N'oldu..? Gücüñüze giddi "Gibriyagi" guzzum..?

N'oldu..? Gücüñüze giddi "Gibriyagi" guzzum..?

50'lerde başladı gıcınnansın bu alem..

Hem kuzeydeki hiç bitmeyen Sultanlıkda, hem da Helen Krallığında yapıldıydı plancıklar.. 

İngiliz’in da işine geldiydi, zira 48'deki Lefke maden grevinde dişini gösderdiydi Gıbrıslı..

Türk'üynan, Rum'uynan, Ermeni'siynan, Maronit'iynan...

Kullumakka..

"Bunnar birlik olursa yeller bizi bunun içinde" dediydi, İngiliz..

En çok nüfusu olan Rumlar’ıdı, sonra da Türkler...

Helen Krallığını da, kuzeydeki Sultanlığı da nasıl gofa getireceğini bilirdi İngiliz. 

N'apsañ işiydi. Alışgınıdı, bölsün da yönetsin.

"Bayrak" dedi, "Vatan parçası" dedi, "Gebert genni da, yeycek seni" dedi, gofa geldi anacıklar...

55'de İstanbul’un göbeğinde tezgahlandı ilk oyunnarı..

Gayrimüslimlerin evleri, işleri talan edildi. Tecavüze uğradı insannar, öldürüldü..

Saldıran bu guello sürüsünün ellerindeki dövizlerde "Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır.." yazardı..

Hiç olurdu, Gıbrız'daki Türkler bir olsunudu gavur Urumlarınan..?

Hemman bu iş çözülmeliydi..

Helen Krallığı da ateş püskürürdü..

Ne bu..? Gosgoca adayı Türklere bırağacaklardı..?

Londura'daki lordlar sütlü çaycıklarını içerkân, gerindiler koltucuklarında da seyrettiler bu ahmakları keyfinan...

İki tarafda gurdurdukları teşkilatcıklarınan düşman eddiler, senelerinan beraber şarkı söyleyen, beraber yeyip içen Gıbrıslıları.. 

Sonra aldı İngiliz yanına anacıkları, gendi da kapdı resmî mühürünan önemli köşecikleri, "alıñ" dedi anacıklara, "üleşiñ arañızda isdediğiñiz gibin.."

"Ben isdediğimi aldım, siz da yeyiñ birbiriñizi.." dediydi aslında ama, ağnamadı bu hollolar..

Olan Gıbrıslıya oldu..

Öğretmencikler yolladı anacıklar.. 

"Bunnara lüzum öğredelim, bizim gibi olmayı, bizim gibi yeyip içmeyi, bizim gibi gonuşmayı, 'bardon konuşmayı' dediler..

Galiba "Asimile" deller adına..

Aha bildiğiñ onu yapdılar Gıbrızlıya...

Üsdüne bir da nüfus yığdılar bunun içine. Daha çok benzeylim gennere diye..

On gişiydik. 

İkisi kibarlaşdı, gezeller mersedesciklerinan. Bildiğiñ yüzsüzdüller. Sömürgecilerin yanına geçdiler da yeller mammacıkları. 

Beş gişi yuddu zoggayı, oldu tam Sultancı. Varısa yoğusa anaları. Toz gondurmazlar. "Egemen"imişlar deller..

Üç gişi galdık bunun içinde.. 

Siñdirmeye uğraşıllar bizi..

Her şeyimizi gasbeddiler, bir gonuşmamız galdıydı..

Biceez hafdadır gaynar ortalık. Neçünmüş böyle gonuşuruk..? Aslında "Gibriyagi" diye bir lisan yoğumuş. 

Şimdi da duddular paraynan bir gazeddacı guello, ikişer sahat araynan yayınnar aynı yazıyı, her defasında goyar değişik artist fotoğraflarını göya başga yazıdır da ahkâm keser ahbabıñ sömürgecinin ağzıynan..

Ders vereceymiş bize efendi.. "Lehçe" buyumuş, "Şive" öbürüymüş, "Ağız" sempatiğimiş ama dikkat etmezsañ ağzıña sıçarmış. En güzeli İstanbul Türkçesiymiş. Biz da lüzumumuş öyle gonuşalım..

Haaa.. Hazır unudayım en önemli buluşunu çakma dil bilimcinin..

"Gancelli" bizim dilimize İtalyanca'dan gelmemiş buyurdu efendi, kıçından..

Osmanlı’dan türemiş  dedi Sultan tebaası... 

"Kancalı Kapı" demekmiş sayın herbokoloğa göre...

Gözlen da dakılmasın biceez yumuşak yeriñe o ganca...

N'oldu..? 

Gücüñüze giddi "Gibriyagi"..?

***************

Pazartesi, Salı Cenevre'de büyük buluşma var. 

Buluşmaya gitmeden önce kimileri tarafından ziyaretler yapıldı, el etek öpüldü, icazet alındı.

Kimileri "biz onlar gibi kimsenin denetimi altında değiliz" diye demeç verdi.

Kimileri kendi aralarında birbirlerine baklava ikram edip hasbıhal ederken, kimileri ellerindeki askeri merkezlerden nereleri vuracaklarının hesabını yapmaya devam etti.

Cenevre güzel şehir. 

Toplantı salonu muhtemelen Cenevre gölüne bakıyordur. 

O manzaraya karşı içilen kahveler de pek lezzetli olur..

Kahve bahane, uluslararası camiaya şirin ve uzlaşıcı görünmek şahane..

Peki, Ada’nın Başkentinde, araç geçişi için ikinci kapıyı bile açamayan, bu konuda bile uzlaşamayanlar mı ortak yolu bulacak, yoksa işlerine geldiği gibi "garantörlük" sıfatını kullanan iş bozucular mı..?

