BAŞ MAŞA, BAŞ EBİSDAD VAR DA, BAŞ KADI OLMAZ MI?

Gitmek bilmeyen bir toz bulutu çökmüş Ada'mın üzerine...

Nefes alamıyor astım hastaları, çocuklar, yaşlılar...

Görüş alanı ise iyice daralmış...

4 - 5 gün daha sürecek diyor uzmanlar...

Sonra yine gelecek, yine gelecek ve zaman zaman gelmeye devam edecek...

Arap yarımadasından geliyor toz bulutu, Ada'mın Güney’inden. En azından gözle görebiliyoruz genizlerimizi yakan saraltıyı...

Öte yandan Ada'mın Kuzey'inden gelen o lanet tozun, hepimizi "teba" eylediğinden söz eden yok..

Oysa aslında bize nefes aldırmayan da, görüş alanımızı daraltan da, "istila" eden de o çıplak gözle göremediğimiz ama varlığından bal gibi haberdar olup da çıkarlarımız uğruna görmemezlikten geldiğimiz, iliklerimize işlemiş "itaat" tozu...

Korkuyoruz "İşgal" demeye...

Dün akşam "Bıçak kemikte" dedi, 32 örgüt şeherdeki yürüyüşte.

Baş Maşa'nın evini selamlayarak, Dianellos Siğara Fabrikasının önünde toplandı yürüyüşçüler. Yüzlerini yolun karşı tarafındaki Valiliğe çevirseler, camdan onları seyrederken kıs kıs gülen 82'inci ilin Valisini görebilirlerdi oysa.. 

Önceleri binlerce kişiyi benzer sloganlarla meydanlara toplayan 32 örgüt, dün gece 1000 kişiyi toplayamadı..

O "kôr" bıçak senelerdir orada çünkü. 

Ve ADRES yanlış oldukça, geniş ufka bakmadıkça insanlar ve haftanın son günü bittiğinde keyifli bir akşam yürüyüşü yerine 14'ü SENDİKA olan bu örgütler hafta başında süresiz bir toplu greve gitmedikçe, o kôr bıçak hepimizin kemiğini gurdalamaya devam edecek..

Bir kez daha "kınadık" ya, vicdanımız rahat hafta sonu kebabcıkları bükebilirik kullumakka.. Elbette bu kamu çalışanları için geçerli.. Öte yanda ezilen, asgari ücrete saatlerce ve acımasızca çalıştırılan ve SENDİKASI dahi  olmayan özel sektör çalışanları gafgalya da yese olur..

Bıçakmış dayandı kemiğe..

Ölüñüzün goca kôrü....

******************************

Adı Gen - chan. 

Meksika’daki African Safari hayvan parkından, Japonya’da Osaka Tennoji Hayvanat Bahçesine "erkek" belgesiyle yedi yıl önce getirilen bir su aygırı.. 

İlk geldiği dönemde yavru olduğu için belgeleri sorgulanmamış. Fakat hayvan büyüdükçe ve erkek üreme organları tespit edilemediğinde, şüphelenmişler..

Şu anda 12 yaşına gelen Gen - chan meğer "dişi"ymiş..

Hayvanat Bahçesi yetkilileri erkek ismi olsa da adını değiştirmeyeceklerini açıklarken, "cinsiyet teyit etmeden böyle bir hata işledikleri" için özür dilemişler.

Şimdi, "dünyadaki en disiplinli ve titiz çalışan Japon’ları bile böylesi bir katakulliye getiren kim acaba?" sorusu gündemde.. 

Düşündükleri şeye bak.

Şeytana bile pabucunu ters giydirebilen kaç millet kaldı yahu...

********************************

-    U gavvole be Rifat.. Duydumuñ oğlum ne dedi bizim Ünalcık? O şu gavurlar gelir da isder mallarını bizim tarafda ya, bunnardan 200 danesine ödeyiyollarmış bizimkiler 68 milyon isderlin da alsınnar koçanları ellerinden.. Nerde buldular bu gadar parayı ölân..? Gurdella kesmeyinan, bullileri tüylerini gabiris etmeynan olmaz ya....

-    Gonyağı gaçırddıñ fazla galibam be Isseyin... Artık diş bilem çekemez be o hollo... Anacığımız verir parayı, o da caka satar.. Görüñ ne akıllıdır anacığımız…? Suyu deseñ, getirdi. Vilayet deseñ, etti. Aha satın alıyor gavurların koçanlarını da.. Bir da şikayet edeller ki Gıbrız'da Türkiyalıların sayısı bizi geçdi deyi. Eyi da geldiler da gurtardılar bizi.. Yoksa yeyceydi gavur hepimizi da.. Yaşasın Egemen devletciğimiz... Ma bir tayka be Isseyin... Vilayetisak nasıl egemen olacayık..? 

