“DÜN İZLEDİĞİMİZ SİYASİ BİR ṢOVDU”
Kanal T’de yayınlanan ve Gazeteci Damla Dabis’in hazırlayıp sunduğu programa konuk olan eski Ombudsman Dizdarlı, Yüksek Mahkeme binası temel atma törenini “siyasi bir şov” olarak yorumladı. Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ’ın organizasyonda yer almasıyla ilgili de konuşan Dizdarlı, şu ifadeleri kullandı:
“Mahkeme Başkanının orada olması bu organizasyonu yaptığı anlamına gelmez, davetli olduğu anlaşılır. Çünkü büyük ihtimalle Türkiye Elçiliği tarafından organize edilen, güvenliği ile ve törenin oluş şekli ve seyrine baktığınızda Türkiye’de yapılan bir açılış intibası yarattı.”
“ÖNEMLİ OLAN YÜKSEK MAHKEME’NİN KARARLARI VE DURUŞUDUR”
Dizdarlı, Yüksek Mahkeme’nin yürütme ve yasama kurumlarına yakın olmasının kuvvetler ayrılığına gölge olmayacağını kaydederek, “Önemli olan Yüksek Mahkeme’nin kararlarıdır, duruşudur. Yeri evet bazı insanları rahatsız edebilir. Önemli olan mahkemelerin bağımsızlığıdır. Bağımsızlığı da vereceği kararlarla ölçülür” dedi.
Duayla gerçekleşen törene işaret eden Dizdarlı, “Dünkü olanlar ve gördüklerimiz bizim alıştığımız şekilde değil. Tören şekli farklı, hocanın orada olması, Fatiha okunması farklı. Çok farklı bir yöntem izlendi ama eminim ki Yüksek Mahkeme Başkanının da bu organizasyona çok fazla müdahale şansı olmadı” diye konuştu.
“TÜZÜK DEĞİŞİKLİĞİ DİNİN SİYASALLAŞTIRILMASIDIR”
Dizdarlı, okullarda türban takmaya olanak sağlayan tüzük değişiklini de değerlendirdi. Bu değişikliği “dinin siyasallaştırılması” olarak tanımlayan Dizdarlı, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Çok suni bir gündemle yapıldı. Bunu çocuklar ve insan hakları anlamında düşünüyorsak da Çocuk Hakları Sözleşmesi vardır ve buna göre 18 yaş altı herkes çocuktur. Bu sözleşme de her yasa da çocukların üstün menfaatini korur. Çünkü bir çocuk 18 yaşına kadar gelişimini tamamlamaz. Kendini keşfetme ve iradesini öğrenme bir zaman gerektirir. Benim de çocuğum var ve çocukların nasıl geliştiğini, nelere karar verdiğini çok net gören bir insanım. Başörtüsü için müracaatlara da baktığımızda başvuranlar çocuk değil ailelerdir. Bu çok önemlidir.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçmiş kararlarını hatırlatan Dizdarlı, “Belçika kararı var, çok meşhurdur. Flaman bölgesinde okula başı bağlı gitme noktasında ‘hayır! Bunu yapamazsınız, kurallarımız var’ denildi. AİHM’e başvuruldu. Çıkan karar şudur: Devletler veya okullar kendi kuralları olduğu takdirde, o ülke veya okulu tercih edenler o kurala uymak zorundadırlar. Yani ortaokullarda hoşgörü yoktur. Yine Leyla Şahin Davası vardır. ‘Ben eğitimimi başım bağlı sürdürmek istiyorum’ dedi, fakat karar aleyhte çıktı” açıklamasında bulundu.
“BU TÜZÜK ANAYASA’NIN TEMEL HAKLARINA VE KURULUŞ BİÇİMLERİNE TERS”
Dizdarlı, kuralların mevcut olduğuna dikkat çekerek, “Uyacaksın ya da farklı alternatife gideceksin. Seçimini o yönde yapacaksın. Genel hukuk kurallarından biri esas yasa veya Anayasa, tüzükte talep edilenleri öngörmüyorsa o zaman tüzük usule yanlış geçmiştir. Biz Anayasal olarak laik bir cumhuriyetiz. Laik bir cumhuriyette siz aniden bir tüzük geçiriyorsanız ve Anayasa’nın temel haklarına ve kuruluş biçimlerine ters, o zaman tüzükte bir sıkıntı var demektir” dedi.
Dizdarlı’nın açıklamasının devamı şu şekilde:
“Sayın Nazım Çavuşoğlu ‘100 bin kişinin talebi var’ dedi. Nüfusumuzu bilmediğimiz ülkede nasıl 100 bin kişi başını bağlamak ister! Bunu gayrı ciddi bir açıklama olarak görüyorum. Eğer bir haksa herkese, her şekle açık olur. Bu tamamen cinsiyet ayrımını teşvik eden bir şeydir. Siz dinlere saygılıysanız bu ülkede sadece Müslümanlar yoktur. Yahudi’si, Rus’u, Hristiyan’ı var. Her kesimden her dinden insan var.”
Kaynak: KP