TOPLANTIDA GERGİNLİK
Toplantı esnasında işveren ve işçi tarafları arasında gergin anlar yaşandı. Özellikle, Asgari Ücret Komisyonu Başkanı Tahir Serhat’ın maaşıyla ilgili açıklamaları, emekçilerin tepkisini çekti. Basında yer alan 250 bin TL maaş aldığı yönündeki söylemleri toplantı sırasında reddeden Serhat, maaşının yaklaşık 4 asgari ücretlinin maaşının karşılığı olan 140 bin TL olduğunu söyledi. Serhat’ın açıklaması, asgari ücretle çalışan işçilerin tepkisini daha da arttırdı. Asgari ücrete yapılan zammın aynı kalması yönünde çıkan kararın ardından Hür-İş Federasyonu Başkanı Ahmet Serdaroğlu, toplantıyı terk ederek erken seçim çağrısında bulundu.
“MÜCADELE DEVAM EDECEK!”
Toplantı sonrası sendika ve siyasi parti temsilcileri, gazetemize açıklamalarda bulunarak kararın emekçileri yoksulluğa mahkûm ettiğini belirterek, mücadelenin devam edeceği kaydedildi.
KANATLI: “ÇALIŞANLAR BEDEL ÖDEDİ, ŞİMDİ SIRA PATRONLARDA!”
Asgari Ücret toplantısının ardından KIBRISIN SESİ’ne açıklamalarda bulunan Güç-Sen Başkanı Ediz Kanatlı, hükümetin değişken politikaları nedeniyle asgari ücretin yine tartışma konusu olduğunu söyledi.
Kanatlı, pandemi sürecinde işverenlerin af, teşvik ve desteklerle korunduğunu belirterek, “Tüm maaşlı çalışanlar bu süreçte bedel ödedi, şimdi sıra patronlarda” ifadelerini kullandı.
Sendikalar ve özel sektör çalışanlarının ortak eylemler başlattığını hatırlatan Kanatlı, bu eylemlerin süreceğini vurguladı. “Ekonomik örgütlerin, kendi zümresel çıkarları yerine toplum çıkarlarını ön planda tutma zamanı çoktan gelmiştir. İşverenler adım atmalı” diyerek iş dünyasına çağrıda bulundu.
RAHVANCIĞLU: “ASGARİ ÜCRETLİ HER YIL 1 MAAŞ KAYBEDİYOR”
ASGARİ ÜCRETTE BÜYÜK KAYIP: “3 YILDA 2.7 MAAŞ ERİYOR”
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda, Hür-İş Sendikası’nın talebi üzerine danışman olarak toplantıya katılan Bağımsızlık Yolu Partisi Mali Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, yaptığı bilimsel çalışmaya ilişkin KIBRISIN SESİ’ne açıklamalarda bulundu. Rahvancıoğlu, asgari ücretin belirlenme sürecinde veriye dayalı bir yaklaşım olması gerektiğini vurgularken, son üç yılda asgari ücretlinin toplamda 2.7 maaş kaybettiğini ortaya koydu.
“ASGARİ ÜCRETLİ HER YIL 1 MAAŞ KAYBEDİYOR”
Yaptığı hesaplamalara göre, reel ücretler üzerinden bakıldığında asgari ücretlinin her yıl yaklaşık bir maaş kaybettiğini belirten Rahvancıoğlu, “Bu, asgari ücretle çalışan bir kişinin yılda 12 yerine 11 maaş alması anlamına geliyor” dedi. Hayat pahalılığının sürekli arttığını ve asgari ücretin sadece belirlendiği ayın koşullarına göre hesaplanmasının yetersiz olduğunu belirten Rahvancıoğlu, ücretin yıl içinde hızla eridiğine dikkat çekti.
