekleyenlerin peşisıra intikamı gelir.