Arıklı, bu sistemin hem Kıbrıs Türk halkı hem de Türkiye için bir yük haline geldiğini savunarak, köklü bir değişiklik çağrısında bulundu.
Arıklı, Genel Başkan Yardımcısı Turan Büyükyılmaz'ın parlamenter sistemin tıkanıklık yarattığını dile getirmesinin ardından gelen tepkilere dikkat çekti. "Bu sistemi yaratan, bu sistemden beslenen ve devamını isteyenler derhal tepki gösterdi. Hükümet ortaklarımız bile bizden özür talep etti" diyen Arıklı, özür dilemeye hazır olduklarını belirtti. Ancak bu yapının sorumlularının da halktan özür dilemesi gerektiğini vurguladı.
Arıklı, KKTC’nin bugünkü durumuna gelmesinde etkili olan geçmiş politikaları eleştirerek, "Bu ülkeyi zengin kaynakların fakir bekçisi yapanlar, Rumdan kalan fabrikaları kapatıp çalışanları memur yapanlar, KTHY, Turizm İşletmeleri ve Sanayi Holding gibi kurumları batıranlar, Türkiye ile imzalanan ekonomik protokollere rağmen halkın ihtiyaç duyduğu reformları hayata geçirmeyenler, halktan hiç mi özür dilemeyecek?" diye sordu.
Sorunların inkâr edilmesiyle çözülemeyeceğini belirten Arıklı, mevcut sistemin devam ettiği sürece halkın devlete olan aidiyet duygusunun zayıflayacağını ve KKTC'nin hak etmediği bir cezaya maruz kalacağını söyledi. "Bu devlet vatan-millet edebiyatıyla değil, halka sunduğu adalet, refah ve huzur ile yaşayacaktır" dedi.
Arıklı, bu sorunların ancak sistem değişikliği ile çözülebileceğini ifade ederek, "Bu kangrenleşmiş yapıyı pansuman tedbirlerle iyileştiremeyiz. Ameliyat şart. Bunu yapabiliriz, bunu başarabiliriz" diyerek sözlerini noktaladı.
Açıklamanın tam metni şöyle:
“Önceki gün Genel Başkan Yardımcımız Turan Büyükyılmaz, KKTC de uygulanan Parlamenter Sistemi ve onun yarattığı tıkanıklığı anlatırken bu yapının “Hem Kıbrıs Türkünün hem de Türkiye’nin sırtında kambur” haline geldiğini vurguladı.
Vay sen misin bunu diyen. Bu sistemi yaratan, bu sistemden beslenen ve bu sistemin devamını isteyenler derhal tepki verdiler.
Hatta Hükumet ortaklarımız da bu kervana katılıp, bizden özür istedi…
Tamam biz özür dileyelim de, ortaklarımız da dahil bu ülkeyi bu hale getirenler, bu hantal verimsiz yapıyı kuranlar, bu ülkeyi zengin kaynakların fakir bekçisi yapanlar, Rumdan kalan 150 civarındaki fabrikayı kapatıp, çalışanlarını memur yapanlar, 180 bin Rumun bıraktığını 90 bin Türke adil bir şekilde bölüştüremeyenler, KTHY,Turizm İşletmeleri, Sanayi Holding, Eti vs elini attığı her kurumu batıranlar, Türkiye ile imzalanan bütün ekonomik protokollerde yer almasına rağmen halkın ihtiyaç duyduğu hiçbir reformu yapmayanlar vs vs… bunlar hiç mi özür dilemeyecek bu halktan…
Sorunu inkar etmekle sorun ortadan kalkmıyor efendiler…
Bu hastalıklı yapı bu haliyle devam ettikçe, halkın bu devlete aidiyet duygusu giderek kaybolacak, KKTC hak etmediği bir şekilde cezalandırılacaktır.
Bu Devlet yaşayacaksa Vatan-Millet edebiyatı ile değil, halka sunduğu adalet, refah, zenginlik ve huzur ile yaşayacaktır.
Gelin bu kangrenleşmiş hastalığı inkar yolu ile yahut pansuman tedbirlerle tedavi etmekten vazgeçip, direk ameliyat masasına yatıralım…
Nasıl mı? Elbette “Sistem” değişikliği ile. Bunu yapabiliriz. Biz bunu başarabiliriz…”