KARMA EVLİLİK SORUNU VE NEFRET SÖYLEMLERİ KARŞISINDA GÜÇLÜ DURUŞ: SUDE DOĞAN
Sude Doğan, 24 yaşında bir insan hakları aktivisti. Tıp okuyan, başka akademik başarılara sahip, kendini geliştirmiş, üretken, sorgulayan ve örgütlülüğün ne kadar önemli olduğunu deneyimleyen bir genç. Ve her Kıbrıslı gibi kendi yurduna dair düşüncelerini paylaştığında sosyal medyada hemen belli odaklar tarafından hedef tahtası haline getirilen, nefret söylemine maruz kalan biri. Onunla yaşadıklarını ve son zamanlarda Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından açıklanan açılımlar hakkındaki düşüncelerini sorduk. Yaşadıklarına tepkiliydi. Aslında ifade özgürlüğünün sorunlu olduğu bu ülkede elbette beklediği bir nefretle karşılaşmıştı. Ama yine de karşımda hak mücadelesi için yola çıkmış, inançlı ve başarmaya odaklı bir genç gördüm. Röportaj sonunda 'asla vazgeçmeyeceğim ve yılmayacağım' diyerek mücadeleye devam sözü verdi. Röportajın benim açımdan en önemlisi vurgusu da buydu. | Tacan Reynar
KARMA EVLİLİK SORUNU VE NEFRET SÖYLEMLERİ KARŞISINDA GÜÇLÜ DURUŞ: SUDE DOĞAN
Son zamanlarda sosyal medyada çeşitli saldırılara ve nefret söylemi ifadelerine maruz kalan Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi Başkanı Sude Doğan Kıbrısın Sesi Gazetesi’nde Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından yapılması planlanan açılımlar konusunda görüşlerini paylaştı.
Açılımların önemli olduğunu düşünen Başkan Sude Doğan, karma evlilik konusunun siyasi çıkarlar için kullanılmaması gerektiğini ifade etti.
KIBRIS VE KIBRISLILAR İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİM
Nefret söylemlerinin artmasının kendisini şaşırttığını ve korkuttuğunu da sözlerine ekleyen Sude Doğan, Kıbrıs ve Kıbrıslılar için çalışmaya devam edeceğini söyledi.
RÖPORTAJ: TACAN REYNAR
Sude, kısa zaman önce yabancı bir ajansa verdiğin röportaj sonrasında sosyal medyada bazı kişiler tarafından nefret söylemlerine maruz kaldın. Bunu konuşacağız elbette ancak öncelikle gündemi takip eden bir genç ve Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi Başkanı olarak özellikle son zamanlarda Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından açıklanan açılımlar hakkında düşüncelerin nedir?
Açılımların önemli olduğunu düşünüyorum. Kıbrıs'ın kuzeyinde karma evlilik konusu, aşırı politize edilmiştir. Bu konu siyasi çıkarlar için kullanılmamalıdır, çünkü insani bir sorundur ve çözümü mümkündür. Kıbrıs'ın kuzeyindeki siyasiler, bu konuyu propaganda aracı haline getirerek kullanmaya başladılar. Bazı siyasiler ise bu konuyu oy alabilmek için sıkça kullandılar. Karma evlilik sorunu, siyasi seçim malzemesi olarak kullanılamayacak kadar hassas bir konudur. Siyasetçiler, bizlerin sesi olmalı ve destek vermeli, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne saldırı olarak kullanılmamalıdır. Bu sorunu çözebilecek tek yetkili kurumun, Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu hepimiz biliyoruz. Kıbrıs Cumhuriyeti'ne saldırmaya devam ederek sorunun çözülmesine değil, daha da karmaşık hale gelmesine neden olacağız. Kıbrıslı Türkler için karma evlilik sorunu, Kıbrıs sorununun getirdiği sonuçlardan biridir. Biz Kıbrıslı Rumların yaşadığı sorunları bazen göz ardı ediyoruz. Bana göre, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne minnettar olmamız gerekiyor. Çünkü sonuç olarak, kuzeydeki yönetimin yapmadığı açılımı onlar gerçekleştirdiler. Kıbrıslı Türklerin karma evliliklerden doğan sorunun çözülmesi yönünde talepleri var. Kıbrıslı Rumların ise kuzeyde bulunan mallarına ilişkin kuzey yönetiminden beklentileri var. Ancak kuzey yönetimi herhangi bir açılıma gitmezken, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin böylesi bir açılım yapması bana göre değerlidir. Bu iki sorunun giderilmesi için uzlaşma yoluna gidilmelidir.
