KAYAD Aktivisti Avukat Mine Atlı, Türkiye’de meydana gelen Narin cinayetinin ardından burada yaşayan toplumun vermiş olduğu tepkiyi gördüğünde şaşırdığını belirterek, Narin cinayetinin benzerinin bu ülkede yaşandığına dikkat çekti
Atlı, Narin cinayetinin aynısının burada yaşanmayacağını kimsenin garanti edemeyeceğini belirterek, buna yönelik ülkede bir güvencenin söz konusu olmadığını söyledi.Mine Atlı, “Uluslararası sorumluluklarımızı, buna İstanbul Sözleşmesi de dahil çocuk hakları sözleşmesi gibi sorumluluklarımızı yerine getirmiyoruz. Bu her an bizim başımıza da gelebilir. Bizim ülkemizde böyle bir cinayete engel olan hiçbir mevzuat yoktur. Ev İçi Şiddet Yasamız hala yok” diye konuştu
Atlı, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet artarken, ataerkile ait pis bir düşüncenin hakim olduğunu ifade ederek, bu tarz düşüncenin hak olarak görüldüğünü ve bu hakkı kendinde gören birçok insan olduğunu kaydetti. Atlı, her 3 erkekten bir tanesinin bu zihniyete ait olduğunu belirterek, buna yönelik kendi ülkemizde hiçbir şey yapmazken, bize benzemeyen bir zihniyet algısının yanlış olduğunu söyledi
Atlı, Toplumsal Cinsiyet Endeksi diye bir endeksin olduğunu belirterek, bunun bize farklı ülkelerdeki toplumsal cinsiyet fonlarını gösterdiğini belirterek, Kıbrıs’ın Kuzeyinin bu endeksin parçası olmasa da kendi verilerimize göre yerleştirirsek Türkiye’nin de altında bir yerde olduğumuzu kaydetti
KAYAD Aktivisti Avukat Mine Atlı, Mayıs TV’de yayınlanan Mayıs Manşet programında Meltem Sakin’in sorularını yanıtladı.
Atlı, Türkiye’de meydana gelen Narin cinayetinin ardından burada yaşayan toplumun vermiş olduğu tepkiyi gördüğünde şaşırdığını belirterek, Narin cinayetinin benzerinin bu ülkede yaşandığına dikkat çekti. Atlı, çok yakın bir geçmişte bir annenin kendi çocuğunu öldürdüğüne bu ülkenin tanık olduğunu hatırlatarak, sorunun ötekileştirildiğini, bize benzemeyen bir zihniyet algısının son derece yanlış olduğunu söyledi. Atlı, çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet artarken, ataerkile ait pis bir düşüncenin hakim olduğunu ifade ederek, bu tarz düşüncenin hak olarak görüldüğünü ve bu hakkı kendinde gören birçok insan olduğunu kaydetti. Atlı, her 3 erkekten bir tanesinin bu zihniyete ait olduğunu belirterek, buna yönelik kendi ülkemizde hiçbir şey yapmazken, bize benzemeyen bir zihniyet algısının yanlış olduğunu söyledi. Atlı, Narin cinayetinin aynısının burada yaşanmayacağını kimsenin garanti edemeyeceğini belirterek, buna yönelik ülkede bir güvencenin söz konusu olmadığını söyledi. Mine Atlı, “Uluslararası sorumluluklarımızı, buna İstanbul Sözleşmesi de dahil çocuk hakları sözleşmesi gibi sorumluluklarımızı yerine getirmiyoruz. Bu her an bizim başımıza da gelebilir. Bizim ülkemizde böyle bir cinayete engel olan hiçbir mevzuat yoktur. Ev İçi Şiddet Yasamız hala yok” diye konuştu.
Atlı, Ev İçi Şiddet Yasasının, küçük yaştan itibaren çocuklara farkındalık eğitiminin, sosyal hizmetlere gerekli bütçelerin, kadınlara bu tarz ortamlardan çıkmaları için gereken desteğin verilmesi gerektiğini ifade ederek, “evlenirken ödenen harçlar yanında buralara da bir miktar harç ödensin dedik. Aslında oradaki harç ödüyor oradaki masrafları…ancak biz toplum olarak başka bir boyuttayız” diye konuştu. Mine Atlı, “Uluslararası alanın parçası olmamanın derin yaralarını hissediyoruz” diyerek, haktan hukuktan kopuk bir şekilde hayatımıza tamamen şans eseri devam etmekte olduğumuzu kaydetti. Atlı, Toplumsal Cinsiyet Endeksi diye bir endeksin olduğunu belirterek, bunun bize farklı ülkelerdeki toplumsal cinsiyet fonlarını gösterdiğini belirterek, Kıbrıs’ın Kuzeyinin bu endeksin parçası olmasa da kendi verilerimize göre yerleştirirsek Türkiye’nin de altında bir yerde olduğumuzu söyledi.
Mine Atlı, “Türkiye’de en azından etkin bir ev içi şiddet mücadelesi var. Bizde sorunları görmezden gelme eğilimi çok büyüktür. Toplumsal Cinsiyet konusunda Kıbrıs’ın kuzeyinde çok trajik bir yerdeyiz. Kıbrıs Türk kadını dıştan çok modern, iş kadını olarak görülebilir ama Doğu’daki bir kadının yapması gereken bütün ev işlerini, toplumsal cinsiyet rollerini, çocuk bakımı, aile düzenlemesinin sorumluluğunun üzerinde olduğunu kaydetti. Aslında iki kimlik arasında sıkışan bir kadının ortada olduğunu ifade eden Atlı, “bu ülkede kadın olmak çok zor hele de siyaset yapmak zor” dedi.