"Biliñ, öyle eşgerdim o tarahlardan. Bakdım bu lofdi, andilya godu ofdocuğun yanına da framonun üsdünden bizim havlıya bakar." deyi ağnaddıydı  dedem bir zamanlar, münasebetsiz birinin evini nasıl gözetlediğini.

Nece gonuşuñ ölân? deyi soracaksıñız bağa şimdi. Kıbrıslıca gonuşurum, aha siziñ "amman da Türkiyalılara ayıp olmasın. Biz da onnar gibi nazik gonuşalım" diye terk etdiğiñiz dilden..

Ağnamadıñız değil? İşgali ağnamadığıñız, ya da ağnamak isdemediğiñiz gibi bunu da ağnamadıñız.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman papaz Martin Niemöller'in sözleri geldi birden aklıma.

"Önce sosyalistler için geldiler, ben sosyalist olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra sendikacılar için geldiler, sendikacı olmadığım için sesimi çıkarmadım. Sonra yahudiler için geldiler, yahudi olmadığım için sesimi çıkarmadım... ve artık benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı!"

Neysa

"Ağnayan ağnadı" var sayıp dedemin sözlerine döneyim.

Coğrafyamızda 'framo'nun üstünden hepimizi seyreden 'lofdi' Batılılar. Bölgedeki güvendikleri polis ise elbette İsrail.

Bir oyundur oynanıyor bir haftadır. Yok o onu vurdu, yok 'ben da seni vuracam', yok 'aha attım havada gelir', 'ben da duddum, sağa atıyorum', vurduydu, vurmadıydı. Deydiydi, deymediydi derkân Gazze unutuldu. Herkes da bu oyunu yedi, ya da yedi numarası yaptı.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini oluşturan 5 ülke bu oyunun baş aktörleri. Büyük Britanya'dan  'aristokrat' bir kınama geldi, ABD dondurmayı yalarken 'neçün bu külâhın altı delik' dedi kınadı, Fransa aman Allahım!! 'şiddetle' kınadı. Rusya 'yörüyüñ be oraşdan. İsrail vururken aklıñız nerdeydi' dedi. Çin 'yaşşa be Putin..!! Gene doğru söylediñ' dedi. Sonuçta gene olan bölgede aç ve açıkta yaşam mücadelesi veren, öldürülen halklara oldu.

Tabii bu arada Kıbrıs'ın güneyindeki "Büyük Britanya toprağı" Ağrotur'dan bölgeye gidip bomba yağdıran uçakların haddi hesabı yok.

Kıbrıs Cumhuriyeti telaş, korku ve endişeyle Brüksel'de AB yetkilileriyle görüşüp 'teyakkuz hali'ne geçerken, kuzeyde Gollifa Cumhuriyetindeki 'üst düzey' toplantıdan sonra Baş Maşa, "Sultan efendimiz bizi korur" dedi. Sultanlığın Gollifa Cumhuriyeti Sefiri de hepimizi 'ahmak' zannedip, "Sultanlığımız KA KA TE CE'nin garantörüdür. Bu arada Sultanlığımızın sevk ettiği arpaların hepsi geldi ha.. Haberiñiz olsun." dedi.

Hadeyiñ be o yannı....

Topunuza lanet olsun....!!!!

*****************************************

Asaplarım bozuldu. Başka konuya geçelim.

"Uzadıñ oraşdan bir maden suyu da içeyim. Vallahi bu olumsuzluklardan gaynadı midem." deyceydim,  onu da deyemedim.

İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik Bürosu tarafından, Kıbrısta da en ucuza satılan, 'ben Be...? deyim, siz ağnayıñ' bir maden suyunda 'bor' minerali miktarının en fazla değeri '1' olması gerekirken '2' olarak tespit edildiği, bununsa sağlık açısından son derece tehlikeli olduğu açıklandı.

'Be....?' maden suyu yetkilileri bildiğiñ Türkçe cevabı yapıştırmış. "Açıkcası böyle bir kanıya nasıl vardıklarını bilmiyoruz."

