Narhın devlet tarafından belirlenmesinin riskli olduğunu belirterek, dar gelirli kesimlerin alım gücünü korumak için zorunlu gıda ve temizlik maddelerinde bu yöntemin gerekliliğini vurguladı.
Erhürman, doğru yolun, tüm kesimlerle detaylı bir incelemenin ardından narhın konulması olduğunu söyledi. Aksi takdirde, güvenin sarsılacağını ve ekonominin olumsuz etkilenebileceğini ifade etti.
Erhürman’ın değerlendirmesinin tamamı şöyle:
“Narh, yani fiyatın piyasa tarafından değil devlet tarafından belirlenmesi riskli bir hukuki enstrümandır.
Hayat pahalılığı karşısında, özellikle dar gelirli kesimlerin alım gücünün korunması için zorunlu gıda ve temizlik maddelerinde bu yöntemin kullanılmasının gerekli olduğu zamanlardayız.
Doğru yol, ilgili tüm kesimlerle, tüm hesaplar (özellikle maliyetler) ayrıntılı bir incelemeye tabi tutulduktan ve herkesin buna uyacağı güvence altına alındıktan sonra "narh"ı koymaktır.
Aksi halde "narh" konur ama uygulaması gerçekleşmez ve bu durumda tüketicinin yalnızca ilgili kesimlere değil, devlet otoritesine de güveni sarsılır.
Bunun sonucu da bizimki gibi normal olmayan koşullarda bulunan bir ülkede ekonominin güneye kayışının hızlanmasından başka bir şey olmaz. Bu arada güneye geçme şansı olmayan insanlarımızın durumu açısından eşitsizlik daha da artar.
"Bazı kasaplarda kuzu eti satılmıyor" haberlerinden anlıyoruz ki daha önce ekmekte yapıldığı gibi bu kez de kuzu etinde ilgili taraflarla istişare süreçleri doğru yönetilmemiş ve "narh" uygulaması kaostan başka bir şey yaratmamış. Ekmekte yaşananlardan dahi ders çıkarılamamış.
İşte "yönetmemek" böyle bir şey. Kaş yapacağım derken göz çıkarmak da öyle!