"EKONOMİ BÜYÜRKEN ASGARİ ÜCRETLİNİN PAYI VERİLMİYOR"
Hükümetin kendi verilerine göre 2023 yılında ekonominin %7.4 büyüdüğünü ifade eden Rahvancıoğlu, işverenlerin daha fazla kazandığını ancak bu büyümenin asgari ücretliye yansıtılmadığını söyledi. Öte yandan, Maliye Bakanlığı’nın 2025 yılı için enflasyon beklentisini %35 olarak açıkladığını hatırlatan Rahvancıoğlu, ilk 6 ay için enflasyonun %16 civarında olacağını belirtti. Buna rağmen, asgari ücretliye yalnızca %7.5 oranında zam yapılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
“ASGARİ ÜCRET BİR RAKAM DEĞİL, İNSANLARIN GEÇİMİDİR”
Rahvancıoğlu, komisyon toplantısında sunduğu verilere itiraz eden kimsenin olmadığını, ancak karar alma sürecinde bilimsel verilerin dikkate alınmadığını ifade etti. “Asgari ücret sadece bir rakam değildir, bir emekçinin evine götüreceği ekmektir, yoğurttur, hellimdir” diyen Rahvancıoğlu, alınan kararların çalışanların yaşamına doğrudan etki ettiğini hatırlattı.
Ekonomik büyümenin asgari ücrete yansıtılmamasını ve hayat pahalılığının göz ardı edilmesini “insafsızlık” olarak nitelendiren Rahvancıoğlu açıklamasının sonunda, komisyonun kararlarını bilimsel verilere dayandırması gerektiğini vurguladı.
SOYALAN: “ÇALIŞANLARININ HAKLARI GÖZ ARDI EDİLDİ”
Basın Emekçileri Sendikası Genel Sekreteri Serkan Soyalan, Asgari Ücret Komisyonu’nun sendikaların itirazlarını dikkate almayarak asgari ücretin aynı kalmasını eleştirdi. KIBRISIN SESİ’ne açıklamalarda bulunan Soyalan, asgari ücretin belirlenmesinde dar gelirli ve özel sektör çalışanlarının haklarının göz ardı edildiğini vurguladı.
ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARI GAYRİ İNSANİ KOŞULLARA MAHKUM EDİLDİ
Soyalan, “Asgari ücret saptama komisyonu, yılın ilk asgari ücretini belirlemek üzere geçtiğimiz hafta toplandı ve hiçbir şekilde dar gelirlilerin haklarını gözetmeyen bir karar üretildi. Yüzde 7,5’luk artışa yapılan itirazların ardından bugün yeniden toplandılar. Toplanan komisyon, dar gelirli kesimleri, özel sektör çalışanlarını görmezden geldi ve onları gayri insani koşullara mahkum etti” dedi.
“UBP-DP-YDP HÜKÜMETİ ÖZEL SEKTÖR ÇALIŞANLARINI ÖNEMSEMİYOR”
Dün yapılan toplantı sonrası işçi temsilcilerinin toplantıyı terk ettiğini belirten Soyalan, bu durumun son dönemde sıkça dile getirdikleri bir gerçeği bir kez daha ortaya koyduğunu ifade ederek, “UBP-DP-YDP hükümetinin özel sektör çalışanlarının ve dar gelirli kesimin haklarını önemsemediğini söyledik ve bir kez daha haklı olduğumuzu gördük” diye konuştu.
“ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
Soyalan, örgütlü mücadelenin süreceğini ve “ne özel sektör çalışanlarının yalnız ne de dar gelirli kesimin yalnız” olduğunu vurguladı. “Bu sömüren yapıdan, emeğimizle ekmeğimizle bizi sömüren bu düzenden kurtuluncaya kadar örgütlü mücadelemiz artarak devam edecektir” diyerek sözlerini tamamladı.
CEM KAPISIZ: “ÇALIŞANLAR BİR KEZ DAHA FAKİRLEŞTİRİLDİ”
Sol Hareket Genel Sekreteri Cem Kapısız, Asgari Ücret Komisyonu’nun sendikalardan gelen itirazlar sonrası yeniden toplanarak asgari ücreti aynı seviyede tutmasını sert bir şekilde eleştirdi. Kapısız, hükümetin “devlet-sermaye işbirliği ile çalışanı sömürme”operasyonlarına bir yenisini eklediğini ifade ederek, asgari ücretin sadece yüzde 7.5 oranında artırılmasının, çalışanları daha da fakirleştirdiğini belirtti.
KAPISIZ, ASGARİ ÜCRETİN ARTTIRILAMAMA GEREKÇELERİNİ ÇÜRÜTTÜ!
