Geçtiğimiz haftasonu Kıbrıslı Türkler tarafından seçilen son cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, eski Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in bir kitap tanıtımında yaptığı açıklamalar ardından Crans Montana’da yaşanan sürece ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Anastasiadis, ‘bizi bıraksalardı Kıbrıs Sorunu çözülecekti’ derken, Akıncı ‘o dönemde Türkiye yönetimi ile ilişkilerimin iyi olmamasına rağmen Crans Montana’daki başarısızlığın Türkiye’ye fatura edilmesi adil değildir, doğru da değildir’ diyerek yanıt verdi, çözüme ulaşılmamasının tercih edildiğini belirtti.
ANASTASIADIS: EĞER BİZİ BIRAKSALARDI, ÇÖZMÜŞTÜK
Türk tarafının taleplerinin veto hakkının ötesine geçtiğini savunan Anastasiadis, on bir üyeli konseyde alınacak her kararda dört Kıbrıslı Türk bakan veya yetkiliden en az birinin olumlu oy vermesinin zorunlu kılındığını, bu düzenlemenin, Türkiye’nin kontrolündeki kişilere devleti tamamen felç etme yetkisi tanıyacağını ve Kıbrıs’ın işlevselliğinin tamamen Ankara’nın insafına kalacağını iddia etti. Bu şartlar altında daha sonra ya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortadan kalkacağını ya da bağımsız bir Kıbrıs Türk devletinin kurulacağını savundu. Akıncı’nın Kıbrıslı Rumların endişelerine duyarlı olduğunu belirten Anastasiadis, “Eğer bizi bıraksalardı Kıbrıs sorunu çözülmüştü. Ne yazık ki Akıncı, temsil ettiği görüşleri hayata geçirecek veya empoze edecek bir konumda değildi” dedi. Haritaların eş zamanlı değişimi gündeme geldiğinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Akıncı’yı altı ay boyunca Ankara’da kabul etmediğini iddia eden Anastasiadis, bu durumun çözüm sürecini sekteye uğrattığını ileri sürdü.
MUSTAFA AKINCI’DAN SİYASI EŞİTLİK VURGUSU
Akıncı, Anastasiadis'in açıklamalarına yanıt vererek, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitlik talebinin meşru olduğunu vurguladı. "Kıbrıs’ta iki toplumun kaygılarını dikkate almadan bir çözüme ulaşmak mümkün değildir" diyen Akıncı, müzakere sürecinde siyasi eşitliği temel alan bir yaklaşım sergilediğini, federal bir çözümün yalnızca Kıbrıslı Türklerin ekonomik ve siyasi haklarının garanti altına alınmasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
FEDERAL ÇÖZÜMDE SİYASİ EŞİTLİK ENGELİ
Akıncı, federal hükümetin 7 Kıbrıslı Rum ve 4 Kıbrıslı Türk üyeden oluşması konusunda uzlaşma sağlandığını ancak Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğinin Güney Kıbrıs liderliği tarafından reddedildiğini ifade etti. Akıncı, siyasi eşitliği reddeden yaklaşımların, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün önünde en büyük engel olduğunu söyledi. Annan Planı ve Crans Montana sürecindeki başarısızlıkların temel nedeninin Kıbrıslı Türklerin siyasal haklarına yönelik karşı duruş olduğunu belirtti ve Kıbrıslı Rum liderliği için "Bu ada barış içinde birlikte yönetilmek yerine, Türkiye ile komşu olmayı tercih ettiler" ifadelerini kullandı.
FUAT OKTAY: KÜLLİYE BİR MÜHÜRDÜR
Bu tartışmalar yaşanırken akıllara TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın 9.11.2022’de yaptığı açıklama geldi. Oktay o açıklamada “Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi yerleşkesi, Kıbrıs Türk devletinin geleceğe vurulan mührüdür; varlığının, egemenliğinin, bağımsızlığının simgesidir” vurgusu yapmış ve “Kıbrıs Türkü buraya bu mührü vuracaktır. Türkiye de bu mührün vurulmasına sonuna kadar destek verecektir” demişti. Oktay, bu projenin hayata geçmesini zorlaştırmaya çalışanların karşısında KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti devletini bulacağını söylemiş ve Türkiye’nin, KKTC’nin egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün tescili temelindeki çözüm vizyonunu başından itibaren kuvvetle desteklediğini belirtmişti. Oktay, “Çözümün yolu, ancak BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs Türk halkının müktesep haklarını tesciliyle açılabilir. Ancak BM Güvenlik Konseyi bir buçuk yıldır adım atmamıştır. Çünkü BM Güvenlik Konseyi’nin kendisine hayrı yoktur.” açıklamasını da yapmıştı.
Ahaber’in geçtiğimiz günlerde yaptığı bir haberde Külliye’nin yakında Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılacağı ve çalışmaların sonuna gelindiği de açıklanmıştı.