Kıbrısın Sesi yazarlarından Tümay Tuğyan, son dönemlerde gündemi oluşturan yolsuzluklarla ilgili kaleme aldığı “Ya Resmin Büyüğü, Cumhurbaşkanlığı Seçimiyse?” başlıklı köşe yazısında yaşanan süreci değerlendirdi.
Yazısında Başbakan Ünal Üstel’e çağrıda da bulunan Tuğyan, “Başbakan Ünal Üstel, ‘Çürük elmaları ayıklayacağız’ demiş. Kolay gelsin diyelim, zor iş; zira önü, arkası, sağı ve solu, topyekûn sobe! Hatta naçizane yol da gösterelim Sayın Başbakan’a, şu ayıklama işine önce kendinden ve yakın çevresinden başlasın. Çorabı hızlıca sökebilmek için son derece münasip bir nokta olacaktır. Kadınlar iyi bilirler, külotlu çorapların zayıf ve güçlü merkezleri vardır; bazı noktalardan kaçtı mı, gerisini tutabilmeniz mümkün değildir” dedi.
“NEDEN ŞİMDİ?”
Toplumun kendi kendine, “Neden şimdi?” diye sorduğunu da yazan Tuğyan, “Ne oldu da, boyutunun tam olarak farkında olmasak da, aslında hepimizin bir şekilde bildiği tüm bu kepazelikler bir anda ortaya dökülüverdi?
Aşk tesadüfleri sever mesela, doğrudur, ancak bu boyutta bir diploma sahteciliğinin şapkadan çıkan tavşan misali pörtlemesi, tesadüf olabilecek kadar naif bir mevzu mudur?
Hem de doğrudan, UBP içerisinde son derece güçlü ve korunaklı ilişkilere sahip olup, bu gücü uzun yıllardır tepe tepe kullanan yerlerden pörtlemesi, sizce de enteresan değil midir?
Görünen o ki, üniversiteler ve sahte diploma sarmalı, çok büyük bir hesaplaşmanın/operasyonun merkez kuvveti olarak belirlenmiş ve düğmeye basılmıştır” şeklinde süreci yorumladı.
“KAZIN AYAĞI ÖYLE DEĞİL”
Yaşanan sürecin seçimlere yönelik adımlar olduğuna da değinen Tuğyan, geride bıraktığımız seçimleri yorumlayarak devam ettiği köşe yazısının devamında şunları yazdı:
“Her ne kadar CTP bunu kendi politikalarının bir başarısı olarak görse de, kazın ayağının aslında öyle olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz.
Hele de Mağusa gibi geleneksel sağ oyların son derece güçlü olduğu bir ilçede alınan %50 küsur oya ve daha da ilginci ağırlıklı olarak Türkiyeli göçmen nüfusun yaşadığı ve tarihsel olarak sağın sarsılmaz kalelerinden olan Maraş bölgesinde ulaşılan rekor oy oranlarına baktığımız zaman, aslında bu sonucun, UBP içerisinde Ünal Üstel’e karşı yapılan “Darbe”nin bir ürünü olduğunu görebilmek için, siyaset uzmanı olmaya gerek yok. Zaten UBP örgütlerinin, Üstel’e bir ders vermek için böylesi bir manevraya giriştiklerini sakladıkları da yok.
Bugüne gelindiğinde, yani diplomalar konusunda patlayan siyasi skandala baktığımızda da, burnumuza benzer ‘yanık’ kokuları vurmakta.
Ancak bu kez iş, salt UBP içerisinde bir hesaplaşma olamayacak kadar çetrefil. Çünkü parti yukarıda da ifade etiğimiz gibi öyle derin bir çürük elma sepeti ki, işin ucunun her an herkese dokunabileceğinin öngörülememesi, fazlaca saf bir bakış açısı olur.
Bundan dolayıdır ki kişisel düşüncem, burada daha derin bir operasyonun varlığıdır.
Henüz çok fazla konuşmaya başlamamış olsak da, unutmayalım ki seneye Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Ve şüphesiz bir yerlerde birileri, seçime yönelik ‘mühendislik’ çalışmalarının butonuna çoktan basmıştır.”
2025 SEÇİMİNDE STRATEJİ NE OLACAK?
2025’te yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili de görüşlerini yazan Tuğyan, önceki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde Türkiye’nin açık bir şekilde Ersin Tatar’a destek verdiğini vurguladı ve “2025 seçiminde strateji ne olacak?” diye sordu.
Tuğyan yazısında, “Görev süresi boyunca bu kadar ajite olmuş bir Tatar, sizce yine Türkiye’nin tercihi olur mu? Evet Tatar, Türkiye’nin geride bıraktığımız yıllarda yüklendiği dış politik misyon bağlamında, Kıbrıs için son derece münasip bir isimdi ve görevini ‘layıkıyla’ yerine getirdi. Adada iki ayrı devlet modeli savunusuyla, çözüm yolunda olası her türlü girişimin önünü itinayla tıkadı” diyerek Tatar dönemini özetledi.
BU YOLUN TATAR’LA YÜRÜNMESİ AKILLICA DEĞİL
Türkiye’de gerçekleşecek olan yerel yönetimler seçimi sonrasında ibrenin Kıbrıs’a döneceğini de söyleyen Tuğyan, Kıbrıs cephesinde daha ılıman bir seyir ihtimalinin yüksek olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin yeni dönemde Ersin Tatar’la yürümeyeceğini iddia eden Tuğyan, “Bence Türkiye’nin Kıbrıs’taki bu yeni dönemde, Tatar’la yürümeye devam etmesi pek akıllıca değildir. Tatar Türkiye adına yürüttüğü misyonu tamamlamıştır. Ve Ankara aslında kendi operasyonu olan ‘iki devlet’ politikasını, ona ‘kuryelik’ yapan Tatar ve Tatar’ı sırtında taşıyan UBP geleneğinin üzerine yıkıp, bir taşla iki kuş vurabilir.
Ve bir gün bir bakmışız ki, Tatar ya da muhtemel ‘Tatarımsılar’ gitmiş ve yerine yeni bir ılımlı politika ve bu ılımlı politika ‘imajının’ altını layıkıyla(!) doldurabilecek, Türkiye ile ‘uyum’ içinde yürüyecek yeni bir liderliğe uyanmışız.
Peki ya sonrası?
Sonrası muamma.
Zaten siyasette ne yaptığın değil, ne yapar gibi göründüğün değil midir önemli olan” dedi.
KÖŞE YAZISININ TAMAMI: https://www.kibrisinsesi.com/ya-resmin-buyugu-cumhurbaskanligi-secimiyse