KIBRISIN SESİ’ne açıklama yapan Kapısız, asgari ücretin artırılmaması adına öne sürülen gerekçeleri de çürüttü. Asgari ücretin artması durumunda hizmet bedelleri ve etiket fiyatlarının da artacağı, bu sebeple yapay bir hayat pahalılığının oluşacağı ve halkın alım gücünün yeniden düşeceği yönündeki görüşlerin sadece bir mazeretten ibaret olduğunu vurguladı. Kapısız, "Bir işletmenin tek gideri çalışanların maaşları değildir. Elektrik, su, akaryakıt, vergiler gibi giderler hükumetin yanlış politikaları sonucu fahiş rakamlara ulaşmıştır" dedi.
“HÜKÜMET YANLIŞ POLİTİKALARDAN GERİ ADIM ATMALI”
Kapısız, hükümetin yanlış politikalarından geri adım atması gerektiğini belirterek, “Eğer esnafı ve üreticiyi gerçekten düşünseydiniz, çalışan maaşı haricindeki diğer giderleri azaltmanın yollarını arardınız" şeklinde konuştu. Ayrıca, çalışan maaşlarını ödeyemeyen işverenlerin ve alım gücü açlık sınırına dayanan çalışanların tek sorumlusunun hükümet olduğunu ifade etti.
“ASGARİ ÜCRET EN DÜŞÜK KAMU MAAŞINA ENDEKSLENSİN”
Son olarak, asgari ücretin en düşük kamu maaşına endekslenmesini gerekliliğine dikkat çeken Kapısız, elektrik, su, akaryakıt ve vergiler gibi giderlerin azaltılması için çalışmalar başlatılması gerektiğini belirtti. İşverenlerin çalışan harici masrafları azaltarak, çalışanları daha kolay ödeyebilir duruma geleceğini söyledi. Sermaye vergisinin hayata geçirilmesi gerektiğini bbelirten Kapısız, “Sermayeleri besleyerek halkı fakirleştiren bu düzen, gün gelecek başınıza yıkılacaktır” diyerek uyarıda bulundu.
MAVİŞ: “ÇALIŞAN KESİM YOKSULLUĞA MAHKÛM EDİLMİŞTİR”
Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Asgari Ücret Komisyonu’nun yeni asgari ücret kararını ve sendikaların yaptığı itirazların reddedilmesini KIBRISIN SESİ GAZETESİ’ne değerlendirdi. Genel Sekreter Maviş, komisyonun kararına güçlü bir şekilde itiraz ettiklerini belirterek, ücretlerin enflasyonun altında kalmasının çalışan kesimini yoksulluğa mahkûm ettiğini ifade etti.
“AİLELER EĞİTİM HARCAMALARINI NASIL KARŞILAYACAK?”
Maviş, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Asgari ücretin enflasyonun altında belirlenmesi, çalışan kesimin yoksulluğa mahkûm edilmesi anlamına gelmektedir. En büyük endişemiz ise, düşük ücretlerin çocukların eğitimine doğrudan zarar verecek olmasıdır. Aileler, temel ihtiyaçlarını bile karşılamakta zorlanırken, eğitim harcamalarını nasıl karşılayacak?”
“İŞÇİLERİN ALIN TERİ HİÇE SAYILDI”
Asgari ücret belirlenirken hükümetin sermaye kesimiyle yaptığı anlaşmaların emekçilerin haklarını bir kez daha yok saydığını vurgulayan Maviş, “Kamuoyuna yansıyan yolsuzluk raporlarında rüşvet verenlerle rüşvet alanlar arasındaki çıkar ilişkileri nasıl gözler önüne serildiyse, bu masa da aynı düzenin bir parçası olmuştur. Hükümet ve sermayenin ortaklığıyla belirlenen bu düşük ücret, işçilerin alın terini hiçe saymakta ve yoksulluğu daha da derinleştirmektedir” dedi.
“DAHA UZUN SAATLER ÇALIŞMAYA ZORLANILIYOR”
Ücret politikasının vatandaşları daha uzun saatler çalışmaya zorladığını söyleyen Maviş, “Çalışma saatlerinin uzaması, ailelerin çocuklarına ayırabileceği zamanın azalması ve eğitim süreçlerine yeterince destek olamaması demektir. Eğitim hakkı yalnızca okullarla değil, ailelerin çocuklarına sunabileceği imkanlarla da doğrudan bağlantılıdır” ifadelerini kullandı.
