İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Amir Saeid İravani, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne dün akşam düzenledikleri füze saldırısıyla ilgili mektup gönderdi.
AA’nın haberine göre mektupta, “saldırının, BM Şartı'nın 51. maddesine göre meşru müdafaa hakkı uyarınca gerçekleştirildiği, siyonist rejimin İran'ın toprak bütünlüğü ve egemenliğine yönelik ihlallerine cevap olduğu” ifade edildi.
Heniyye ve Nasrallah suikastları
Mektupta, söz konusu ihlallerin arasında İran'ın resmi misafiri Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'ye yönelik suikast, Lübnan'da büyükelçisinin yaralanması, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve üst düzey İranlı askeri danışmana yönelik suikastlar bulunduğu kaydedildi.
Saldırıların masum sivilleri hedef alan "siyonist rejimin" aksine etik prensipler ve uluslararası insancıl hukuk uyarınca sadece askeri ve güvenlik tesislerini hedef aldığı ifade edilen mektupta, BMGK'nin temel görevini yerine getirmemesinin üzüntüyle karşılandığı belirtildi.
Mektupta, BMGK'nin hareketsiz kalmasının İsrail'in tüm kırmızı çizgileri ihlal etmesine imkan tanıdığı kaydedilerek, bunun İran'a uluslararası hukuk uyarınca meşru müdafaa hakkını muhafaza etmekten başka seçenek bırakmadığı savunuldu.
BMGK’ya çağrı
İran'ın, İsrail rejimini yeni bir saldırganlığa karşı şiddetle uyardığı vurgulanan mektupta, İran'ın çıkarları, toprak bütünlüğü ve egemenliğini koruma hakkı bulunduğu bildirildi.
Mektupta, İsrail'in yeni bir saldırısı karşısında hiçbir çekince olmadan "İran'ın karşılığının hızlı, kararlı ve daha önceden çok daha güçlü" olacağı uyarısına yer verildi.
BMGK'nin kararlı ve acil bir şekilde İsrail'in Lübnan, Gazze ve Suriye'de işlediği savaş suçlarını durdurması çağrısı yapılan mektupta, ancak bu şekilde kapsamlı bölgesel savaşın engelleneceğine işaret edildi.
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. Maddesi: “Bu Antlaşmanın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyine bildirilir ve Konseyin işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.”