Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, şu anki atmosferinin değişim yönünde olduğuna işaret ederek, “Sokakta çok net bir değişim talebi var” dedi.
CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre Erhürman, Gündem Kıbrıs Web TV’de Bahar Sancar’ın programına katılarak değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.
Erhürman, son dört buçuk yılda Kıbrıs Rum tarafının rehavet içinde olduğunu ifade ederek, bir çözümün, yalnızca Kıbrıslı Türkler için değil, Kıbrıslı Rumlar ve bölge barışı için de acil bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
17-18 Mart’ta Cenevre’de düzenlenmesi beklenen 5+1 gayri resmi toplantıyla ilgili Erhürman, şöyle konuştu:
“Bize kesin bir tarih belirtilmedi. Şu ana kadar davet gelmedi. Mecliste temsil edilen siyasi parti liderleri bugüne kadar hep davetli oluyordu. Hristodulidis’in de böyle yapacağına dair basında bilgiler var. Buradan da bu beklenir.”
Erhürman, Kıbrıs sorunuyla ilgili ise, “Bir sürecin içerisindeyiz; ‘bir yemek dahi yemem'den başlayan süreç, geçiş noktaları konusunda yapılan görüşmelerle devam etti. Özel temsilcilerin görüşmeleri de oldu.” dedi.
“Dünya çok karışık. Rusya-Ukrayna meselesi var, Gazze ile ilgili iddialar var. Bütün bunların ortasında olan BM Genel Sekreteri çok taraflı toplantı çağırıyor.” şeklinde konuşan Erhürman, Kıbrıs sorununda hiçbir umut olmasa, bu vaktin de ayrılmayacağına işaret etti.
Garantör ülkeler için de aynı durumun geçerli olduğunu belirten Erhürman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu çok taraflı toplantının ‘dostlar alışverişte görsün’ toplantısı olarak değerlendirilmesi pek mümkün değil. Ancak bu toplantının sonrasında resmi görüşme süreci başlayacak gibi bir beklentiye de girilmemeli. BM’nin ve diğer tarafların diplomasinin devam etmesini istediklerini görüyorum.”
"BİR GEÇİŞ NOKTASI DAHİ AÇILMADI"
İki lidere BM tarafından “bir geçiş noktası olsun açın” ödevi verildiğini söyleyen Erhürman, bir geçiş noktası dahi açılamadığını kaydetti. Tufan Erhürman, “Guterres’in bulunduğu bir masada Haspolat mı konuşulacak?” diye sordu ve hiçbir şeyin “halledilememesini” üzücü olarak niteledi.
Cenevre’deki toplantının ardından diplomasinin devamından yana bir tavır sergileneceğini düşündüğün ifade eden Erhürman, “Kıbrıs’taki çözüm ve kalıcı barış, bölge açısından son derece önemli. Herkes bunun farkında olduğu için diplomasi yürütülüyor. Doğru yerden bakıldığında, Kıbrıs’taki bir çözüm, bölgenin de çözümü anlamına gelecek. O masada sadece Haspolat’ın konuşulacağını düşünmüyorum. Masanın etrafında mı konuşulur, hidrokarbonlar, ticaret yolları, enerji konuları masanın dışında mı konuşulur bilmem ama esas mesele enerji ve güvenlik denklemidir.” dedi.
Gerçekleştirilecek toplantının gayri resmi bir toplantı olduğunu hatırlatan Erhürman, şöyle devam etti:
“Neden gayri resmi? Resmi toplantı olacaksa BM Güvenlik Konseyi (BMGK) hangi çerçeveyi çizdiyse onu görüşebilirsin. Gayri resmi toplantı olduğu için enerji, güvenlik gibi konular da masada olabilir. Federasyon dışındaki meseleler de konuşulabilir. BMGK kararlarını beğenmeyebiliriz ancak BM Genel Sekreteri resmi bir toplantı yapacaksa, bunu BMGK kararları çerçevesinde yapabilir. BMGK kararları orada duruyor ve resmi bir toplantı olacaksa çerçevesi bellidir.”
"FEDERASYON, İDEOLOJİK BİR SAPLANTI DEĞİL, BİLGİDİR"
“Güney Kıbrıs, Amerika ile anlaşmalar imzaladı, Fransa’ya aynı olanakları tanıdı. Enterkonnekte enerji, ticaret yolları… Kıbrıslı Rumlar, tüm ada adına tek başlarına karar vermeye devam mı edecek, yoksa etmeyecek mi? Soru bu.” diyen Erhürman, bu konularda tek başına karar verilemeyeceğine vurgu yaptı.
Tufan Erhürman, “İki devlet diyenler, iki ayrı devletten bahsediyorsa, Güney’den çıkan hidrokarbondan nasıl hak talep edeceğiz? Ortak karar vermemiz gereken konular var. O halde bunun bir mekanizması kurulmalı. Bu birlikte karar verme süreci de siyasi eşitlik temelinde olmalı. Kıbrıslı Türklerin iradesi olmadan karar alınamayacak. Peki bu çözüm nasıl adlandırılır? Annan Planı’nda bu yapı ‘federasyon’ olarak adlandırıldı. Sen buna ne dersen de. Kanatları güçlü bir federasyondur. Eğer bu ülkede bir çözüm bulunacaksa, bunun ancak gevşek federasyon modeliyle olabileceğini yıllardır söylüyorum. Bu bir bilgidir, ideolojik bir saplantı değil.” ifadelerini kullandı.
Son dört buçuk yılda Kıbrıs Rum tarafının rehavet içinde olduğunun altını çizen Erhürman, bir çözümün, yalnızca Kıbrıslı Türkler için değil, Kıbrıslı Rumlar ve bölge barışı için de acil bir ihtiyaç olduğunu belirtti.
“Bazı krizler, bazı fırsatlar da doğurur. Trump ile AB ülkeleri arasındaki gerginlik, makul olan bir şeyi hatırlattı. Türkiye, AB’nin dışında tutulmamalıdır. Bu stratejik olarak doğru değildir. Bugüne kadar günübirlik hesaplar yapıldı. Türkiye’nin dahil olmadığı bir Avrupa makul değildir.” diye konuşan Erhürman, Kıbrıslı Türkler için en önemli konunun siyasi eşitlik olduğuna vurgu yaptı.
Tufan Erhürman, “Bunun olmadığı bir çözüm sürdürülebilir olmaz. Takvim bizim için çok önemli. Sonuç odaklı olmak gerekiyor. Bir garanti istiyoruz: Bu süreç başlar ve çökerse, eski statükoya geri dönmeyeceğiz. Eğer bir süreç varsa ve bu süreç içerisinde bir noktaya varılacaksa, çerçevesi net olmalıdır. Özne olma ihtiyacımız var. Son dört buçuk yılda, sürecin içinde hiç yer almadık. Böyle bir dönem daha önce hiç olmadı. Kimse bizi yok sayamaz ama biz de varlığımızı hissettirmek zorundayız.” dedi.
Sokağın şu anki atmosferinin değişim yönünde olduğuna işaret eden Erhürman, bunun net bir şekilde görüldüğünü belirtti ve “Çok seçim yaşadım, sokağın nabzını bir miktar tutabildiğimizi düşünüyorum. Sokakta çok net bir değişim talebi var. Pek çok yerde kararlar verilmiş durumda. Bölge dinamik ve önümüzde sekiz ay var. Sokağın nabzı değişim yönünde atıyor.” diye ekledi.