"Bej rengi Ev" Kerhanesi üzerine, Gıbrıs ağzıynan bir meselcik..
Senelerdir hiç usanmadan mesel diğner Gıbrızlı.
İsdeselerda vazgeçemeycekleri en möhim meseller da hep "K"yınan başlar..
Bunnar sömürgecisine aşık sahte devletçiğin sırtını dayadığı 3 önemli "K"dır.
Kara Para,
Kumarhane,
Kerhane...
Dün bir meselcik daha diğnedi Gıbrızlı. Diğnediği yer da, (tesadüfe bak be gâvvole) gene "K" ile başlayan "Kadılık"makamıydı.
Meselin kahramanıda, çok okumuş da bööyüük adam olmuş bir kuzeyli..
"Bir varımış, bir yoğumuş" diye başlaylım, meselin dibine...
Zamanın birinde "Bej rengi" bir ev varımış.. Gabgara bir daşın, gartalların gonduğu bir dağın üsdündeymiş bu "bej rengi" ev..
İçinde yaşayan yoğumuş ama, hep kelli felli adamlar yer içermiş bu evde.. Amman yağnış annaşılmasın, yeller içeller deyinca zannedmeyiñ ki kerhanedir.. Hiç çocuklara öyle şey annadılır?
Yer içellermiş ama masada vatan gurtarıllarmış, kelli felli adamlar..
Evin etrafında da silahlı adamlar nöbet dutarmış gece gündüz.. Olmaya ki biceezi bir haber uçurur dağdan aşağa..
E, tabii bunnarı idare edenda, kuzeydeki Sultanın bundakı valisiymiş.. Sultan emreder, vali da aldığı emri döner, bundakılara buyururmuş..
Bundaki manamucuklarda diğnermiş efendilerini. Bir danesinin sesi biraccık fazla çıkarsa, eşşek tepermiş genni Digomo'ya gadar...
Gel vakıt git vakıt, biceez okumuş çıkmış, almış eline kalemi bunnarın hepsinin ipliğini pazara çıkartmış..
Vay, senmiñ çıkaran...
Dutuncak genni elden ayakdan, çıkartmışlar genni Kadı Efendi'nin huzuruna..
Sultan emretmiş atsınnar genni 10 sene Lüzinyan zındanlarına..
Kadı buyurmuş, "Tez getiriñ o 'çoook okuyup da bööyüüük adam olan' kuzeyliyi".
Kuzeyli, Sultan Hazretlerinin bundaki maşalarının gurduğu gosgoca bir vakıfdan da "Afferin" almış bir alimimiş. Zannedersiñiz alim olmak golaydır?
Annadmış alim efendi gadıya, "iplikleri pazara çıkardanın" yazdıklarını. "Bu melun" demiş, "yazdıklarıyla bej rengi ev"i kerhaneye, içinde yeyip içenleri de orospulara benzetmiştir. Sultanımız ve onun elçisi valimiz ne diyorsa, o".
Her meselin sonunda "onnar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine.." derdi nenem...
Yok neneciğim. Onnarı erdirmeyceyik muratlarına, kerevetlerine da çıkmaycayık artık..
Kalemi da gırdırırsa bu Gıbrızlı, her "K"yı da hakeder demekdir..
Cevabı sendedir Gıbrızlı...
Hade bakalım..
"Halep ondaysa, arşın da bunda"......
***************
Üretimi bitirecekler.
Çiftçiye, hayvancıya, emekçiye, toprağa, insana göz dikti sömürgeci..
"Kıbrıs bizim. Biz karar veririz. Neymiş o 'Bağımsız Kıbrıs' teranesi. Birleşme olmayacak." diye buyuruyorlar kuzeyden. Baş Ebisdad daha yeni döndü, el ayak öpmekten. Sultan Hazretlerinin "sakal-ı şerif"i dağıtılacak yakında, adadaki tüm camilere. Onun sakalına el sürmekle başları göğe erecek yalakaların.
Dünyaca ünlü "Kıbrıs Patatesi"ni yok etmeye çalışıyorlar şimdi. Kuzeyden gelen ne menem olduğu belirsiz, çamur kıvamında "patatesimsi" nesneleri ithal ettiler. Önce kendi tebaaları girdi kuyruklara, Sultan Hazretlerinin. 26 TL ile 32 TL'den satıyorlar, bu nesneleri. 2 günde 3 bin 400 kilo sattılar...