Karma evlilik sorununun insan hakları ihlali olduğu söyleyen siyasiler var. Bu konudaki yaklaşımınız nedir?
Vatandaşlık yasaları Devletler Özel Hukuku kapsamındadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler'in yayınladığı Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi'nde vatandaşlık yasaları ile ilgili bir şey yoktur. Almanya ve Hollanda'nın vatandaşlık yasaları, Kıbrıs Cumhuriyeti'ne oranla daha serttir. İnsan hakları ihlalinden neden söz ettiklerini merak ediyorum. Karma evliliklerin bir sorun olduğunu söylüyorum, ancak insan hakları ihlali demiyorum. Biz karma evlilik sorununu uluslararası mahkemelere taşıdığımızda uluslararası sözleşmelerin hangi maddesinin ihlal edildiği bize sorulacaktır. Konu Kıbrıs Cumhuriyeti'nin vatandaşlık vermemesi ise yabancı ebeveynin siyasi statüsünden kaynaklı karma evlilik çocuklarının anayasadan kan bağı ile gelmesi gereken vatandaşlık hakkına ulaşamaması olarak söz edilebilir. Bunun dışındaki argümanların uluslararası sözleşmelerde karşılığı yoktur. Karma evlilik sorunu çok özel bir konudur.
Çok ciddi şekilde çalışmalar yürütüyorsunuz. Karma Evlilik Sorunu Çözüm Hareketi’nin kuruluş hikayesi nasıl başladı?
Dedem ile birlikte bir gün Kimlik Dairesi'ne kimliğini yenilemek için gittik. Dedem dil bilmediği için yanında gittim. Oradaki görevli memur, dedemin kimliğini yenilerken benim kimliğimi neden yenilemediğimi sordu. Bunun karşısında kimliğimin olmadığını ve karma evlilik çocuğu olduğumu ifade ettim. Dairedeki görevli, sanki ben oraya ait değilmişim gibi değişik bir tavır sergiledi. Bu durum beni çok üzdü ve "Ben nereye aitim?" başlıklı bir yazımı sosyal medyada paylaştım. Kıbrıs'taki farklı gazeteler yazımı yayımladı ve birçok insan bana ulaştı. Konuyla ilgili öncü olmamı ve arkamdan geleceklerini söylediler. Böylelikle hareket başladı.
Sence neden daha önce herhangi bir siyasi kişi veya siyasi parti konuyla ilgili adım atmadı?
Aslında, ben de aynı soruyu sormak istiyorum. Son iki yılda konuyla ilgili bir nevi uzman oldum. Bu sorun 2007'den beri devam ediyor. Herhangi bir aktivist, hukukçu veya siyasi figür, bu sorunla ilgili bir adım atmadı. Ancak, böyle hukuksal süreçlerin yanında aktivizm, Kıbrıs gibi bir coğrafyada bu sorunun çözülmesinde büyük katkı sağlayabilir.
Gelelim tekrar açılımlar meselesine. Bu açılımların sizlere bir yararı olacağını düşünüyor musun?
Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından bu açılımların yapılacağını bile beklemiyordum. Açılımların yapılmasından birkaç gün önce EDEK isimli bir parti karma evliliklerden doğan çocukları ‘yasa dışı ürün’ olarak adlandırdı. Yasadışı ürünlerin hiçbir zaman yasal olmayacağını belirten bir açıklama yayınladılar. Açılım yapıldıktan sonra Hristodulidis ve meclis başkanı ile konuşma fırsatı buldum. Kıbrıs Cumhuriyeti Başbakanı Nikos Hristodulidis’in parlamento seçimlerinden sonra açılımların devam edeceğini ifade etti. EDEK gibi bir partinin mecliste bulunduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nde Başkan Hristodulidis’in böyle bir açılım yapması tam anlamıyla cesaret göstergesidir. 17 yıldır karma evlilik sonucu doğan çocuklar için vatandaşlık başvuru sistemi çalışmıyordu. Bu sistemin tekrar aktif olması bile çok önemli bir adımdır. Bugüne kadar verdiğimiz mücadele karşısında bu kararın verilmesi olumlu bir dönüştür.