“ BU KARARA İMZA ATANLARI TARİH AFFETMEYECEK”
Maviş, kararın sadece işçileri değil, toplumun geleceğini de tehdit ettiğini belirterek, “Bu adaletsiz karara ortak olup imza atanları tarih affetmeyecektir. Emekçileri ve çocukları yoksulluğa sürükleyen bu düzeni kabul etmiyoruz ve mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz" dedi.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş açıklamasının sonunda, sendikaların hak mücadelesini sürdüreceklerini ve bu düzenin değişmesi için kararlı bir şekilde çalışacaklarını belirtti.
ZEKİ ÇELER: “HÜKÜMET BECERİKSİZCE SİYASET YAPIYOR”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Zeki Çeler, Asgari Ücret Komisyonu’nun yeni asgari ücret kararının ardından, dün sendikaların tüm itirazlarına rağmen ücret artışının yapılmamasını KIBRISIN SESİ GAZETESİ’ne değerlendirdi. Genel Başkan Zeki Çeler, Bakanlığı döneminde asgari ücreti artırmak yerine özel sektör çalışanlarına ek maaş desteği sunmayı hedefleyen projeyi hatırlatarak, söz konusu projeye hükümet ortaklarının ve dönemin ana muhalefet partisi UBP’nin de karşı çıktığını belirtti.
HÜKÜMET BÖLÜCÜLÜK SİYASETİYLE HAREKET EDİYOR
Zeki Çeler, Asgari Ücret Komisyonu Başkanı Tahir Serhat’ın “Asgari ücret alan KKTC vatandaşlarına doğrudan maaş desteği için çalışma yapıyoruz” açıklamasını eleştirerek, kendi döneminde benzer bir projenin reddedildiğini ve yıllar sonra aynı düşüncenin şimdi gündeme gelmesinin yanlış olduğunu belirtti. Çeler, hükümetin “beceriksizce” siyaset yaptığını vurgulayarak, halkı ikiye bölme ve bölücülük siyasetiyle hareket ettiklerini ifade etti.
Zeki Çeler, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Her zamanki gibi beceriksiz hükümet, hayatı ucuzlatma yerine yine asgari üzerinden emekçiyi daha da zor koşullara sürüklemeyi tercih etti. Bu memlekette hayatı ucuzlatmak, maliyetleri düşürmek, küçük ve orta büyüklükteki işletmelere doğru destekleri sağlamak yerine, hep emekçinin üzerinden siyaset yapılıyor. Üstelik siyaset, beceriksiz bir şekilde yapılıyor. Toplum, kamu çalışanları, özel sektör çalışanları, yerli ve yabancı çalışanlar arasında ayrım yapılmaya çalışılıyor. Bu çok üzücüdür. Bizim dönemimizde başlatılan çalışmaları biraz inceleselerdi, biz her zaman fikirlerimizi sunmaya hazırdık. Ancak kendi bildiklerini ve yanlış bildiklerini okumaya devam ediyorlar.” dedi.
“UBP, HAZIRLADIĞIM VE RED ETTİĞİ PROJEYİ ŞİMDİ YAPMAYA ÇALIŞIYOR”
Çeler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı döneminde özel sektör çalışanlarına ek maaş desteği verilmesi için hazırladığı projeyi de şu sözlerle anlattı:
“Bakanlığım döneminde asgari ücreti artırmak yerine, özel sektör çalışanlarına ek maaş desteği verilmesiyle ilgili çok güzel bir proje hazırlamıştık. Çalışma Bakanlığı olarak, sosyal demokrat görüşler çerçevesinde, işverenleri zarara sokmayacak ve girdi maliyetlerini artırmayacak bir çözüm sunmuştum. Fakat o dönemde, hükümet ortaklarımız bile buna karşı çıktılar. UBP’liler, bu projeye gülerlerdi. Şimdi ise bizim söylediklerimizi yapmaya çalışıyorlar.”
Çeler, hükümetin yanlış politikalarına karşı toplumun çeşitli kesimlerinin bu beceriksizliği görmesi gerektiğini belirterek sözlerini noktaladı.