Hem Türkiye'ye, hem Atatürk'e hem de yolculara ağza alınmayacak Fransızca küfürler kullandıklarını ve müstehcen el hareketi yaptıklarını fark ediyorum .

Bu kez yaşanmış bir olaydan; yurtdışı Türkler ve akrabalar topluluğuna dair gerçek bir sunum bu ..

Tabi anlayan olur ise ..

Paris Charles de Gaulle Havalimanı terminal 3'te bilet kontuarından uçuş kartlarımızı almak üzere sıradayız. Onur Air Hava Yollarına ait sefer ile İstanbu'a ulaşma hazırlığındayız ..

Tam önümde, 3 genç anlaşılmaz bir Türkçe ve Bidonville Fransızcası ile kalabalık sırada; epey sıradışı durmakta.

Bir genç kız ve iki delikanlının hadsizliği adeta paçalarından akmakta.

Bir de çocuk kakası rengindeki takım elbisesi ile orta yaşlı bir tafralı adam da hal ve tavırları ile onlarla adeta yarışmakta .

Apaçi kılıklı karmaşayı atlatıp pasaport kontrolüne yöneliyoruz .

Uçağa biniş anonsu ile araca geçip kabin içindeki yerlerimize ulaşıyoruz ....

Hemen yanımdaki sıranın önünde oturan 3 genç daha biner bitmez kabin amirine terbiye yoksunu davranışlarını sergilemekten çekinmiyorlar.


Siyah takımlı ve demode kalın üstelik de çok kısa bağlanmış kravatlı 16 yaşındaki genç ilk olarak cebinden 300 avro civarı parayı çıkarıp masa üzerinde saymaya başlıyor..

Fingirdek genç kız ise her iki oğlanı da azdırmaya çalışıyor.

Aşırı yüksek ses ile patırdıya dayanamadığımdan ve uçak tamamen dolu olduğundan havalandıktan sonra kendimi uçuş ekiplerinin arka koridoruna atıyorum .

Çok zor şartlar altında çalışan gençlere yardım edip de bir kaç ergenliğe henüz geçmemiş yolcuların çocukları ile moda üzerine sohbete dalıyorum ..

Hemen önümde oturan çocuk kakası takımlı bey tuvaletin önünde pür dikkat iki genç kız çocukla yaptığım sohbeti dinliyor.

Servis başladığından kabin ekiplerinden şikayet ediyor.

Kendisini nazikçe uyarıp yerine yolluyoruz .. 2 saatin ardından alçalma anonsu ile yerlerimize ulaşıyoruz ..

3 genç gemi azıya almış vaziyette pervasız hareketlerine devam ediyor. Merak edip kulak kabartıyorum : Hem Türkiye'ye, hem Atatürk'e hem de yolculara ağza alınmayacak Fransızca küfürler kullandıklarını ve müstehcen el hareketi yaptıklarını fark ediyorum .

Ve de gizli gizli içtiklerini ..

Tekerlek açmış piste değmek üzere olduğumuz halde kendilerini sadede davet ediyorum. Bunun üzerine daha da çirkef laflar kahkaha ve hakaretler uçağın içini çınlatınca tam arka koltuklarındaki yaşlı bir bey yüksek sesle bağırarak onları susturmaya çalışıyor.

Uçuş güvenliğinin tehlikeye sokulması bir yana tüm yolcu rahatsız oluyor ...

Piste değer değmez uçak yerine ulaşınca kabin amairine derhal polis çağırmasını ve bu yolculardan şikayetçi olduğumu iletiyorum ..

Pasaportlarının lacivert oluşu türk işçi çocukları olduğunu gösteriyor . Polis nezaretinde Havalimanı emniyet müdrülüğüne ulaşıyorum .

Karşılamaya gelmiş akrabaları da polis merkezine ulaşıyor .

Birinin dayısı olduğunu söyleyen genç adam beni Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet etmekle tehdit ederek, gençlerin Fransa'da doğup büyüdüğünü onların haklarının dokunulmaz olduğunu söylüyor .

Benim ünlü olduğumu neden işçi uçağıyla geldiğimi soruyor ..

Elinde Türk pasaportu olan ama Türkçe bilmeyen veledler bu ülkede Türk'e ve Türklüğe hakaret etmeye asla çeknmiyor .


Diğer 17 yaşındaki genç kızı karşılamaya gelen yok bile .


Beyaz tişörtlü ise korkudan ağlamaya başlıyor .


Amcası ile konuştuğumda şunları öğreniyorum .


Amca yeğenini ilk kez görecek. Ailesi uçağa koyup yaz tatili için yollamış ..


Beyefendi adam özür üstüne özür dilerken emniyet görevlileri zabıt tutmaya hazırlanıyor .

Gençler bu lafları kendi aralarında yaptıkları müstehcen hareketleri  Fransızlar anlamadığı için kolayca yaptıklarını söylemekten çekinmiyor.


Ben de kendilerine bunu bir Fransız uçağında yapıp Fransız polisi devreye girdiğinde neler olacağını soruyorum ..

Cevap alamıyorum .

Memurlarında araya girmesi ve özür dilenmesi sonucunda şikayetten vazgçip çocukları ailelerine teslim ediyoruz .


Gecenin ilerleyen saatinde çaylarımızı bitirip yarılmaya hazırlanırken memurlardan yurtdışında yaşayan Tüklerin ve çocuklarının bu mütecaviz ve küstah tavırlarından dolayı yolcu şikayetinin çokluğunu öğreniyorum ...

En azından diyor bizim burdaki gençler yaşlı ve bayanlara daha saygılı , en azından diyorlar ahlakive beşeri değerleri daha yüksek .


Sabahın 3'ünde yorgun vaziyette evime dönerken düşünüyorum...


Demk ki İktidarımız yurtdışındaki Türkler ve Arabalar Topluluğu Başkanlığını bunun için kurmuş .

Ve de Ankarada o koca lüks binayı bunun için inşa etmiş...

Ama keşke altına kiralık yazacak 2 dev dükkan yerine terbiye öğretecek bir de merkez inşa etseymiş ...