Karma evliliklerden doğan ve mağdur olan çocuk sayılarıyla ilgili elinizde veri var mıdır?
Kıbrıs'ın kuzeyinde nüfus bilinmiyor. Dolayısı ile nüfusun bilinmediği bir yerde mağduriyet yaşayan çocukların sayısını da tam olarak bilmemiz mümkün değildir. Kıbrıs Cumhuriyeti bundan kaynaklı olarak kaç kişiyi vatandaş yapacağını bilmiyor. Elimizdeki tek veri, KTÖS'ün 2017 yılında açık çağrı yaparak topladığı verilerdir. Tahmini olarak, karma evlilikten doğan yaklaşık 15.000 kişi vardır.
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir anda çok ciddi insan nüfusunu vatandaş yapması mümkün değildir. Derneği kurduğum günden bugüne açılımların kısım kısım olacağını söylüyorum. Bundan sonra nasıl bir açılım geleceği hakkında herhangi bir fikrim yoktur. 18 yaş altı çocuklar vatandaşlık aldığında otomatik olarak, sanırım yabancı ebeveynler de vatandaşlık alacaktır. Dolayısıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin açılımları yaparken temkinli yaklaşacağını düşünüyorum.
Bir de çok konuşulan malum Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararı var. Bu konu hakkında bilgi verir misin?
Kıbrıs Cumhuriyeti'nin vatandaşlık yasasınagöre, ebeveynlerin en az bir tanesinin Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşı olmasıyla birlikte çocuğun vatandaş olma hakkı vardır. Ancak bir ebeveyn adaya KKTC üzerinden girdiyse çocuğun vatandaşlığı Kıbrıs Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun kararına bağlıdır. 5 maddelik bir Bakanlar Kurulu kararı yayımlandı. Bu Bakanlar Kurulu kararı milli güvenlik konusu olduğu için hiçbir zaman resmi gazetede yayınlanmadı. Bakanlar Kurulu’nun ikinci maddesine göre, vatandaşlık sadece ebeveynleri Avrupa Birliği üyesi ülke vatandaşları ve diğer vatandaşlarının çocuklarına verilebilir. Bakanlar Kurulu kararının dördüncü maddesine göre, Kıbrıslı Türk vatandaşının Türkiye vatandaşı ebeveyn ile 1974 olayları dışarısında tanıştı ise ve bu kanıtlanabilir ise vatandaşlık verilebilir. Bu bakanlar kurulu yasaları hala daha yürürlüktedir. Şu an içeride 2007 yılından önce ve sonrasında bazı istisnai durumlar olan vatandaşlıkların bakanlar kurulu ışığında incelenmesi başlayacaktır. Açıklamalardan anladığıma göre, içeride başvurusu olan insanlara onay yada red verilmeye başlayacak. Sürecin işlemesi bizim elimizin daha fazla hızlanmasına sebep olacaktır. Günümüzde hala daha sadece Türk yerleşiklerin çocuklarına vatandaşlık verilmediğine dair düşünceler vardır. Fakat böyle bir durum yoktur. Şu an, KKTC’den giren Bulgaristan, İngiliz, Filistin gibi vatandaşların çocukları da vatandaşlık almıyordu. Açılımlarla birlikte bu çocukların vatandaşlıklarının da onaylanması gerektiğini düşünüyorum.
Bizim açılımları beğenmemek gibi bir lüksümüz şu an yoktur. Çünkü, ortada tek taraflı bir açılım vardır. Hristodulidis’i bu kadar baskıya rağmen kararından dolayı gerçekten tebrik etmemiz gerekiyor. Açılımlar her açıdan bakıldığında ileriye yöneliktir ve teşekkür edilmelidir.