-    Çek gonyağı da gorgma Rifat'cığım.. Biz mi gurtaracayık genneri yahu.. Eşşek tepsin hepsini bundan Digomo'ya gadar... YEEEEEFFFFFF.....!!!!

*****************************

Amman Gıbrızlılar duymasın...

Belçika’da trafik kontrolünde, kanında 2.09 promil alkol tespit edilen sürücü, "ben alkollü değilim. Suçu kabul etmiyorum" dedi ve mahkemede beraat etti. 

Bira fabrikasında çalıştığı halde, "Ben içki içmem. Siziñ makinalar yannış gösderir. Hadeyiñ be oraşdan..!!" diye bir da erkeklik yapmış ahbabıñ.. 

Meğer bizimki bilirmiş ki hastadır.. Hastalığının adı 'sarhoş hasta sendromu' veya İngilizce tanımlamasıyla 'auto brewery syndrome'. "Bağırsak fermantasyonu" olarak da bilinen bu hastalık çok nadir görülüyormuş. Vücuttaki şeker otomatik olarak alkole dönüşüyormuş. Yani hiç içmeseñ da, direkt serfoş oluñ. 

Duddular bizimkini teste tabii.. Dayadılar ekmeği buna, yedi ekmeği ahbab, oldu teyyare...

N'apsın mahkeme da "mücbir sebeb" dedi, bizimki beraat etti.

Vallahi bu zamlarınan gelir insana gapsasın geññi bu hastalık.. Bas dişi ekmeğe, gez serfoş...

Başga türlü çekilmez artık...

************************

Önce "size barış getireceğiz. Biz burada kalıcı değiliz, geri döneceğiz." dediler. 

Kıbrıslılar savaş korkusuyla adayı terkederken, her geçen gün biraz daha fazla yerleşimci getirip Ada'da sayılarını yükselttiler..

"Gelen Türk, giden Türk" dedi, o zamanki aklı evveller...

Sonra bilerek ve isteyerek üretimi sonlandırdılar Ada’nın kuzey yarısında. "Bağımlı ve muhtaç" olacaklardı ki, kontrol edilebilsinler. 

Arada bağırıp çağırmalarına, sokaklara dökülmelerine ses çıkarmadılar. "Yavru" himayelerinde "demokratik"ti. "Bırakın da yavru büyüsün" deyince kafası çalışanlar, çok güçlerine gitti. Bu kadar demokratikleşme yeterdi. Dilleri fazla uzamıştı yerlilerin...

Artık güç elde edilmiş ve açık açık müdahale başlayabilirdi. Ne de olsa kendi ülkelerinde "solcu" geçinenler bile bu "okumuş ama ilkel yerlilere" yavru demekten, adayı malları gibi görmekten gocunmuyorlardı. 

Önce yerleşimcilerin nüfus üstünlüğüne biraz da rüşvet ekleyerek bir "Baş Maşa" atadılar. Biat edenlerden oluşan partiye dahi müdahale etmeyi ve istediklerini sahte hükümete atayıp bir de "Baş Ebisdad" koydular Dianellos Siğara Fabrikasının başına. Fabrikadaki muhalefetin zaten tek derdi iktidar olmaktı. Varsın konuşsunlardı.

Ama "Egemen" diye yola çıktıkları sahte devletçiği tam anlamıyla yönetemiyorlardı. Çünkü önlerinde koskoca bir kaya, "Yargı" vardı.

Önce kuzeyde yargının dışladığı Sultan'ın şamar oğlanını Vali olarak atadılar. Birileri yargıyı içerden karıştırmalıydı. 

Ve  EN SONUNDA emeklilikten boşalan kadroya, alışık oldukları seçim oyunlarını sessiz sedasız devreye sokarak, kıdemi düşük de olsa istedikleri ve yönetebilecekleri bir de "Baş Kadı"  atadılar..

Baş Maşa, Baş Ebisdad var da, Baş Kadı olmaz mı...?

Sırada artık sahte devletciğin "Adalet Bakanlığı" var.

N'apayım..

Herkes madem siestada, ben da attım bir daşcık bakalım deyecek mi birine deyi amma, o da cirilendi da düşdü luggoya....

Bakalım daşı kim çıkaracak..?

Yusuf Nidai

27 Nisan 2024

[email protected]

gurdalamak: karıştırmak, kurcalamak

bükmek: bıkıncaya kadar yemek.

kullumakka: hep birlikte, beraber.

gafgalya: kurutulmuş ekmek kabuğu

gurdella: kurdele

bulli: tavuk, piliç

gabiris etmek: kuşların tüylerini ateşte tütsülemek 

hollo: ahmak

koçan: tapu

Digomo: bugün Dikmen adıyla bilinen Lefkoşa’ya yakın bir yerleşke

serfoş: sarhoş

teyyare: uçak

gapsamak: içine dahil etme hali

cirilenmek: yerde yuvarlanmak

luggo: çukur, delik.