Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Ekonomik Kalkınma ve Yerel İş Gücü Politikalarından Sorumlu Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Erman Yaylalı, TDP’nin yönetime geldiği dönemde, gelir dağılımının adil şekilde gerçekleşmesi için gerekli tüm politikaları hayata geçireceklerini, bu anlamda tüm plan ve projelerinin de hazır olduğunu söyledi.

Yazılı açıklama yapan Yaylalı, maaş ve ücretlere resmi makamlarca açıklanan hayat pahalılığı oranında artış yapılmasının, aslında maaş veya ücret artışı olmadığını ve çalışanların, hükümet partileri eliyle yaratılan enflasyonist ortam sayesinde kaybedilen alım güçlerinin bir kısmının, tekrar yerine konulması olduğunu hala daha kavrayamamış bir ülke yönetimi ile karşı karşıya olunduğunu belirtti.

Kıbrıs’ın kuzeyinde olduğu gibi enflasyonist ortamın süreklilik kazandığı ülkelerde, çalışanların kaybolan alım gücünün tekrar geriye verilmesi ile ilgili kurulan eşel mobil sisteminin, geçmiş yıllarda olduğu gibi yeniden “2 ayda bir ve konsolide” olacak şekilde gerçekleştirilmesinin elzem olduğunu vurgulayan Yaylalı, aksi takdirde emeği ile geçinmek zorunda olan sabit ve dar gelirli insanların sürekli olarak alım güçlerini kaybettikleri için her geçen gün yoksullaşmaya devam edeceklerini kaydetti.

"AVRUPA'DAKİ İŞVERENLER ZORUNLULUK OLMADAN YANSITIYOR”

Avrupa’daki birçok ülkede, yıllık yüzde 3.4 oranında gerçekleşen hayat pahalılığı karşısında bile, özel sektör işverenlerinin herhangi bir yasal zorunluluk olmamasına rağmen 2023 ve 2024 yıllarında, çalışanların maaşlarına yılda 2 kez olmak üzere artış yaptığına işaret eden Yaylalı, bu durumun da çalışanların kaybedilen alım güçlerinin tekrar yerine konması amacıyla ortaya konulan çağdaş düşünce ve medeni anlayışın bir sonucu olduğunu vurguladı.

Yaylalı, “Bizim ülkemizde ise doğruluğu bile tartışma konusu olan enflasyon hesaplamaları sonucu ortaya çıkan 4 aylık hayat pahalılığı oranı olan yüzde 11.12’lik orana tekabül eden miktar, en düşük ücret olan asgari ücretle yaşamlarını sürdürmeye çalışan yurttaşlarımıza çok görülmüştür” dedi.

Bu şekildeki hareket tarzının, çağdaş ve medeni bir anlayışın çok uzağında olduğunu, yönetimde olanların bu durumu çok iyi düşünüp değerlendirmesi gerektiğini kaydeden Yaylalı, yönetimlerin asli görevlerinin; hayat pahalılığını, mal ve hizmetlerdeki fiyat artışlarını, en azından temel tüketim maddelerindeki fiyat artışlarını durduracak veya minimize edebilecek politikaların üretilmesi olduğunu hatırlattı.

Yaylalı, “Ancak üzülerek ve yaşayarak görmekteyiz ki yönetim kademelerinde bu yönde herhangi çaba ve beceri ortaya konulamamaktadır” ifadelerini kullandı.

Yönetimin, 2025 yılında gerçekleşecek devasa bütçe açıklarının kapatılması amacıyla çok büyük boyuttaki kayıt dışı çalışma ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele edeceğine, üretimde kullanılan gaz, elektrik gibi temel girdi maddelerine ve birçok temel gıda maddesine direkt veya dolaylı olarak zam yaptığını belirten Yaylalı, bu durumun da toplumun açlık seviyesinde bulunan ve korunmaya muhtaç en yoksul kesiminin maaşlarını sürekli olarak düşürdüğünü söyledi.

Yaylalı, “Net asgari ücretin 38 bin 818 TL olduğu bir ülkede, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırının 27 bin 870 TL, yoksulluk sınırının ise 80 bin TL olması yönetim kademelerindeki kişileri gerçekten rahatsız etmiyor mu?” diye sordu.

“TDP DÖNEMİNDE YAPACAĞIMIZ İCRAATLARIN PLANLARI HAZIRDIR”

Uyuşturucu operasyonlarında 5 kişi tutuklandı Uyuşturucu operasyonlarında 5 kişi tutuklandı

“Açlık sınırı sarmalından çıkamayan insanların yaşamlarını iyileştirebilmek için herhangi bir çalışmaları var mı? İnsanlarımız arasında gittikçe artan gelir dağılımındaki uçurumun kapatılması amacıyla herhangi projeleri var mı?” diye soran Yaylalı, “Yoksa bu durumun farkında değiller mi?” dedi.

Yaylalı, TDP yönetiminde gerçekleştirecekleri icraatların başında, “sürekli olarak yoksul insanların aleyhine bozulan gelir dağılımını düzeltmek için gerekli tüm düzenlemeleri yapmak” olacağını belirterek, “Bu amaçla yapılması gereken tüm düzenlemeler, plan ve programlarımız hazırdır” dedi.

Yaylalı sözlerini şöyle noktaladı:

“İlk önceliğimiz asgari ücretli ve çok düşük gelir seviyesinde hatta açlık sınırın altında bir gelire sahip olan yoksul ve engelli yurttaşlarımızın refah seviyesini artırmak olacaktır.

KKTC yurttaşı insanlarımızın kendi ülkelerinde kök salmalarına imkân verecek, onların istihdam edilerek işgücü piyasalarına girişlerini kolaylaştıracak ve insanca yaşayabilecekleri ücretleri elde etmelerini sağlayabilecek tüm projelerimiz hazırdır.
Bu proje ve gerçekleştireceğimiz düzenlemeler yönetime geldiğimiz ilk altı ay içerisinde hayata geçirilecektir”.