Haa..

Birisi "3D" demişti Cenevre'ye gitmeden..

Keşke başka bir isim uydursaydın yahu..!!

Uluslararası bir toplantıya gidiyorsun..

Tüm dünyada "3D", "3 boyutlu" demektir, unutmuş zavallı..

Ama haklılık payı da var yani..

Ada'da yıllardır seyrettiğimiz belgesel, "3 garantör", pardon..!! "3 boyutlu" değil mi zaten..

Kedi olalı bir fare tuttu sonunda, bravo....

***************

-    Oynaddı kafayı ahali be Elmaziye... Geceyarısı götürdüler adamı Girne'de hastahaneye, sabaha garşı 4'de dediler genne gidebilir deyi. Sen çık ahbabıñ dışarı, al ambulansı kapudan vıızzz..

-    Yok bok..!!

-    Vallahi.. Buldular ambulansı Vasilya'da.. Duddular adamı da tabii. Gördülerdi genni zaten kameradan hastahanede.. Sordu genne polis, "Neçün çaldın be ambulansı..?". "N'apacaydım" dedi, "Sabahın kôründe, para yok, pul yok. Yörüyemazdım ya ta Vasilya'ya."

-    N'apsın be adam.. Üç guruş mağaşınan nasıl geçinecek millet be Siddiga.. Öteği gün duymadıñ o şu duddular adamı Aydemet'de.. Nasılmış geçirir 2 kilo gıyma, 7 kilo et, hem 1 kilo guyruk bu tarafa..Derdest eddiler adamı gaçakçı deyi..  Ölân nerdeysa üçde biridir fiyatı etin Güney’de... İsdeller gazzıklanalım bu tarafda, onnar da yesin mammacıkları.. Anañızın roggasını yeyesiñiz hepiñiz, ilahi Tanrım... 

***************

"Askerlik namustur" demiş birileri..

Sana emir verecekler, sen de gidip başkalarını vuracaksın,

Neden..?

Çünkü birileri sınırlar çizmiş zamanında ve bu sınırlar içerisinde yaşamak zorunda bırakılmış tüm insanlar..

Bu sınırların içinde kalıp da kendine "Devlet" diyenleri yönetenlerse hep daha fazlasını istemişler. "En güçlü, en büyük, en tapılası ben olmalıyım" demişler. 

Güç uğruna ele geçirilmesi gerekmiş, diğer toprakların. Ne kadar büyürse sınırlar, o kadar saygıdeğer ve zengin olurlarmış.

Bunun için de silahlar yapmışlar, yok etmek için. Askerlik de bu yüzden gerekliymiş. En büyük ve en saygıdeğer olmak için başkalarının topraklarını ele geçirmek ve onları yok etmek gerekmiş. Böylece kendi sınırları, yani "vatan" bölünmeyecek, büyüyecek ve "namus" korunacakmış..

"Ben sömürge ordusunun savaş hazırlıklarına karşı, aynı yurdu paylaştığım Kıbrıslılara karşı silah tutmayacağım" diyerek askeri seferberlik çağrısına uymayan Halil Karapaşaoğlu için yine ve yeniden dava okundu. 

Halil, aynı konuyla ilgili olarak 2011, 2019 ve 2024 yıllarında üç kez hapis cezası aldı.

Öte yandan Mağusa'da bir asker, efendilerin "namus"unu korumak uğruna, gece ıssız bir nöbet yerinde, silahla kendini vurarak yaşamına son verdi..

Ne de güzel savunuldu işgal topraklarınız..

Memnun musunuz, mutlu musunuz..?

Tam istediğiniz gibi kanla sulandı toprak..

İşte tam da bu yüzden "Türk yerleşimci kolonyalizminin bana dayattığı bu görevi kabul etmiyorum." dedi, Halil..

Zorla dayattığınız bu sisteme yüreklice karşı geliyor, Halil'ler, Mustafa'lar, Murat'lar..

VİCDANİ RET HAKTIR....!!!

Yusuf Nidai

15 Mart 2025

saggullim@gamil.com

Gibriyagi: Ada'daki tüm Kıbrıslıların kendi etnik diyalektleriyle konuştuğu "Kıbrıs Ağzı"nın genel adı.

Gıcınnanmak: Birilerinin davranışından rahatsız olmak / Asimilasyon 

Kullumakka: Hep birlikte 

Gofa gelmek: Teşvik etmek, kışkırtmak

Guello: Budala, ahmak

Üleşmek: Paylaşmak, bölüşmek

Hollo: Ahmak

Zogga: Balık kancası

Gancelli: Bahçe Kapısı (Dil bilimciler tarafından belgelerle defalarca kanıtlanmış, dilimize İtalyanca'dan geçmiş, hâlâ İtalyan dilinde de kullanılan ve aynı anlamı taşıyan sözcük)

Vasilya: 1974'den sonra "Türkçeleştirme" sevdasıyla adı değiştirilerek, şimdilerde "Karşıyaka" olarak anılan, Girne'nin batısındaki yerleşim yeri

Aydemet: Asıl adı "Agios Demetios" olan, Türkçe konuşan Kıbrıslıların dilinde "Aydemet"e dönüşmüş, 1974 sonrası yine "Türkçeleştirme" sevdasıyla adı değiştirilerek, şimdilerde "Metehan" adıyla anılan ve bölünmüş adamızdaki 9 geçiş noktasından biri olan, ancak Başkent Lefkoşa'daki "tek" araçla geçişin yapıldığı, insanların saatlerce sırada bekleyerek eziyet çektiği geçiş noktası

Derdest etmek: Tutuklamak