Her zaman söylerim. Yerli malı gullanıñ be arkadaşlar. Vazgeçilmezimiz, gavemizi bile işgal ettiler bu memlekette. 10 dane gave üreticimiz varıkan, duddurduñuz bir 'bilmem ne efendi' da gidersiñiz.

Gendi maden suyumuz da var ama onu teşvik edip desdekleyceyñize, 'Be...?' içip da zehirlenmeyi tercih edersiñiz.

N'apayım size be gavvole!!!

Yer, yer da doymazsıñız....

***************************************

  • Vallahi dedim gelmeyceñ gave içmeye be Siddiga... Açarım sağa o guduz telufonu, cevap da vermeñ. Bütün gün eliñde o telufon gezeñ Feyzbuklarda.. Ayşaba'yı da geçdiñ vallahi, Gadriyaba'yıda...

  • Çekmez hatlar be Elmaziye... Aha görüñ gene gitti, beytambal galsın.. Tam okurdum o Cucu'yu, kesildi gene. Duymadıñ galiba.. Yolsuzlukda geçmişik Türkiya'yıda.. Hepsi da yermiş yazardı bu Gıbrızın Sesi öteğe günü.. Ama en çok da Baş Ebisdad yermiş deller..

  • Vallahi ben inanmam o yesin be Siddiga.. Yersa da gendi yemez ya. Hepsini yedirir o Cucu'ya.. Garının ne gezmesi biter, ne süsü gızım.. Gaçar gidermiş gavura da deller.. Ama biliñ, bizimkiler yer amma çalışır da neme lazım. Anacığımız verir, bizimkiler da üleşdirir. Hade edeyim birer dane anamızın gaveciğinden, bilmem ne efendi da içelim. Vallahi bişirinca Türkiya kokar. Amman unudduk da lisanımızı be Siddiga. "Tüter" deyceydim acaba da kokdu?

***********************************

AB kuzeydeki Sultanlıkla "olumlu yönde ilişkiler geliştirmek istiyor", demiş Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel... "Ama Kıbrıs’ın durumunun da son derece önemli olduğunu vurgulamak isterim. Kıbrıs’ın durumu, özellikle BM'nin çözüm süreciyle özel olarak ilgileniyoruz." da demiş.

Bu arada Sultanlığın "82'inci Egemen Vilayeti"nde işler bildiğiniz gibi.

Geçen gün tesadüfen yakalanan bir şahsın kucağındaki 'beyaz zarf' içerisinde tabanca ve canlı mermiler tespit edildi. Aylardır 'Egemen vilayette' kaçak yaşadığı tespit edilen zanlının evinde de, bir başka tabanca ve şarjörler bulundu.

Bir başka 'kaçak' kuzey vatandaşı ise marketten meyveli yoğurt, çips, ketçap ve diyet (!) yulaf çalarken yakalandı.

Lefkoşa'daki yeni cezaevi doldu taşıyor.

Bu arada "Egemen Devletimizde istikrar her geçen gün artıyor" diye hönkürdü Baş Maşa, yanında pişmiş kelle gibi sırıtan Baş Ebisdad ve kuklacıkları olduğu halde.

Kuvvet komutanları, Sultanlığa bağlı polis müdürleri ve en önemlisi Sultanlığın Egemen 82'inci vilayetinin Valisi, hep beraber 'cıbbana' çaldılar....

Rahmetli Aziz Nesin ustanın dediği düştü aklıma birden.

"Yaptığımız en iyi şey ayran. Ama onun da yarısı su".

Yusuf Nidai

20 Nisan 2024

[email protected]

  • Eşgermek: bir yerden gelmek, görünmek, ortaya çıkmak

  • Tarah: Taraf

  • Lofdi: uzun boylu, kibirli

  • Andilya: banyoda hamam tası olarak kullanılan şapı eğri su kabağı

  • Ofdo / Ohdo: tümsek

  • Framo / Furamı: mandıranın çevresini saran dikenli dallardan veya eğreti taşlardan örgü

  • Havlı: avlu

  • Asap: sinir

  • Beytambal: arkada kalan mallar, beddua sözü

  • Cıbbana: alkış, alkışlamak