20 yıla yakın bir süredir İran'da sürdürdüğü insan hakları ve demokrasi mücadelesiyle tanınan Kiyanuş Sencari, dört siyasi mahpus 24 saat içinde serbest bırakılmazsa intihar edeceğini duyurdu.

Sencari, duyurusundan tam 24 saat sonra kendisini yüksek bir binadan atarak hayatına son verdi.

"Hamaney ve ortaklarının diktatörlüğünü protesto için hayatıma son vereceğim"

Sencari, sosyal medya hesabından 12 Kasım gecesi yayımladığı bir duyuruyla dört kişinin serbest bırakılmasını istemiş, isteği yerine getirilmezse hayatına son vereceğini duyurmuştu.

Fatime Sepehari, Nesrin Şakrami, Tomaj Salehi ve Arşam Rezayi13 Kasım çarşamba günü saat 19:00'a kadar cezaevinden salıverilmezler ve salıverildikleri haberi Adliye haber sitesinde yayınlanmazsa, Hamaney ve ortaklarının diktatörlüğünü protesto için hayatıma son vereceğim.

Bu belki bir uyandırma çağrısı olur!

Yaşasın İran

"Hayatlarımızı ölüme aşık olduğumuz için değil, yaşama aşık olduğumuz için veriyoruz"

Sencari, son mesajlarını ertesi gün 13 Kasım 18:50'de yayımladı. 
Önce kendisini attığı binadan gördüğü son görüntüyü bir fotoğraf karesine yerleştirdi

İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki rolü ele alındı İstanbul Sözleşmesi’nin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki rolü ele alındı

Ardından son sözlerini paylaştı:

"Sözü tutma zamanı

"Hiç kimse görüşlerini açıkladığı için hapse atılmamalı. Protesto, her İran yurttaşının hakkıdır.

"Bu tvitten sonra hayatım sona erecek, ama unutmayalım ki, hayatlarımızı ölüme aşık olduğumuz için değil yaşama aşık olduğumuz için verdik ve vermeye devam ediyoruz.

"Umuyorum ki, İranlılar bir gün uyanacak ve esareti yenecek."

"Yaşasın İran."

"Hayatın bana öyle bir vatan borcu var ki..."

Sencari sosyal medya hesabının başına da şu sözleri sabitlemişti:

"Hayatın bana öyle bir vatan borcu var ki, orada düşüneceğim tek şey yaşamak olsun vatan değil."

Ölümü doğrulandı

Sencari'nin ölümü bir kaç saat sonra aralarında, X'teki hesabından "Dün gece ve bugün boyunca elimizden gelen her şeyi yaptık ama Kiyanuş gitti." diye yazan aktivist Hoseyn Ronahi'nin de olduğu İranlı kaynaklarca doğrulandı.

Ölüm haberlerinin doğrulanması üzerine İran dışından Molla rejimine karşı yayın yapan "Iran Insight" sitesi Kiyanuş Sencari'nin mücadelesi ve yaşam öyküsüne ilişkin bilgileri paylaştı.

Bir direniş mirası

Sencari, İran'ın teokratik yönetiminin gür sesli bir eleştirmeni ve bir demokrasi ve insan hakları savunucusuydu. Eylemleri nedeniyle 1999 ile 2007 arasında İran'da iktidar tarafından defalarca göz altına alınmış ve hapsedilmişti.

Demir parmaklıklar ardında geçirdiği aylar boyunca Sencari, hücre hapsine ve kendi deyimiyle "beyaz işkence"ye ya da derin duygusal yaralar açan duygusal yoksunluk yoluyla psikolojik istismara göğüs gerdi.

Sencari 2007'de İran'dan kaçarak Uluslararası Af Örgütü'nün yardımıyla Norveç'e sığınma hakkı aldı. Yurt dışındayken Abdurrahman Burumand Vakfı ve İran İnsan Hakları Dökümantasyon Merkezi adlı insan hakları grubuyla çalıştı ardından ABD'nin başkenti Washington DC'de Amerika'nın Sesi'nde (VoA) gazetecilik yaptı.

Ailesinden ayrı kalmaya daha çok katlanamayan Sencari, 2016'da İran'a geri döner dönmez tutuklandı ve siyasi amaçlı suçlamalarla 11 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Cezaevinde bulunduğu sürede Sencari kendi rızası olmaksızın akıl hastalıkları hastanesine yatırıldı. Elektrik şoku "tedavisi" de dahil pek çok kez tacize uğradı. Başından geçenler arsında bir gece "hemşire[nin] [kendisine] çene[sini] kilitleyen bir şey enjekte etti[ğini]" anlatmıştı. "Uyandığımda ellerim ve ayaklarım yatağa zincirlenmişti." diyordu.
Sencarinin ölümü, İran iktidarının muhalefeti bastırmaya yönelik kampanyaların ortasında gerçekleşti. Eylül 2022'de Jîna Mahsa Amini'nin ölümünün ateşlediği "Kadın, Yaşam, Özgürlük" protestolarından bu yana İran, protestolara katılan en az dokuz eylemciyi idam etti ve onlarcasını de ölüm cezasına çarptırdı.

Bir eylem çağrısı

Sencari'nin son mesajında ​​savunduğu kişiler İran'ın öne gelen muhalifleri arasında.

Siyasi tutsak Fatime Sepehri, İslam Cumhuriyeti'ni açıkça eleştirmesi dolayısıyla kalp rahatsızlığına rağmen hapsedildi. Protestolar sırasında öldürülen Nika Şakarami'nin annesi Nesrin Şakarami kısa süre önce açık bir suçlama olmaksızın gözaltına alınmıştı. Protest şarkılarıyla tanınan rapçi Tumaj Salehi, cezası daha sonra ağır hapse çevrilen bir idam mahkumu. Diğer siyasal aktivist Arşam Rezayi ise Evin Hapishanesi'nde tutuklu.

Sencari'nin ölümü, İran'daki insan haklarına yönelik baskılara dünyanın dikkatini çekmek için Aralık 2022'de Fransa'nın Lyon kentinde kendini asan 38 yaşındaki Muhammed Moradi'nin intiharını hatırlatıyor.

Ölümünden önce Moradi de, küresel destek talep eden bir video çekmişti: "Ülkemizi kadın ve erkekler için eşit haklara sahip demokratik bir ülkeye dönüştürmek istiyoruz."

İnsan hakları örgütleri İran yargısını şeffaflıktan yoksun olması ve zorla yapılan itiraflara dayanması nedeniyle uzun süredir eleştiriyordu.

Yurt içinde İslam Cumhuriyeti'nin gözdağı ve sert cezalar yoluyla muhalifleri susturma stratejisi öfkeyi ve direnişi körükledi.

Sencari'nin son sözleri hem İranlılar hem de uluslararası topluma yönelik bir azar niteliğindeydi: "Bu belki bir uyandırma çağrısı olur! Yaşasın İran."

(AEK)

Editör: Kıbrısın Sesi