Mama skandalı

Neresinden tutsak elimizde kalacak bir ülkede yaşıyoruz. Hukuk tanımazlık, usulsüzlük, denetimsizlik, düzensizlik, torpil, adaletsizlik, sistemsizlik, liyakatsizlik, sorumsuzluk, koltuk sevdası, pahalılık ve daha niceleri gözümüzün içine batıp canımızı acıtırken, mama skandalı ile birlikte bir kez daha bu ülkenin acı gerçekleri yüzümüze bir tokat gibi çarptı.

Şimdi, bu kadar da olamaz diye isyan etsek ne fayda. Bir bebeğimiz yaşama gözlerini yumdu, diğer altı bebeğimiz ise tabiri caiz ise can çekişiyor. Ne değişecek bundan sonra? Söyleyim; yaşananlardan ders çıkarıp, sandığa gittiğimizde tepkimizi ortaya koymadıkça HİÇBİR ŞEY!

Olayın siyasi boyutunu işin içine karıştırmayalım desek de nafile! Ana rahmine düştüğü andan itibaren her çocuktan, her bireyden devlet sorumludur. Eğer bir çocuk devletin gözetimi altındayken vefat etmişse, diğer çocuklarımız yaşam mücadelesi veriyorlarsa bu durum siyasidir.

İhmal ve liyakatsizliğe daha kaç can feda edilecek, daha kaç kez canımız yanacak. Gözümüz açılmadı mı hâlâ! Medeni ülkelerde yaşanmaz, ama böylesine vahim bir olay medeni bir ülkede yaşansa, buna sebep olan makam ve mevki sahibi her kim varsa istifa eder. Vicdanini dinler.

Çocukların mamasına alkol karışmış! Alkolün çocukların mamasının hazırlandığı yerde ne işi vardı? Bu bir tarafta dursun, tıbbi alkolün su şişesine konulması hangi akla hizmet! Konulmuş olsa bile, üzerine uyarı etiketi yapıştırılmaz mı! Bu kadar önemli ve hayati bir detay gözden nasıl kaçırılır! Baş hekim, yardımcıları ve diğer yetkililer bu uygulamadan haberdar değiller miydi? Servislerde denetim yapılmıyor mu? Bu sorular çoğaltıldıkça çoğaltılabilir ne yazık ki... Ama asıl mesele yaşama ihtimali olan bir bebeğin yaşamdan kopartılması, hem de basit bir tedbir alarak önlenebilecekken!

Koruyamadık, yaşatamadık. Yüreklerimiz per perişan. İsyan etmemek elde değil. Hastanede bir kriz yaşanıyor ve ailelere geç bilgi veriliyor. Gözlerinden sakındıkları evlatlarının başına vahim bir olay geliyor ve aileler bunu iş işten geçtikten sonra öğreniyor! Öğrendikten sonra, hızlı ve doğru bir şekilde bilgi akışı yapılmıyor. Hastane kapıları kapanıyor, polisler ve güvelik görevlileri ile duvar örülüyor ve acılı, endişeli aileler saatlerce çaresiz bir şekilde dışarıda bekletiliyor. Psikolojik destek verilmiyor, sesini çıkartana “provokasyon yapma” diye tepki veriliyor! Nasıl isyan etmeyelim!

Kimse kusura bakmasın ama “soruşturmanın salimen yürütülmesi açısından ailelere haber vermedik" doğru ve kabul edilebilir bir açıklama olamaz! Gazetecilerin sorularını kabul etmemek kabul edilebilir olamaz!

Sorumluyuz, sorumlusunuz evet! En tepeden en alta kadar herkes sorumludur. Yargılama süreci başlatıldı ancak beş hemşireye gelinceye kadar diğer sorumlular için de soruşturma ve yargılama süreci başlatılacak mı merak ediyoruz. Bu ihmaller zincirinin tüm sorumluları tek tek yargılanmalıdır. Ölen bebeğimizi geri getirmeyecek belki ama başka bebekler ölmesin diye herkes elini taşın altına koymalıdır. Bizler de öyle! Bu konunun takipçisi olarak, kamuoyu baskısı yaratarak, seçim zamanı sandıklara koşarak elimizi taşın altına koyacağız, sorumluluk üstleneceğiz, ÜSTLENMELİYİZ!

Yaşamını yitiren Mihrimah bebeğe tanrıdan rahmet, yaslı ailesine başsağlığı diliyorum. Şimdi tüm dualarımız, yaşam mücadelesi veren diğer altı bebeğimiz için... Sağ salim ve sağlıklı bir şekilde ailelerine teslim edilmelerini dilerim.