Kısa bir süre önce yaptığın bir röportaj sosyal medyaya verildi ve sana karşı bir saldırı malzemesi haline geldi. Sence bu konu neden şimdi gündeme geldi? Sen bu konudan nasıl etkilendin?
Aslında böyle bir durumun yaşanacağını düşünüyordum. Çünkü birçok Kıbrıslı Türk aydınımız farklı konulardaki düşüncelerinden dolayı linç yemiştir. Benim yaptığım basit bir aktivizm karşısında linçlenebileceğimi öngörmemiştim. Hristodulidis’in paketinin açıklanmasından iki gün sonra bu durum meydana geldi. Sekiz ay önce yayınlanan videonun bugün gündeme gelmesi açıkçası bana biraz garip geldi. Bu röportajı nereden bulduklarını da bilmiyorum. Çünkü France 24’ün kendi kanalından yayımlanmış bir röportajdı. Bunun dışında Türkiye ve Kıbrıs'ta herhangi bir yerde yayınlanmadı. Röportaj, Kıbrıslı Türk ve Rum gençlerinin barış hakkındaki düşüncelerini öngörmek başlığı altında yapılan 15 dakikalık bir belgeseldi. Röportajda geçen bir cümleyi alarak birkaç gün önce sosyal medyada yayınladılar. Bana göre cümlede absürt bir şey yoktu. Sadece Kıbrıslı Türklerin kendilerini Avrupalı gibi hissettiğini ve aslında Avrupalı olduğunu ama Türkiye’den kaynaklı olarak adanın kuzeyinde Avrupa Birliği standartlarında yaşamadığımızı ifade ettim. Herkes benim görüşüme katılmak zorunda değildir. Fakat, eğer ben bir insanî sorunun hak savunuculuğu yapıyorsam ve insan haklarını her şeyden önemli tutuyorsam burada benim ifade özgürlüğüme saldırı vardır. Türkiye’de bu videonun bir anda ön plana atılmasına çok şaşırdım. Sosyal medyada fazlasıyla kişisel tehdit ve nefret söylemleri aldım. Basit aktivizm yapan bir gencin bile bu şekilde ifade özgürlüğü kısıtlanırsa bu çok ciddi bir tehdittir. Kıbrıslıların bir an önce uyanması ve ifade özgürlükleri için harekete geçmesi gerekiyor.
Böyle bir saldırıyla karşı karşıya kaldığım ilk anlarda çok korktum ve ne yapacağımı bilemedim. Kendi ülkemde barışı savunduğum, fikirlerimi paylaştığım için kendi ülkemde kendimi güvende hissetmiyorum. Eğer olur da başıma bir şey gelirse siyasilerden herhangi biri bana destek olacak mı çok merak ediyorum.
Kimlik sorunu aslında birçoğumuzun sorunu. Sen Kıbrısın kuzeyinde yaşayan bir genç olarak kendi mücadeleni nasıl tanımlıyorsun ?
Çocukluğumdan beri Kıbrıs'a aşığım ve Kıbrıslılar için elinden gelen her şeyi yapabilecek biriyim. Saldırı altında kalabilirim ve motivasyonumu kırmaya çalışabilirler, ama Kıbrıs ve Kıbrıslılar için çalışmaya devam edeceğim. Bu tür saldırı girişimlerinin beni yıldırmasına izin vermeyeceğim.
Sizin gibi gençlerin hak mücadelesi içerisinde yer alması çok değerli. Şu an özellikle yaratılmaya çalışılan apolitik ortam açısından daha da kıymetli.
Şu an hiçbir genç mücadelenin içerisinde değilim. Bundan dolayı Kıbrıs ve Kıbrıslıların hakkı için çalışmaya kendimi zorunda hissediyorum. Bütün Kıbrıslılar için umut olmak ve içlerindeki mücadeleyi arttırmak istiyorum. Ülkemizin havası, suyu ve doğası en güzel olan Avrupa Birliği ülkelerindendir. Biz bu güzelliğe sahip çıkmazsak ileride ne yapacağımız hakkında fikrim yoktur.
Çok teşekkürler sevgili Sude.