Sadece üreticiyi bitirmekle de kalmayacaklar. "Gönderdikleri patateslerle toprağımızı da zehirliyorlar" dedi üreticilerimiz.
Kıbrıs’ta olmayan patates hastalıkları da geliyor, ithal ürünlerle. Özellikle de en saldırgan olanı..
"Patates Siğili"...
Patates Siğili hastalığı patates bitkisinin verimini düşürüp ciddi ekonomik kayıplara yol açıyor. Toprakta 30 yıl kadar canlı kalabilen mantarlar, 50 cm kadar derinlikte varlık gösterebiliyor. Bu durum patates üretilen topraklarımızı tehdit ediyor.
Bilerek ve isteyerek yapıyor tüm bunları sömürgeci..
Önce hayvancıyı hedef aldılar. İthal et satmaya başladılar. Sonra narenciyeyi hedef aldılar. Bahçelerdeki ağaçları yitiriyoruz bir, bir... Harnıp hâlâ depolarda çürüyor..Şimdi de patates..
Ve en önemlisi zehirlenen toprak..
Sadece toprak mı zehirleniyor sizce?
Ya beyinleriniz..?
***************
- Gelmiş seninki geri be Elmaziye, duyduñ..?
- Kimi söyleñ be Siddiga amma..? Isseyin böğün hiç dışarı çıkmadı gızım. İçerde yatır. Nasıl geleceydi geri..? Delisiñ bişey.?
- Yok guzzum... Isseyin değildir söylediğim. Ers be Ers... Ara sıra biliñ gelir memlekete. Zaten gelmese garı gomaycak genni Silahdar'a.. Gelmiş da dedi "Gıbrızlı" deyi biri yoğumuş.
- Eyden şaşırtdı vallahi bu pezevenk.. Neyik be biz? Amerikalı..?
- Anacığımız varımış da, biz yavrıcıklar lüzumumuş ne dersa onu yapalım. Onun içünümüş ki biz gendimizi çağıracakmışık Gıbrızlı Türk. Bunun arkasına çıkmasın mı haber guzzum..? Meğer be Elmaziye, seniñ Türkiya, bu tarafınan yapdığı ticaretin 10 mislini Rum'unan yaparmış. Bize verir gofu, o yandan Rum'unan yer boku... Biñ türlüsünü versin artık...!!!
***************
Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) başkanlığına 2027 yılı için aday olduğunu açıkladı.
İlk anda ABD, İngiltere ve Finlandiya bu başvuruya destek verdiklerini belirttiler. Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos bu konuda destek alabilmek adına, Malta'daki AGİT Bakanlar Konseyi toplantısına katılmaya gitti. Kombos'un yoğun diplomatik çabalarının ilk örneği ise önce Bakü'de görüştüğü ve ikinci görüşmesini de Malta'da yaptığı Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov'la yaptığı görüşme..
Kombos, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada, "Bayramov'la bölgesel ve uluslararası konularda özlü görüşme gerçekleştirdiklerini" ifade etti..
Türkiye'nin Kıbrıs Cumhuriyeti ile önce turizm, sonra da ticaret konusundaki "profesyonel" ilişkileri..
Ama öte yandan Kıbrıs’ta yaşayan Türklerle ilgili "milli" söylemleri..
Türk Devletleri toplantıları ve KA KA TC'nin "gözlemci" böbürlenmeleri..
Sahi, neydi o tekerleme..?
"Üç Devlet, Tek Millet.."
Tabii canım, tabii...
Yusuf Nidai
7 Aralık 2024
Mesel: Masal
Gâvvole: Hayret bildiren bir sözcük
Manamu: Zavallı
"Eşşek tepsin seni, bundan 'Digomo'ya gadar": Kıbrıs'ta kullanılan bir beddua cümlesi. "Digomo", 74 sonrası yakıştırma adıyla "Dikmen", eskiden Lefkoşa'ya uzak sayılan ve dağların eteğinde kimsenin uğramak istemediği bir yerdi. Sözü edilen beddua cümlesi, istenmeyen kişileri başlarından defetmek için kullanılan bir söylence idi.
Lüzinyan Zindanı: Kıbrıs’ta 12'inci yüzyıl sonu ve 13 ile 14'üncü yüzyılda hüküm sürmüş Fransız döneminin acımasız zindanları.
Ebisdad: Usta başı
Gofa getirmek: Teşvik etmek, kışkırtmak